Biri olmazsa diğeri olmaz.
Siyaset ve medya.
Biri diğerini tamamlar.
Kim medyada güçlenirse siyasette güçlenir, kim siyasette güçlenirse medyada yerini sağlamlaştırılır.
Demokrasinin tam oturamadığı ülkelerin acı gerçeğidir bu durum. Sonrasında gazeteciler cezaevine gider, siyasetçiler oluşturdukları medya bloğu ile devleti değiştirmeye çalışır. Bumerang gibi yönettiklerini sandıkları devlet kendilerine çarpar.
Ulusal medyada bu mücadele daha sert ve kalındır.
Yerel, ulusala göre daha özgürdür.
Ve Kocaeli.
Türkiye’nin en iyi yerel basını olduğumuzu iddia ediyoruz ya, bu bizim çok iyi olduğumuzdan değil Anadolu illerinde basının daha vahim tabloda olmasından kaynaklıdır.
Kocaeli’nde Ak Parti, istediği medya yapılanmasını bir türlü başaramadı. 2001’den bu yana iktidar olan Ak Parti Kocaeli’nde kendi evlatlarını yok saydı. Her defasında yazıyorum yine yazacağım bu kentteki Ak Partililerde muhalefet seviciliği var.
Kamuoyunda kripto olduğu tartışılan bir danışmana şehri teslim etti.
Şimdi ne mi oluyor?
Tahir hocamı uyarıyorum. Başta batı yakası olmak üzere Kocaeli’nde belediye başkanları tasarrufu yanlış anlamışlar. Direk basın kaynaklarını kesiyorlar. Basın kaynağı kesen başkana derim ki hadi Özel Kalem giderlerini kes, Fen İşlerini kes… Benim gazetem yıllardır zaten yerel yönetimlerle çalışmıyor. Bunu neden yazdım Tahir Hocam, medyayı bilerek muhalefete itiyorlar bu ne kadar önemli bir uyarı keşke anlayabilseniz.
Örneğin Özgür Kocaeli Gazetesi. Ak Parti’nin gazetesi diyorlar içerde bir tane Ak Parti düşüncesine hakim isim yok. Aynı gazete de “Ak Parti oyları çaldı” diye yazı yazılmadı mı? Kimse özgürlük yok demesin daha ne kadar olacak? Oyum CHP’ye diyen İsmet Çiğit yıllarca Genel Yayın Yönetmenliği yapmadı mı?
İşin özeti, mevcut ortam gereği Ak Partili gibi görünen medyanın, Ak Partililiği Kocaeli’ne sadece reklam gelirleri ile ölçülüdür. Kes reklamları en büyük muhalefet olurlar. Bu yüzden kendi içerisinde hep muhalifleri tutarlar. Olan mesleğe olur, gazetecilik rezil olur.
Olmadı mı?
İşte Adem Turgut ve İsmet Çiğit bu gelinen noktanın son örneğidir.
Bütün gazeteler Adem Turgut’a övgü dolu yazılar yazdı.
Adem abiyi severim ama ben ne yazdım.
“Ak Parti’de kimse kalmadı mı?”
Bu benim değil Ak Parti tabanın, teşkilatın sesiydi.
Adem Turgut, Büyükşehir’de 1,2 belki 3 yıl artı sağlardı. Ancak üç yılın sonunda büyük bir eksi yazardı Tahir Büyükakın’a.
Bildiğim gerçekleri yazmayacağım ama anlayana teşkilat= 1, Büyükakın=0 oldu.
İsmet Çiğit konusunda tek kelime yazmayacağım. Düşene bizde vurulmaz. Tahmin ettiğim gibi zaten Ak Partilileri muhalif basın kurmakla korkutmaya başladı. Kursan ne olacak?
Eğer Tahir Büyükakın masaya elini vursun. Şu kapı arkasından ikili oynayan belediye başkanlarına, resti çeksin kımıldayabiliyorlar mı görelim.
Bu kent Yunus Pehlivan’ın muhalif gibi görünen basına verdiği desteği unuttu mu?
O yüzden Tahir Hocam, bir karar alırken daha detaylı düşünmeli…
Gelelim CHP’ye.
CHP için tarihi bir şans var.
İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet.
Kesin ve kesin medyaya girmeli. Aynı Ak Parti gibi girmeli. İş adamları ile süreci yürütmeli. Girmezse çok pişman olur. Ama bir Sözcü gibi değil, satılmadan önce Milliyet ve Hürriyet tadında bir çizgisi olan medyaya öncülük etmeli. Bu işi muhalefet noktasında sadece Başkan Hürriyet yapabilir.
Şehir de denge olur.
Böylelikle en azından yerel basına samimiyet gelir. Ben tarafsızım diyen ama muhalifim diyen gizlice Ak Partili başkanlardan destek alan gazete kendi başkanından destek alır.
Bir de MHP var.
MHP her zaman ki gibi kendi evlatlarını mücadelenin ortasına atar. Evlat tek başına mücadele eder. Bir köy vardır uzakta, o köy yalnızdır ama bizimdir. MHP’nin medyada ne adı vardır, ne yeri. Zaten medya gibi bir derdi de yoktur. Medya içinde MHP olsa da olur olmasa da olur.
Bu yazdıklarımın idealist gazetecilerin gücüne gider.
Oysa hepsi acı gerçeklerdir.
Tam böyle bir ortamda nefes olmuştur internet gazeteciliği.
Tarafsızlık, özgür basın daha az kirlenir.