Araştırma Üniversitesi mi Olacağız? Yoksa Elimizdekileri mi Kaçıracağız!

Abone Ol

Başlıktan da anlayacağınız gibi, bugün malum konumuz Kocaeli Üniversitesi.

2022 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından KOÜ Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, göreve seçilir seçilmez araştırma üniversitesi konusuna değinmişti.

2023 yılında ise Yükseköğretim Kurulu tarafından Kocaeli Üniversitesi, “Araştırma Üniversitesi Aday İzleme Programına alındı.

Bizimle birlikte On dokuz Mayıs, Gaziantep, Selçuk, Akdeniz ve Sakarya Üniversiteleri de bu kapsama dahil edildi.

Kim istemez ki kentimizin markası olan Kocaeli Üniversitesi’nin araştırma üniversitesi olarak önce ülkemizde, sonrasında da dünya sıralamasına girmesini?

Ancak bu kararın biraz acele alınmış, henüz tam anlamıyla hazır olunmadan verilmiş olduğunu daha net görüyorum. “Görüyorum” derken, önceki gün Kocaeli Üniversitesi’nden hocalarımızla sohbet etme imkânı buldum. Döndük dolaştık, konu tabii ki Kocaeli Üniversitesi ve araştırma üniversitesi yolunda ilerleme meselesine geldi.

Baştan söyleyeyim; Kocaeli Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk çok başarılı bir hekimdir. Sadece Kocaeli’nde değil, il dışında da nam salmış bir isimdir. Onun için birileri, şimdi eleştirilerimden üzerine vazife çıkarıp farklı manalar yüklemesin. Kaldı ki yüklerlerse de bu benim için çok fazla anlam ifade etmiyor.

Şimdi esas meseleye, yani Kocaeli Üniversitesi için çalan tehlike çanlarına gelelim.

Hocalarımızla konuşurken öğrendim ki araştırma üniversitesi adaylığı sonrasında senato tarafından getirilen bazı şartlar, değerli hocalarımızın doçentlik ve profesörlük unvanlarını almalarının önünü kapatmış.

Nasıl mı?

Bazı bölümler vardır; uluslararası yayınlara çok rahat konular sunabilir. Mühendislik, Fen ve Tıp Fakültesi öğretim üyeleri bu konuda şanslıdır. Ancak Hukuk, Edebiyat ve İletişim Fakültesi’nde görev yapan hocalarımızın alanları hem kısıtlı hem de uluslararası yayın yapabilecek dergi imkânları oldukça azdır.

Bir makale kaleme aldıklarını düşünün; yalnızca yayın için 1,5–2 yıl sıra beklemek durumunda kalıyorlar. Kocaeli Üniversitesi hocalarının yararlanabileceği, uluslararası yayın yapan dergiler arasında İstanbul, Ankara ve Marmara Üniversiteleri’nin dergileri var. Fakat bu üniversitelerimiz de kendi hocalarının yayınlarını öncelikli gördüğü için, en iyimser tahminle 2 yılda bir makale yayınlatabilmek mümkün olabiliyor.

Ya beklemek, ya para ödemek (bir çok ssci kategorisindeki yayın paralı)zorunda olmak kadro almak için ödediğimiz bedeller. Yani zaten kuş kadar maaşlarla yayını bekletmemek için para ödemek zorunda kalıyorlar.

Bugün bir doçent maaşı 76 bin TL civarında, Kıdemli Profesör maaşı (3 yıl üstü) 110 bin civarında olduğunu düşünürsek, ortalama bir yayın 2200 dolar civarında SSCİ kategorisinde. Buda demek oluyor ki, sadece bir yayın için 90 bin 793 TL birde iki yayın için 3 maaşını hocalarımız yayınlara vermek durumunda kalıyorlar.

Bir de kriterleri, fen, tıp ve mühendislik fakülteleriyle aynı kefeye koyarsanız işin rengi değişiyor. Uluslararası makaleli yayınlarda şart 1’den 2’ye, indeksli yayınlarda ise 2’den 4’e çıkarılınca ciddi mağduriyetler ortaya çıkmaya başlamış. Hatta 3–4 yıldır profesörlük bekleyen hocalarımızın olduğu; İletişim ve Hukuk Fakültelerinde bu nedenle başka üniversitelere gitmek için girişimlerin başladığını bizzat kulaklarımla duydum.

Bence bu yanlıştan dönülmeli. Yıllarını eğitime adamış, tecrübeli hocalarımızı kaybetmemeliyiz.

Aksi takdirde, yarın öbür gün sırf unvan nedeniyle Kocaeli Üniversitesi’ne yıllarını vermiş hocalarımızı başka üniversitelere kaptıracağız.

Sonrasında eğitim kalitesini tartıştığımız şu günlerde, inanın bugünleri bile mumla arar hâle geliriz.