İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı ve Kocaeli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, doların yükselişi ve hükümetin açıkladığı “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” hamlesiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kocaeli TV ekranlarında yayınlanan Bugün Kocaeli Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet AKÇAALAN’ın sunduğu Ters Köşe programında konuşan Zeytinoğlu, “Uluslararası müdahale olduğunu düşünmüyorum. Açıklanan veriler var. Dolar kayıt altında. Paranın nerede kim alıp, kimin sattığını herkes öğrenebilir. Öyle bir şey olduğunu zannetmiyorum” ifadelerini kullandı.
-Ekonomide çok farklı bir süreç yaşıyoruz. Ekonomide neler oluyor?
BİZ STABİL, TAHMİN EDİLEBİLİR BİR DÖVİZ KURU İSTERİZ
Çok enteresan bir dönem geçiriyoruz. Pazartesi gününe kadar olan kısımda, günde yüzde 10’lara varan Türk lirasının değer kaybettiği günler oldu. Enflasyon ve faizlerin belirli bir yerde olduğu dönemde dövizin bu kadar değer kazanması, olağanüstü duruma bizi soktu. Kocaeli, Türkiye’nin önemli üretim ve ihracat merkezlerinden bir tanesi ona rağmen kurlarda ki yukarı yönlü hızlı hareketler iş dünyasını tedirgin etti. Bunu açıklamakta bazen zorlanıyoruz. Üretim yapıp, ihracat yapan için artan döviz kuru kadar cazip bir şey olmayabilir diye düşünebilirsiniz ama öyle değil. Biz, öncelikle stabil, tahmin edilebilir, enflasyon oranının altına kalmayan bir döviz kuru isteriz. Dövizin hızlı artmasıyla, bir gün iki gün ile hiçbir üretime etkisi olmaz. Üretim kararını verebilmemiz için minimum bir yıla, üç yıla beş yıllara ihtiyacımız vardır. Rekabetçi kur olarak adlandırılan değersiz TL, değerli döviz kurlarında amaçlanan yüzün altında reel efektif bir döviz kuru ve bununla artan ihracat. Eğer sizin döviz kurunuz belirli bir seviyeye gelmiş olursa, 80 ile 90 arasında bir rakamda kaldığı zaman ihracatımızın artması düzenli olur. Daha da önemlisi ithal ettiğimiz ama artık pahalı olmaya başlayan malları da sanayici fırsat kollar uygunsa bu yatırımı yapar. Bunun için en az iki sene lazım. Çin’in kalkınma modeline benzetiyorlar ama bizim rekabetçi kur ile büyümemiz çok doğru diye düşünüyorum İhracat deyip geçmemeliyiz. Üretim ve ihracat yapmak istihdam acısından çok önemli.
-Farklı yorumlar yapılıyor. İş insanı olarak dolar neden yükseliyor?
ŞİRKETLERİN VE İNSANLARIN BANKALARDA 280 MİLYAR DOLARI VAR
Öncelikle her ne kadar ihracatımız, ithalatımızı karşılama oranı arttıkça yani dövize ihtiyacımız azalmaya başlasa da, döviz cinsinden devletin ve özel sektörün borcu olduğu için dövize ihtiyaç var. Benim döviz borcum var. İthalat yapmışım, onu ödeyeceğim, döviz satın almak zorundayım. Enflasyonla, parasının değerinin yok olduğuna düşünenler, döviz alarak parasını koruduğunu düşünüyor. Kendilerini garantiye alma çabaları içerisinde bir kartopu yuvarlanmaya başlıyor. Yuvarlandıkça büyüyor. TÜFE ile ÜFE arasında iki misli fark var. Düşünebiliyor musunuz, ben üreticiyim, aldığım malın maaliyeti yüzde 50 artıyor, tüketiciye giderken yüzde 20 artıyor. Burada bir çelişki var. Bundan da kaynaklı sıkıntılar var. İnsanlarımız kendilerini güvence altına almak için daha güçlü olduğunu düşündüğü para birimine geçmek istiyor. Bakın 280 milyar dolar şirketlerin ve insanların bankalarda dövizi var. Bunun 200 milyarı şahıslara ait. Dolayısıyla enflasyonun olduğu ortamlarda insanların dövize kayması gayet doğal.
-Doların yükselmesinde dış müdahale, uluslararası müdahale var mı?
DIŞARDAN MÜDAHALE OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM
Uluslararası müdahale olduğunu düşünmüyorum. Açıklanan veriler var. Dolar kayıt altında. Paranın nerede kim alıp, kimin sattığını herkes öğrenebilir. Öyle bir şey olduğunu zannetmiyorum. Lise mezunu dahi ufacık harçlığı ile döviz alıyorsa bunu bakmak lazım.
-Türkiye’nin yapması gereken nedir? Atılması gereken adımlar nelerdir?
DÜNYADAN YABANCI SERMAYEYİ ÜLKEMİZE GETİRMELİYİZ
Mevcut hükümetimiz 2004 yılında bir dizi reformlar yaptı. Bunları yaparken AB tam üyelik müzakerelerini başlatmıştı. Cumhuriyet tarihinde en yüksek yabancı sermaye girişi 800 milyon dolarlar seviyesindeydi, ne zaman o yola girdik 800 milyon dolarlardan 22 milyar dolara çıktı. Biz aynı iklimi yaratmalıyız. Yabancı sermayeyi ülkemizi getirmeliyiz. En önemli sorun işsizlik. Bu durumda işsizliği azaltıyorsunuz. Enflasyonu çözersiniz, yabancı sermeye getirdiğiniz zaman. Bizim acil yabancı sermaye getirme yollarını aramamız lazım. 2004 yıllarında aynısını yapabiliriz.
-Suriyelilerden bahsettiniz, ekonomiye etkileri nelerdir?
HAK ETMEDİĞİ BİRÇOK YÜKLERİ TAŞIYORUZ!
Ülkemizin hak etmediği birçok yükleri taşıyoruz. Şuanda ülkemizde 7-8 milyon civarında yabancı uyruklu insanımız var. Bunun bir maliyeti var. Bir öğrencinin ciddi bir milli eğitime maliyeti var. Sosyal güvence sistemimize maliyeti var. Bir arkadaşım bilgi verdi, yanlış bir rakam vermek istemiyorum ancak 1 buçuk milyon Suriyelinin çalıştığını biliyoruz. Bir takım avantajları var ama işsizlik açısından dezavantajları var. Ülkemiz AB’ den kısmi destekler aldı. Ülke olarak değil Suriyeliler destek oldular ajanslar ile. Ülkemiz bu kadar sıkıntı içindeyken yabancı sermaye getirmemiz lazım.
-İhracat rakamları müthiş bir moral oluyor. Siz neler söyleyeceksiniz?
SON 12 AYDA 11 TANE REKOR GÖRDÜK
Son beş altı yıl diyelim. Türkiye’de aylık bazda ihracatımız 13, 14 milyar civarındaydı. Pandemi sonrasında ise olağanüstü bir artış oldu. Türk mallarına olan talep arttı. En önemli nedeni malum Çin’den Avrupa’ya ve ABD’ye giden ürünlerin nakliye masrafı 10 misline çıktı ve Avrupalı, ABD’li firmalar bizden mal alır hale geldiler. Son 12 ayda bu çok çarpıcı, üretim ve ihracat yapan firmalarımızı tüm Türkiye’de kutluyorum. 12 ayda 11 tane rekor gördük. Kimileri aylık bazda tarihimizin ve tüm zamanların en iyi rekoru oldu. Rekorlar kırdık. Kasım ayında ise 21 milyar 800 milyon TL ile ihracat patlaması yaşandı. Yıllık 160 milyar civarındayken, biz 221 milyar dedik, bakan bey o 223 milyar dedi. Yıllık bazda 160’dan 223 rakamına çıktık. Bu ivme ile giderse 500 milyarlık ihracat rakamını yakalar. Bunu yakalamak için yabancı sermaye yatırımı çekmemiz lazım. Üretebileceğimiz malın limiti var. Çin’in yerine alabilmek söz konusu değil, bu ancak dilektir. Ölçek çok farklı bir ölçektir. Ben rakam veriyorum, yorum yapmıyorum, tarihi rekor kırdık. Kasım ayında 21 milyara dayandık. Çip krizi olmasaydı, Aralık ayında 22’nin üstüne çıkacak ihracat olacaktı. Duruşlara geçtiler, elde olmayan nedenlerden dolayı.
-Dolar düştü, ihracat rakamlarını nasıl etkileyecek?
İhracatın yüksek kura ihtiyacı yok. 13 civarında dolar bu rakam bizim ihracatımız için yeterlidir. 19 ile 19’a gerek yoktu. Kur yükseğe geldiği zaman gelip indirip istiyorlar. Dolayısı ile döviz kuru çok önemli. Reel efektif döviz kuru 80 ile 90 olması bizim için yeterli. Uzun süre olursa ithalatımızı azaltacağız. Ham madde ve sermaye malı ithalatına ben kötü bakmam. Sermaye malı ithal etmemiz önümüzde ki günlerde daha çok üreteceğiz demektir.
-TÜSİAD’ın ekonomiye yönelik açıklaması çok tartışılıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
OLUMSUZ BİR AÇIKLAMA OLARAK GÖRMÜYORUM
Ben o açıklamayı olumsuz bir açıklama olarak görmüyorum. Altında siyaset ararsanız ve siyaset yapıldığını düşünürseniz, farklı düşünebilirsiniz. Sonuçta okullarda öğrendiğimiz kurallar çerçevesinde bir yönlendirme yapılmak isteniyor. Bugün stabil bir kura geçtiysek ve bunun için hamle yapılmışsa belki bunu söylemeye çalıştılar.
-İş dünyası hükümetten neler bekliyor?
DEMOKRASİ, HUKUK ÜSTÜNLÜĞÜ VE GÜVEN
Maalesef seçim dönemleri ülkelerin ileri gittiği dönemler değildir. Uzun süredir bizim seçimsiz dönemimiz olmadı. Yapılması gereken zaten bilinen bir şey. Çok siyaset yapılmasını doğru bulmuyorum. Bu konular ise tabi siyasetin ilgilenmesi gereken, atması gereken adımlar. Hükümetimiz 2000’lerin başında bunu yaptı ve çok başarılı oldu. Milli gelir, 3 binlerden 10 binlere çıktı. 8 binlerde olan milli gelir 3 katı artırabilirsek 20,25 binlere çıkması demektir. Yatırım iklimini oluşturmamız lazım. Güveni, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü sağlayacaksın. Bunları hükümetimiz yaptı, bizlerden bunu daha iyi biliyorlar. Samimiyetle söylüyorum, siyaset hiç önemli değil. Bunu Avrupa için değil milletimiz, ülkemiz için yapalım. Sonunda yabancı sermayenin ülkemize gelmesi sağlanacaktır. Otomotiv alanında çok önemli ihracatçı olduk. Biz Avrupa değer biçimlerinin gümrük birliği ile parçası olduk. Gümrük birliği sadece sanayi ürünleri ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsıyor. Siz gümrük birliğini güncellerseniz, tarım ürünlerini, kamu alanı bu çerçeveye sokarsak, tarımsal ve hizmet sektöründe önemli yatırımlar gelecektir. Tarım ile ilgili şunu söylemem lazım, tarımsal reformları AB’ye entegre olarak yapabileceğini düşünüyorum. Türkiye buna çok müsait. Tarım da büyük bir sıçrama yapabileceğimi düşünüyorum.
Yorum yazarak Bugün Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bugün Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bugün Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bugün Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bugün Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bugün Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bugün Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bugün Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.