İnsanın anlam arayışı eski çağlardan beri süregelen geleceğe de taşacak olan bir olgu.
Bu arayış kimi zaman büyük ideolojilere kimi zaman etkisi çağları aşan savaşlara sebep olmuştur.
Ummanın içinde sanki...
Kendisine yön tayin etme peşinde.
Kah yüzünü sağa dönüyor bir fırtına alıyor kah sola dönüyor savruluyor...
Ne yana gitmesi gerektiğini ne belirliyor acaba?
Gördüğü düşten mi bir medet beklesin yoksa içinde onu sürekli iten o esrarın peşine mi düşsün.
Çocuklarımıza anlattığımız çirkin ördek yavrusu masalını bilmeyen yoktur.
Biz bu masalı çocuklarımız uyusun diye anlatırken gözden kaçırdığımız bir şey vardır.
Çok da anlamlı değil midir çirkin ördeğin yolculuğu...
O iradesi dışında bir başlangıçla hayata merhaba derken aslında anlam arayışı çoktan hissettirmişti varlığını...
Kendisini keşif yolculuğu bir hayli maceralarla bitmişti.
Özünü bulduğu için noktalamıştı yolculuk.
Çok da mutluydu.
Peki biz insanların anlam arayışı ne zaman noktalanacak...
Evet aslında biz de o “özü” arıyoruz.
Kimimiz farkındayız kimimiz farkında değiliz…
O öz aslında içimizde.
Adi iyilik…
İnsan kendi iç yolculuğuna çıksa keşfedecek.
Kıracak, kırılacak, yorulacak, durmaya kalkışacak belki ama içindeki anlam arayışı hiç bırakmayacak peşini.
Yeter ki yapması gereken bu yolculuğu doğru vasıtayla yapabilsin.
Vicdan vasıtası...
Hangi inançta hangi ideolojide olursa olsun insanın bu yolculuğa çıkabileceği en güzel binektir...