Bahçecik beldesi, körfezin güney yakasında İzmit’in tam karşısındadır. İzmit’te ilk yerleşim İÖ 712’de Megaralı koloniciler tarafından Bahçecik’e yakın bir noktada bir kent devleti olarak kurulmuştur. Strabon ve Yaşlı Plinius’un “Kendi adıyla anılan Astakenos’da (Astakos Körfezi’nde) bulunuyor” Polianos’un “Kent, Bithynia’da, körfezde sağlıksız ve bataklık bir noktada bulunuyor” notlarına göre bugünkü İzmit’in karşısında Başiskele yöresinde kurdukları kentin adı Astakos idi. Öte yandan, Bilge Umar, Astakos Akropolisi’nin Bahçecik, Damlar Mahallesi bitişiğindeki halkın, Panayır dediği basık tepe’de olduğu kanısındadır. Lysimakhos’un Astakos’un İÖ 285’de yakıp yıkmasından sonra Bithynia kralı I. Nicomedes, şehri İÖ 262’de karşı kıyıda yeniden kurdu ve kendi adını vererek Nicomedia (İzmit) olarak adlandırdı. Daha sonra Nicomedia, Diocletianus zamanında (İS 280-306 ) Roma İmparatorluğu’na başkentlik yaptı.
Bizans döneminde II.Justinianus’un Ermenistanı boşaltmak için Ermenileri İstanbul ve Trakya’ya gönderdiği bilinmektedir. Yine 6. yy’da İmparator Morik ve İmparator I10. yy’da I. Basileus bir çok Ermeni’yi tarımda ve savaşlarda kullanmak üzere Trakya’ya götürdüler. Ermenilerin İzmit çevresine bu dönemlerden itibaren yerleştiklerini sanılmaktadır.
10. yüzyılda Bizans’ın “Optimate” Theması’nın (Askeri Eyaleti) merkezi yine Nicomedia’ dır. Devrin tarihçisi Anna Comnena’ nın kitabında İzmit Körfezi çevresindeki yerleşim yerleri ayrıntılı olarak verilir. Bugünkü Seymen, Eribolos adıyla Nicomedia’ nın tam karşısında bir liman olarak tarif edilmektedir. Hemen doğusunda Aer adıyla verilen diğer liman da Başiskele’dir. İznik’ in 22 km. kuzeyinde ve Nicomedia-Nicea (İzmit – İznik ) yolu üzerinde stratejik bir yer olarak tarif edilen “Basilea” ise kimi görüşlere göre bugünkü Bahçecik’ tir. Basileia, kral kenti anlamına gelir. Bir ara Bizans Ordu Komutanı Türk asıllı Taticius, Selçuklularca alınan Nicomedia’ yi kontrol amacıyla bir süre Basileia’ da karargah kurmuştur (İS 1085). Bahçecik havalisinde Bizans dönemine ait çeşitli mermer kitabeler, heykeller, sarnıç ve su tünelleri bulunmaktadır. Ayrıca Menekşe yaylası’ndaki bu döneme ait Manastır kalıntıları da vardır.
Türkler Dönemi
Türklerin 11. yy. sonunda kendilerine yurt edinmeye başladıkları Anadolu topraklarında Ermeniler de vardı ve bu coğrafyada dağınık bir şekilde yaşıyorlardı. Ermeniler, Roma ve Bizans dönemlerinde olduğu gibi, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı Devleti zamanında da göçlerine devam etmişler, ülkenin çeşitli yörelerine gidip yerleşmişlerdir.
1326′ da Bursa’ yi alan Osmanlıların Bahçecik civarını, İzmit’ in fethinden iki yıl önce, 1337’de ele geçirdiklerini bilinmekte olup Kocaeli’nin fethi sırasında Akçakoca, İzmit yakınlarında Ermeni Pazarı adlı bir yerleşimi fethetmiştir. Marmara Denizi çevresi de, Türklerin bölgeye gelip yerleşmelerinden sonra Ermenilerin iskanına açılmıştır. Kilikya Ermeni Krallığı’nın 14. yy sonlarında yıkılmasından sonra başlayan göçler sonucunda bir kısım Ermeni daha İzmit’in güney batı bölümünde Karamürsel, Defne ve Tepeköy civarlarına yerleştiler. Timur’un Anadolu’ya girmesiyle önünden kaçan Ermeni kitleleri de İzmit bölgesine gelmişlerdir. Bunların Bitlis, Şatak ve Sivas’lı olmaları olasıdır. İzmit bölgesindeki bazı yerleşim yerlerinin adları bu bölgelerdeki yerlerin adlarını taşımaktadır. Bu dönemde gelen Ermeniler Bahçecik, Arslanbey ve Akmeşe gibi İzmit’e yakın yerlere yerleşmişlerdir. Bahçecik, Ermenice “Bardizag” olarak anılmakta olup bu kelime Türkçe “bahçecik” sözcüğünün Ermenice tam karşılığıdır ve Sivas’tan taşıma geldiği sanılır.
Şah Abbas (1588-1629) zamanında süregelen akınlar, Celali isyanları ve Nadir Şah (1736-1747) devirlerinde Ermenistan ve Batı İran’dan göçmüş olan Ermeniler de İzmit havalisine yerleşmişlerdi.
Ayrıca, 1591 ‘yılında da Bahçecik’de Ermenilerin iskanı gerçekleştirilmiştir. Sultan III. Murat devrinde Sadrazam Sinan Paşa tarafından üstlenilen İzmit Körfezi – Sapanca Gölü – Sakarya Nehri’ni birleştirecek kanal projesi için Sivas ve Bitlis’ den getirilen 30 bin usta ve amele, siyasi çekişmelerden dolayı çalışmalar sonuçsuz kalınca geri gönderilmeyip Kocaeli havalisine yerleştirilmişlerdir. Türk olanlar İzmit’ in doğu mahallerine (Karabaş ve Baç), Ermeniler Bahçecik, Akmeşe ve Arslanbey’e, Rumlar da Yeniköy’e iskan edilir. Özellikle Batı Anadolu bölgesinde XVII. yy.’a kadar yoğun bir Ermeni nüfusuna rastlanmaz.
19. yüzyıl başlarında Bahçecik ve Yuvacık köyleri, Darphane’ye çam kömürü göndermekle yükümlüydüler. Bu yüzyılda İzmit Sancağı’nda yaşayanların % 70’i Müslüman,% 30 kadarı çoğu Hıristiyan olmak üzere azınlıklardan meydana geliyordu. Nüfusu 50 binin üzerinde olan Ermenilerin yanı sıra Rumlar 40 bin civarındaydı.
Kültürel Yapı
17. yy.’da Ermeniler için önemli bir eğitim ve kültür merkezi olması yanı sıra tanınmış bir ziyaret yeri olduğu bilinen ve adeta bir Osmanlı vakfı gibi çalışan Ermeşe (Akmeşe) Manastırı, Osmanlı Devleti tarafından kurulduğu andan itibaren koruma altına alınmış ve bölge derebeylerinin çekişmelerinden korunmuştur. Ermenilerin sosyokültürel hayatına yön veren birçok dini lider burada eğitim görmüştür. 19. yy’dan itibaren Osmanlı Devletinde başlayan parçalanma hareketlerinden etkilenen Ermenilerin toprak genişletme gayretleri, çevre halkı ile çatışmalara yol açmasına karşın Osmanlı Devleti, 1611, 1717, 1758, 1787 ve 1820 yıllarında verdiği imtiyazlarla Ermenileri korumuştur. 1829 yılında Sultan II.Mahmut’un “Ben tebeamdan Müslümanlar’ı camide, Hıristiyanlar’ı kilisede, Yahudiler’i havrada görmek isterim” özlü sözü yanı sıra Adapazarı’nda bir Rum kilisesi ve yine Adapazarı Cercis (Georges) ile İzmit Bahçecik köyünde Surp (Aziz) Agop adlı kiliselerin tamirleri için verdiği izin belgelerinden anlaşılmaktadır.
Ermeni Kaynaklarınca İzmit Ruhani Çemberi olarak adlandırılan yerleşim alanı Sakarya Nehri ağzı’ndan, Darıca – Yalova – Bahçecik – Arslanbey – Sapanca Gölü – Adapazarı – Geyve – Sakarya Nehri –Pazar – Sölöz – Gürle’ye uzanan bir hattı kapsamakta idi. Akmeşe hıristiyan dünyasında önemli bir hac yeri olarak kabul edilmiş, her yıl 25 bin insan tarafından ziyaret ediliyordu. Bahçecik de önemli bir yerleşim merkezi idi. 1890 yıllarında 9.620’si Gregoryen, 300’ü Protestan, 80 kadarı Katolik olan bir Ermeni nüfusu ve 3 okul, 2 kilise,1 Amerikan Koleji vardı. Bu merkezlerin dışında İzmit, Adapazarı, Karamürsel ve Yalova’da Ermeni mahalleleri bulunuyordu. Varlıklı ve kültürlü bir toplum halindeydiler.
Ermenilerin, İstanbul’daki Patrik’in yanı sıra taşrada murahhasa denilen görevlileri vardı. Bunlardan biri de İzmit’te idi. İzmit episkoposluk gözetmenliği kayıtlarına göre 1885’de 667 hanede 3774 Ermeni bulunuyor ve 9 okulda 26 öğretmen ve 2630 öğrenci ile eğitim sürüyordu.
Bahçecik , bölgede halkın tamamının Ermeni olduğu yerleşim yerlerinden idi. 1890 kayıtlarına göre 10,000 nüfusa sahip, yıllık geliri 31 bin İngiliz altını olan kasabada Surp Hagop, Surp Takavor ve Surp Minas kiliseleri ile Nersesyan-Şuşanyan Okulu bulunuyordu. Katolik ve protestan Ermenilerin de bulunduğu bu kasabada bu iki topluluğa ait kiliseler ve okullar vardı. Bu sırada beldede bir Nahiye Müdürü, bir Ermeni Piskopos Naibi, 4 kilise, 2 mezarlık, bir ilkokul, iki ortaokul, bir kolej (yüksek okul), 5 ipek böceği fabrikası ( böcekhane ), hükümet konağı, hamam ve büyük matbaa ile çeşitli ticarethaneler bulunmaktaydı. Özellikle Amerikan misyonerleri tarafından Türkiye’de bir ilk olarak 1870 yılında Bahçecikte kurulan koleje Batı ve Orta Anadolu’dan öğrenciler de devam ediyordu. Günümüzde Üsküdar Amerikan Koleji adıyla eğitim veren okul, 1885’de Adapazarı’na, 1920’de İzmit’e (Necati Bey okulu ) nakledildikten sonra 1921 yılında Üsküdar’a taşınmıştır.
1901-1902 yılları İstanbul Ermeni Patrikliğine ait olduğu söylenen kayıtlara göre, yöredeki Ermeni okulları şu şekilde dağılmaktadır:
Belde Okul Erkek Öğrenci Kız Öğrenci Öğretmen İzmit 38 5404 3103 212 Armaş 2 190 110 6
İzmit’teki Ermeniler özellikle Karabaş ve Kozluk mahallelerinde yoğunlaşmışlardı. Ermeni çocukları erkekler için Lusavoriçyan, kızlar içinse Kayianyan okullarının yanı sıra Katolik ve Protestan okullarına da gidiyorlardı. Yöredeki diğer Ermeni okulları da şunlardı
Merkez Yerleşim Okulun adı İzmit Akmeşe (Armaş)- Pirahmed (Khaskal) Hagopyan İzmit Akmeşe – Mecidiye ? izmit Akmeşe – Dağköy Mamigonyan İzmit Bahçecik (Bardizag Nersesyan-Şuşanyan İzmit Bahçecik Katolik okulu izmit Bahçecik Protestan (Amerikan Misyon) Okulu İzmit Ovacık (Yuvacık) Vartanyan-Vartukhyan İzmit Döngel Dacadyan İzmit Bahçecik – Manuşag (Menekşe) Hovhanyan Karamürsel Merdigöz (Avcılar) Sahakyan Karamürsel Yalakdere Nersesyan Yalova Kılıç Sarkisyan Yalova Kılıç – Saksak Mikayelyan Yalova Çukurköy (Van’dan göç etmiş ve Kürtçe konuşan Ermeniler) Vahnyan Yalova Laledere (Kartsi) Mesrobyan-Şuşanyan Adapazarı Nersesyan & Santukhdyan Adapazarı Aramyan & Kaianyan Adapazarı Rupinyan & Hıripsimyan Adapazarı Mesrobyan & Nunyan Adapazarı Merkezi ortaokul (1909) Adapazarı Ortaokul kız bölümü (1912) Adapazarı Protestan ilk okulu Adapazarı Protestan yatılı koleji Adapazarı Sapanca Aramyan Hendek Ermeniköy (Hayots Küğ) İlkokul Hendek Çobanyatağı (Hoviv) Vahanyan Geyve Ortaköy Aramyan (erkek) & Hıripsimyan (kız) Geyve Aramyan (erkek) & Kaylanyan (kız) Geyve Kurtbelen Nersesyan & Hıripsimyan (kız) Adapazarı Akhisar (Pamukova) Nersesyan Keğam Çukur Kızılcık (Aram) Aramyan Fındıklı Mesropyan Ferizli Rupinyan Damlık Istepannosyan Damlık – Yeniköy (Poşa = Çingene Ermeni köyü) Yeğiyayan Elmalı Lusovoriçyan Kovukpelit Keğemyan Bıçkıköy Zakaryan
1910 yılında İzmit sancağındaki 36 okulda 193 öğretmen ve 5066 öğrenci bulunmaktaydı. Kentte Apostolik (Ortodoks-Gregoryen) topluluğu okullarının yanı sıra Katolik ve Protestan okulları da vardı.
Tanzimat ‘tan sonra 1888 yılında, bağımsız bir sancak (mutasarrıflık) durumuna gelen İzmit’in ilk Mutasarrıfı Selim Sırrı Paşa, İzmit’te önemli bayındırlık etkinlikleri gerçekleştirirken Bahçecik yoluna başlamışsa da 10 Temmuz 1894 depremi Yalıboyu’nu harabeye çevirir, ardından gelen kolera salgını yüzlerce can alır, yol bitirilemez.
Düzenli altyapısı ve çınarlarla sıralı çarşısı ile derhal fark edilen Bardizag’ın kaynak suları ve mesire yerleri de ünlüydü. Landon (bir fayton türü) denilen yaylı at arabalarıyla gidilebilen düzgün bir yol ile Seymen’ e bağlanmıştı. Seymen iskelesinden de İzmit veya İstanbul’ a motorlu kayıklarla gidip geliniyordu. 1912 yılına kadar Ermeni asıllı kaymakam ve nahiye müdürü tarafından yönetilen Bahçecik ‘de bu sırada tıbbi hizmet, eczane, postane ve telgrafhane de mevcuttu. Kültürel ve sosyal faaliyetler de gelişkindi. Yüksekokul statüsündeki Amerikan Koleji’nde basılan dergi ve gazeteler neşrediliyor, kitaplar yayınlanıyor ve İstanbul’dan gelen ekiplerce tiyatro temsilleri oynatılıyordu. Pazarlar ve panayırlar (panegry) düzenlenir, yerli halk dışında çevre yerleşimlerden de katılım olurdu.
İlk kez 1847’de litograf usulü ile ve halk diliyle Panper Bardizagyan (Bahçecik Habercisi) adlı haftalık bir yayının çıktığı kasabada 20. yy.’ın başında bir kaç süreli yayın çıkıyordu. Bunlar 1908-1910’da yayınlanan Kişer (Akşam), 1908’de yayınlanan mizah dergisi Gşir (Terazi), 1908’de tek sayı olarak yayınlanan Bardizag (Bahçecik), 1909-1914 arasında altı ayda bir yayınlanan Bardizag (Bahçecik), 1910-1912’de aylık dergi Paros (Fener), 1911-1914 arasında yayınlanan haftalık Meğu (Arı) ve 1912-1914 arasında iki haftada bir yayınlanan Baykar (Mücadele) idi.
İlk kez 1850’de Hayrenaser (Vatansever) adlı bir derginin yayınlandığı İzmit’te 20. yy. başında da bir kaç süreli yayın çıkıyordu. Bunlar 1909’da yayınlanan Ağavni (Güvercin) ve haftalık Khıtan (Dürtü) ile 1910-1911 arasında önce günlük daha sonra da haftalık yayınlanıp 1912’de Adapazarı’na taşınan Pütanya (Bithynia) idi.
1850’lerde İzmit’te Vasya-yı Servet, Kazanç Ortaklığı Osmanlı Şirketi ve Osmanlı Balık Pazarı gibi Ermeni, Rum ve Türklerin ortaklığı ile kurulmuş ticari şirketler görülmektedir. Yine Nikomedya Hayırsever Derneği ile 1700 kitablı bir kütüphane, kızlar için bir konferans salonu, çarşı içinde bir okuma evi, bir ana okulu ve bir örgü evi sahibi olan Askanazyan Derneği önemli Ermeni kurumlarındandı.
Bahçecik, uzun yıllar Armaş ( Akmeşe ) ile girdiği rekabetten de üstün çıkmayı bilmişti. O dönemde Armaş, Ermeniler için dini bir merkez iken, İstanbul – İzmit arasında çalışan buharlı gemilerin son uğrağı olan kıyıdaki iskelesi sayesinde başkent İstanbul ile sürekli deniz bağlantısı olan Bardizag’ın başlıca geçim kaynakları ipek böceği, sebzecilik, meyvecilik, bağcılık, şarapçılık, tütüncülük, odun ve odun kömürü istihsali, Seymen uskumrusu’ndan yapılan salamura, dövme çinicilik ve bakırcılık ile ekonomik açıdan öne çıkmıştı.
Bahçecik çevresindeki bir başka Ermeni yerleşimi ise Surp Krikor Lusavoriç ve Surp Yeğya kiliseleri ile Vartanyan-Vartukhyan okulunun bulunduğu Ovacık (Yuvacık) idi. Burada 1908 yılında Knarig adlı bir dergi yayınlanıyordu. Ayrıca, Surp Sarkis Kilisesi ve Dacadyan Okulu’nun bulunduğu Döngel, Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi’nin bulunduğu Zakar, Surp Garabed Kilisesi’nin bulunduğu Jamavayr, Surp Asdvadzadzin Kilisesi ve Hovhanyan Okulu’nun bulunduğu Manuşag (Menekşe) Bahçecik yakınlarında Ermenilerin yaşadığı köylerdi. Hemşin kökenli Ermeniler tarafından kurulmuş 900 nüfuslu Menekşe’de tütüncülük, arıcılık, hayvancılık, ipekböcekçiliğinin yanı sıra kuş yetiştiriciliği ile uğraşılıyordu.
Öte yandan İzmit Saat Kulesi’nin mimarı olarak kabul edilen Vedat Tek’in sadece kulenin projesini yaptığı, uygulamasının bazı değişikliklerle başka mimarlar tarafından yürütüldüğü de ifade edilir. Kulenin mimarı olarak geçen bir başka isim ise Mihran Azaryan’dır. Mihran Azaryan, 1875 veya 1876 yılında İzmit’e bağlı Bahçecik kasabasında doğmuş, İzmit İdadisi’nde bir süre okuduktan sonra eğitimini sürdürdüğü Kadıköy Mıkhitarist Okulu’nu ve Sanayi-i Nefise Mektebi’ni birincilikle bitirmiştir. Azaryan, 16 Ekim 1901 tarihli Pzantion ve Aravelk adlı gazete haberlerine göre, 1901 yılında Sanayi-i Nefise (Güzel Sanatlar) Mektebi’nden mezun olmuştur. Sanayi-i Nefise Mektebi’nden mezun olduktan sonra bir süre İzmit’te çalışan Azaryan’ın babası, Mühendishane-i Hümayun mezunu İzmit ve İstanbul’da mimarlık yapan Bedros Kalfa’dır (öl.1905).
Misyonerlerin Etkisi ve Ermeni Hareketleri
Hiratş Çilingiryan’ın derlemesine göre Osmanlı İmparatorluğu’nun Gregoryen Ermenileri arasında Protestanlık, 1815’lerden itibaren İngiliz Kilisesi Misyonerleri ve Amerikan Dış Ülkeler Görevleri Komitesi komiserlerince gerçekleştirilen çalışmalar sonrası yayılmaya başlayarak, İstanbul Ermeni Patrik’inin uzun süre karşı çıkmasına rağmen 1 Temmuz 1846’da İstanbul Protestan Ermeni kilisesi’nin kırk üyesi ile kurulması ile kurumsallaşmaya başladı. Sonrasında Temmuz ve Ağustos aylarında her biri 14 üyeli İzmit ve Adapazarı kiliseleri oluştu. 1850’de altı protestan Ermeni istasyonundan biri Bursa’da ve altı dış istasyondan biri İzmit’te diğeri ise Adapazarı’nda idi.
1879′ da misyoner Chambers çifti tarafından açılan Bahçecik Amerikan Okulu önemli bir “Protestan” merkezi haline geldi. Bu okullarda Ermeni tarihi ve kültürü üzerine dersler veriliyor, Ermenilerde milli bilinç ve bağımsızlık duyguları uyandırılmaya çalışılıyordu. Ermeni orta okullarında yetişenler 19. yy. sonu ve 20. yy’ın başında Ermeni hayatındaki entelektüelleri yetiştirdiler. Amerikan misyonerleri, bu okulların eğitim programlarını da etkilemeye çalıştılar. Hele Hınçak ve Taşnak cemiyetlerin kurularak faaliyete başlamalarından sonra durum daha da kötüleşmeye başladı.
Silahlanma ve teşkilatlanma sonunda Ermeniler bu bölgede karışıklıklar çıkarmaya başlıladılar. Ermeşe ve Bahçecik Ermenileri zaman zaman ihtilal ve isyan hareketinde bulunmuşlardı. 7 Eylül 1890 günü Bahçecik’te Ermeniler ve jandarmalar arasında çıkan çatışma sonrası beş jandarma ömüş ve askeri birlikler gönderilmek zorunda kalınmıştı. Adapazarı, Ermeşe, Bahçecik ve Geyve Ermenileri birbirleri ile irtibatlı bir şekilde çalışıyorlardı. Bu dönemde artık Protestan, Gregoryen ayrılığı bir tarafa bırakılmış, Ermeni bağımsızlığı uğrunda Ermenilerle Amerikalı ve İngiliz misyonerler beraber çalışmaya başlamışlardı.
Bahçecik Protestan mektebinin başında bulunan İngiliz Müdür (Chamber), 1901 yılında bu bölgede ihtilal hazırlığı ile meşguldü ve bunun için bir komite teşkil etmişti. Bölgedeki Ermenilere silah dağıtılıyordu. Bu silahlar Geyve, Kurtbelen ve Ortaköy köylerinde imal ediliyordu. 1901 yılına gelindiğinde Geyve ve Karamürsel’de Ermeni köyleri silahlanmış durumdaydı. Osmanlı Devleti sınırları dışında yayınlanan ve Ermenileri isyana teşvik eden Truşak ve Hınçak Gazeteleri de 10 senedir bu bölgeye gizli bir şekilde geliyordu. Amerikan Misyonerler Teşkilatı “Board”, sırf Ermenileri Protestanlaştırabilmek için yıllık yüz binlerce dolar yardım yapmaktan ve bağımsız Ermenistan davasını desteklemekten geri durmaz, hatta bu olaylarda yetim kalan Ermeni çocuklar için okula ek yetimhane ve marangozhane açarken, Bahçecik okullarında eğitilen bazı Ermeniler, Ermeni isyanlarında önemli görevler üstlenmişlerdi. Bu Ermeni teşkilatlarına rağmen Osmanlı Devleti 2.300 nüfuslu ve çoğu Ermeni olan Arslanbey köyüne bir kilise ve bir Ermeni mektebinin inşasına 1905 yılında müsaade ediyordu. İzmit Bölgesi Ermenilerinin bu suretle silahlanmaları ve ihtilal düşüncesine yönelmeleri, Ermeşe Panayırını daha önemli bir hale getirmişti. Akmeşe Manastır idarecileri bazen gönüllü olarak bazen de zorla Ermeni çete teşkilatlarına katılmışlardı. Özellikle, her yıl oluşturulan Ermeşe Panayırı komiteciler tarafından bir propaganda aracı olarak kullanılmaya başlanmıştı. Bu tür toplantılar, ihtilal düşüncesinin aşılanması için uygun bir ortam sağlıyordu. Özellikle Hınçak ve Taşnaklar bu tür ortamları propaganda için iyi kullanıyorlardı. Misyoner çalışmaları da manastırdaki ortamı değiştiren önemli unsurlardan birisidir. Savaş ortamları, parçalanma ve bağımsızlık düşüncelerinin ortaya çıktığı zamanlardır. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Ermenilerin bağımsızlık düşüncelerini açıkça ortaya koydukları ve taraflarını belirledikleri bir zaman olmuştur.
İçte ve dışta yaşanan bütün olumsuz gelişmeleri gören Osmanlı Devleti, Ermenilerin Rus kışkırtması ile harekete geçeceğini sezdiğinden, Ermenilerin yoğun olarak oturdukları bölgeleri, Müslüman göçmenlerle dengeleme ve koruma yoluna gitmiştti. Bilhassa 93 harbi sırasında (1877 -1878) ve öncesinde (1876) Kafkasya’dan, I. Dünya Savaşı sırasında Bahçecik ve Kocaeli havalisi kaynamaya başladığında ise Karadeniz’den ve Kafkaslardan getirilen muhacirler bölgeye yerleştirilmiş, ancak bu göçmenler Ermeni tedhiş çeteleri ile karşılaşınca, bu kez kendileri çeteler kurarak savunmaya geçmişlerdir.
Bölgeye Müslüman muhacirlerin gelip yerleşmelerinden rahatsızlık duyan bölge Ermenileri ve manastır yöneticileri 1911 yılı Şubat ayında göçmenlerin kendi tasarruflarındaki ormanlara yerleştiklerini iddia ederek bunların çıkarılmalarını talep etmiş, Adliye Nezareti olayı araştırarak bu muhacirlerin ellerinde ilamları olduğu ve bu konuda bir şey yapılamayacağını bildirmişti.
PROTESTAN CEMAATİ VE OKULLAR
İstasyon Kayıtlı Protestanların toplam sayısı İlk Okul Erkek Öğrenci Kız Öğrenci İlk Okuldaki öğrencilerin toplam sayısı Eğitimde ve İlahiyat Okullarında ve Sınıflarda ki Öğrenciler Kız Yatılı Okulundaki Öğrenciler Eğitimdeki Diğer Yetişkinler Toplam Öğrenci Sayısı Nicomedia 250 1 80 10 40 – – – 40 Sekiz Dış-İstasyon 913 1 – – – – – 50 50
Bahçecik ve Çevresinde Ermeni Hareketleri
Ermenilerin, 1878 Berlin Muahedesi’nin imzalanması ile birlikte yasa dışı faaliyetlere giriştikleri bilinmektedir. Önce Güney Doğu Anadolu’da başlayan Ermeni isyanları daha sonra batıya sıçramıştır. 18 Eylül 1890’da Hariciye Nazırı Sait Paşa’dan Sadrazam Kamil Paşa’ya gönderilen tezkerede İzmit’le ilgili şu bilgiler yer almaktadır: “Rusçuk ticaret ajanından alınan bilgilere göre, İstanbul-Sofya tren hattında çalışan kondüktör ve memurlar vasıtasıyla komite üyleri arasında yazışmaların sağlanmak istendiği, bu olayla ilgili olarak İzmit ve Bahçecik ahalisinin ve bunlardan özellikle Ohannes Teresyan’ın akrabalarının dikkatle takibi gerekmektedir.“
Haziran 1896 tarihinde Dahiliye Nezareti’nden İzmit Mutasarrıflığı’na gönderilen telgrafnamede de Bahçecik’ten 13 kişi hakkında araştırma yapılarak, bunların oturdukları yerlerde aranarak muzır evrak olup olmadığının ve silah talimi yapıp yapmadıklarının araştırmasının istenmesi üzerine;birinin Amerika’ya iltica ettiği, birinin bulunamadığı, diğerlerinin evlerinde muzır yayın bulunduğu rapor edilir.
Yapılan ev aramalarında Bahçecik Okulu öğrencilerinden Erdaş adlı bir Ermeni’nin Truşak gazetesi dağııtığı, fesat için yardım toplandığı, Geyve’nin Kurtbelen köyünde 500 silah bulunduğu tesbit edilir. Ermenilerin bazen olay çıkarmak için buna benzer beyanat ve haberler çıkardıkları bilindiğinden gaflet gösterilmemesi ve dikkatli olunması İzmit Mutasarrıflığı’na 8 Ağustos 1901’de bildirilir. 1905 yılında Arslanbey ve Yuvacık’da yakalanan yüzlerce silahın fotografları basında yer almıştır. Bahçecikli Karabet, Karamürsel’in Halıdere Köyü’ndeki Laz İbrahim’in kömür dükkanını basar. Karşılıklı çatışmada Laz İbrah’imin arkadaşlarından Leon ölür. Karabet firar eder ve dokuz ay sonra Mart 1914’de yakalanır.
1915 de Bahçecik’in nüfusu 17 bine ulaşarak İzmit’i geçti. Bu sırada Töngel ( Döngel ) Ovacık (Yuvacık), Arslanbeg, Tamlık (Yeniköy) ve Manuşak (Menekşe) kiliseleri de Bardizag’a bağlı idi.
Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Adapazarı ve çevresindeki Ermenilerde çeşitli hazırlıklar görülmeye başlandı. Özellikle Doğu Anadolu’daki Ermenilerin Rusya’nın desteğiyle bağımsız bir Ermenistan kurma hayali Anadolu’da kanlı gelişmelere sebep oldu. Komitacılık, silah ve bombalı hareketler 1.Dünya Savaşı esnasında ihanet derecesine ulaşmıştı. İzmit ve çevresi özellikle Ermeşe ve Bahçecik bölgedeki isyan hareketlerinin merkezi olarak seçilmişti. Asilerin reisleri, planlarının keşfedildiğini öğrenince çeteler oluşturmuş ve bunları Yalova’ya doğru gönderilmişdi. Daha sonra İzmit’teki işçi grupları bu çetelerle birleşmiş ve birçok Müslüman öldürülmüştü.
Ermeni Hınçak, Taşnak ve Hoybun çetelerinin uyguladıkları sistemli terör, sivil insanların katliamına dönüşmekteydi Anadolu’nun güneyi ve doğusunda peş peşe Ermeni isyanı ve ayaklanmaları çıkmaktaydı. Bahçecik’de oturan zengin Ermeniler yine de kitlesel ayaklanmalar yerine daha çok lojistik ve finansal destek vermişlerdi. Bölgedeki Ermeniler Halep, Tiflis gibi önemli komite merkezleri ile irtibat halinde çalışıyorlardı. Azadamard gazetesi muharrirlerinden olup Bahçecik’te ikamet eden Culyan, Halep ile İstanbul arasındaki iletişimi gerçekleştiren belli başlı komitecilerdendi. Ayrıca Adapazarlı Agop Filikaciyan’ın casusluk için bazen Tiflis’e gönderildiği biliniyordu. Bursa Taşnak Fedai Şubesi Reisi Baltayan, Taşnak Komitesi’nin esaslı teşkilatının Adapazarı’nda olduğunu, komite azalarından Bahçecikli Muallim Serkis Seruni ile Adapazarlı Muallim Agop Frekyan’ın önemli komite çalışmalarında bulunacaklarını Taşnak Merkezine bildirmişti. Adapazarı Ermeni Mektebi muallimlerinden Artin Mıgırdıç Çelebyan, Ermeni Komite Merkezi ile devamlı irtibat halinde idi. Ermenilerin bu komite ve fesat çalışmalarına rağmen, İzmit Ermeni Murahhasası Piskopos Ovakimyan İzmit’teki hükümet icraatı aleyhinde açıklamalarda bulunmak üzere İstanbul’a geliyordu.
Tehcir (Zorunlu Göç)
Bunların sonucu olarak Ermenilerin ordu gerisindeki devlet karşıtı hareketlerinin önlenmesi için 26 Nisan 1915 silahların toplatılması kanununun ardından 1915 Mayıs’ ında çıkarılan Tehcir kanunu ile başka bölgelere gönderilmelerri kararlaştırıldı. Dahiliye Nezareti Haziran 1915’de Hüdavendigar Vilayeti ve İzmit Mutasarrıflığı’na çektiği şifre telgrafta, birlikte hareket edilerek 10 gün içinde silahların teslimi istenir. Ermenilerin ise genelde silahlarını teslim etmedikleri, yapılan aramalarda ele geçirilen vesika ve silahlardan anlaşılır. Osmanlı Devleti Meclis-i Vükela’nın “Tehcir” yani zorunlu göç kararından sonra Ermenileri, savaşın olmadığı ve Ermeni nüfusun az ya da hiç olmadığı yerlere sevk etme yoluna gitmiştir. Sevk edilen bu yerlerde Ermeni nüfusunun % 10 oranını geçmemesine dikkat edilmiştir. İzmit ve Adapazarı bölgesinden yaşayan yaklaşık 58.000 olmak üzere 700 bini aşkın Ermeni, Zor ve Suriye’ye tehcir edilmiş, Zor Mutasarrıflığı’nda bu orana ulaşılması üzerine buraya yapılan sevkler durdurulmuştur. Bundan başka Kütahya ve Konya’ya yerleştirilmişlerdir. Buna karşılık Tekirdağ ve Istanbul’dan sevk edilen Rumların bir kısmı da Adapazarı ve İzmit çevresine yerleştirilmiştir.
İzmit Mutasarrıflığı’ndaki Ermenilerin sevki Temmuz 1915’de başlayıp, Eylül 1915’de sona ermiştir. Ağustos 1915 başlarında İzmit dahilindeki Ermenilerin tamamının sevk edilmesi istenirken, İzmit, Adapazarı, Bahçecik Ermenileri’nin bir hafta süre verilmesi sonrası sevk edilmeleri tebliğ edilmiştir. Fakat daha önce Adapazarı’ndan bir kısım Ermeniler sevk edilmiş, bununla birlikte İzmit dahilindeki bazı Ermenilerin gönderilmesinden kaçınılması istenmiştir.
Tren yolu üzerinde bulunan İzmit’ten Ermenilerin sevki, 3 ay gibi kısa bir zamanda, Eylül ayı ortalarında son bulmuştur. İzmit Mutasarrıflığı’ndan Dahiliye Nezareti’ne 7 Eylül 1915’de gönderilen şifrede İzmit’e bağlı yerlerden 58.000 civarındaki tüm Ermenilerin sevk edildiği bildirilmiştir. Şubat 1916’da Zor Mutasarrıflığı’ndan Dahiliye Nezaretine gelen bilgilerden İzmit’li Ermenilerin Zor Mutasarrıflığına ulaştıkları belli olmaktadır.
Osmanlı Devleti zorunlu göçe tabi tutttuğu Ermenilerin yollarda perişan olmamaları ve ulaşımları için çeşitli tedbirler alma yolu gitmiştir. Bunları yanı sıra hem tehcir eden hem de tehcir edilen bölgelere, göçmen Ermenilerin yerleşme ve yiyecek masrafları için yardımlarda bulunmuştur. Bu yardımlardan İzmit Sancağı’na “Muhacirin Tahsisatı”ndan 150.000 guruş, ”Seferberlik Tahsisatı”ndan 500.000 guruş ayrıldığı görülmektedir.
Ermenilerin Rus ordusu ile işbirlikleri alınan Suriye ve Lübnan’a tehcir kararı nedeniyle yöreden göç edenler, Bahçecik (Bardizag) 2.000 aile, Ovacık (Yuvacık) 600 aile, Arslanbey, Döngel 65 aile, Sapanca-İzmit 1.000 aile, Kurtbelen 6-7.000 aile idi. Ayrıca Geyve, Adapazar, Bursa ve Armaşa Ermenilerinin çoğu Mezopotamya’ya göç ettirilmişlerdi. Ancak Bahçecik Ermenileri’nin techiri günlerce ertelenmişti. Aynı kaynaklar, protestan Ermenilerin tehcirden muaf kalarak İznik yakınlarında bir kamp da kaldıklarını ve İstanbul”an techir edilenlerin ise İzmit”en Konya’ya kadar yürütüldüklerini, İzmit vilayetinden Rumlar da dahil olmak üzere tehcir edilen toplam hıristiyan nüfusun 19.000 olduğunu iddia etmektedir.
Osmanlı, Ermenileri techire tabi tutarken, bazılarını siyasi ve çeşitli nedenlerle bu uygulamanın dışında tutmuş, bazılarını ise techir edildikten sonra geri çağırmıştır. İzmit dahilinde gönderilmeyenlerin başında Protestan ve Katolik Ermeniler ile özellikle askeriye’de ve Çuha Fabrikası’nda çalışanlar gelmektedir. İstanbul Ermeni Patrik Kaymakamlığı, göç ettirilmeyen İzmit şehir merkezi ve Bahçecik’te bulunan Katolik rahip ve rahibelerin İstanbul’a gönderilmelerini isteyince, Dahiliye Nezareti bunların orada kalmaları veya İstanbul’a gelme seçeneklerinden hangisi uygun ise ona göre davranılmasını İzmit Mutasarrıflığı’na bildirmiştir.
Dahiliye Nezareti, yukarıdaki emir gereği İzmit’e geri dönen Katolik ve Protestan Ermenilerin sayısının az ise evlerine,eğer çok ise taksim edilerek yerleştirilmelerini İzmit Mutasarrıflığı’na bildirmiştir. Daha sonra İzmit’ten Eskişehir’e gönderilmiş olan Katolik ve Protestan Ermenilerin tamamının İzmit’e iadesi kararlaştırılır.
Talat Paşa’nın Notları
Talat Paşa’nın notlarında Ermeniler’den metruk boş hane miktarını İzmit sancağı için şöyle vermektedir.
Bölge Adı Hane Sayısı Bahçecik ve Izmit Kazası 735 Yuvacık 243 Döngel Karyesi 45 Dağköy Karyesi 60 Arslanbey 180 ….. (okunamadı) 75 Setterbalçık 45 Karamürsel Kazası 50 Yalova Kazası 40 Kandıra Kazası 80 Geyve Kazası 1,240 Adapazarı ve mülhakatı 796 Toplam 3,589
Mutasarrıf Mazhar Müfit Bey’in dirayeti ile bu işlemlerin başarıyla gerçekleştirilmesine karşın yine de savaş sonrasında birçok kişi çeşitli suçlamalarla yargılanmıştır. Durumdan cesaret alan Ermeniler techir sonrası koruma altına alınan malları eksiksiz teslim edilmesine karşın abartılı istekleri gündeme getiriyorlardı. 1917 Bolşevik ihtilali ve Rusların doğu illerimizden çekilmesi sonrası tehcirden dönen Ermeniler için Bahçecik’te Amerikan Misyonerlerinin himayesinde bir yetimhane açılmıştı. Bu kez Amerikalılar, Rum ve Ermenileri silahlandırmak için Derince’deki askeri depolardan büyük ölçüde yararlanıyorlardı.
Askeri açıdan İzmit, XX.Kolordu’ya bağlı 1. Tümen’in yanı sıra Donanma’nın önemli üslerinden birini körfezinde barındırıyordu. Ayrıca Karadeniz’de Kefken Adası’nda da bir küçük üs daha vardı.1. Dünya savaşının henüz bitmediği ancak yenilginin kaçınılmaz olduğu günlerde İzmit yöresinde kargaşa hakimdi. 1.Tümen, işgal güçlerine rağmen bölgede güvenliğin bozulmamasına çalışıyordu ama patlayan olaylar bir türlü önlenemiyordu. Tümen Komutanlığı’nın Harbiye Nezareti’ne ilettiği bir raporda durumu şu şekilde özetlemektedir: “… Başıbüyük ve dolayları ile, Şile ve Ağva bölgesinde eşkiyalık olayları, Büyük Derbent-Sapanca arasında eşkiyaların trenlere saldırması, Bahçecik Nahiye Merkezi ve dolaylarında Ermeni çetelerin müslüman halkı tehtid etmesi, bazı çetelerin Geyve istasyonu cıvarındaki saldırıları, Kandıra dolaylarındaki Ermeni çetelerin varlığı, Hendek-Adapazarı arasında eşkiyalık olayları…” Rapordan da anlaşılacağı üzere yönetim boşluğundan kaynaklanan olaylar adi ve siyasi olmak üzere iki türlü cereyan ediyordu.
Adi nitelikli soygun ve saldırılara 1. Dünya savaşı sırasında birliklerini terk eden kaçaklar öncülük ederken, siyasi nitelikli olayların başını ise bölgedeki azınlıklar çekiyordu. İzmit civarındaki Yuvacık ve Arslanbey Ermeni çetelerinin faaliyetleri de meşhurdur. 300 kişilik bir çetenin başında Donik (Kaptan Tanik) adlı bir şahıs vardı. Donik İngiliz ve Yunanlıların da desteklerini alarak köylere baskınlar düzenlemiştir. Bu işin çözümlenmesi için görevlendirilen Yüzbaşı Fehmi Bey, Çepni (Suadiye) Köyü’nden Osman’ı elli kişilik bir grubun başına getirmişti. Osman’ın yazdığı mektuba verdiği cevapta Donik “bölgenin kralı” olduğunu yazmıştır. Bu çete daha sonra Arslanbey Köyü’nde içki aleminde basılarak tamamen yok edilmiştir. Bir başka önemli olay ise özellikle Yeniköy dolaylarında yoğunlaşan ayrılıkçı Rum çetelerin saldırıları idi. Deli Yani, Kocabaş Hristo gibi elebaşların oluşturduğu çeteler, sık sık Türk köylerine saldırılar düzenliyor, kanlı çatışmalar oluyordu. Mondros Ateşkes anlaşmasının imzalanmasından sonra ordunun terhis edilmesiyle köylerine dönen Türk gençleri, Ermeni ve Rum çetelerinin rahat hareket etmelerini engellemişlerdir.
İşgal
30 Ekim 1918 tarihinde Birinci Dünya Savaşı’nı bitiren Mondros Ateşkes Anlaşmasının imzalanması ile birlikte Kocaeli ‘de yeni bir dönem başlayacaktır. İşgal başlarken galipler arasında da savaş tazminatı adı altında uzlaşmaz bir paylaşım kavgası devam ediyordu. Rusya, Kuzeydoğu Anadolu’nun büyük bir parçası ile İstanbul’un yanı sıra Marmara Denizi’nin güneyi ve Çanakkale Boğazı’ndan başlamak üzere İstanbul Boğazı’nın batı yakası, Enos-Midia hattından itibaren Trakya’yı, Sakarya Nehri’ni ve İzmit Körfezi’nin bir bölümünü taleb ediyordu.
Artık var olan siyasal, sosyal ve ekonomik yapı, köklü bir değişim sürecine girmektedir. Bu değişimin ilk belirtileri İngiliz donanmasına bağlı 48 geminin, ateşkesin 1. maddesindeki “Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nın açılması ile Karadeniz’e geçişin sağlanması, bu nedenle yörenin itilaf güçlerince işgal edilmesi” kaydına dayanarak, Körfez’e demirlemesi ve ateşkes şartlarına açıkça aykırı olmasına karşın, İzmit’e asker çıkararak demiryolu ulaşımına, telgraf haberleşmesine ve donanmaya el koyması olarak görülür. İzmit, başkent İstanbul’a yakınlığı ve Anadolu’ya bir geçiş noktası olması sebebiyle ilk işgal edilen yerlerdendir.
Tehcir Dönüşü
İttihat ve Terakki yönetiminde girdiği savaşı kaybeden Osmanlı, savaş sırasında zorunlu göç ettirilen Ermenilerin geri dönmelerine müsaade etmiş ve Eşme, Armaş ve Bahçecik’teki evler ile ibadethaneler derhal geri teslim edilirken 3500 kadar Ermeni tekrar Bahçecik’e dönmüştür. İttihatçıların devrilmesiyle Sadrazam olan Damat İbrahim Paşa, yöre ittihatçıları üzerindeki baskıya, Mutasarrıf İbrahim Süreyya Bey’i görevden alarak başladı. Yerine Arnavud Mahmud Mahir Bey getirildi. Ermeniler alacak ve tazminat istemlerini, kendilerine yakın davranan Mahir Bey’e listeler halinde iletiyor, ayrıca İngiliz İşgal Komutanı’nın yardımını taleb ediyorlardı. İngilizler aralarında Kaymakam Mümtaz Bey, Rıfat (Yüce) Bey, Hacı Ali, Abidin ve Eşref Beylerin de bulunduğu bölgedeki bir çok Türk idareciyi tutuklayarak yargıladılar.
Ermenilerin geri dönüşünün bir çok adam öldürme, yaralama ve gasp olayının sebebi olduğu görülmüştür. Özellikle Bahçecik’te evlere girerek hırsızlık yaptıkları ve çevre köylerden hayvan çaldıkları ve hatta bu hayvanların etlerinin çok ucuza Ermeni kasaplar tarafından Arslanbey ve Yuvacık köylerinde satıldığı tesbit olunmuştur. Bu arada Laz köylülere saldırmaları aynı şekilde karşılık bulmalarıyla sonuçlanmıştır.
Mahmut Mahir Beyin taraflı idaresi, yöre halkının gücünü kıran ayrımcı uygulamaları, 24 Nisan 1919’da Kuva-ı Milliyecilere karşı Aznavur Ahmed’in İzmit Mutasarrıflığı’na atanmasıyla daha da şiddetlendi. Etnik farklılıklardan faydalanan Anzavur, Çerkes köyleri üzerinde etkinlik kurmuş, bu köylerden çıkan çetelere dayanarak, İstanbul yanlısı, baskıcı yönetimini sürdürmüştü. Bu çeteler Yetimoğulları, Arnavut Mahmut ve Kazım, Gürcü Bombacı Mustafa liderliğindeki çeteler idi, sonunda bu Laz, Gürcü ve Arnavut çetelerine Değirmendere Yalı iskelesinde Çerkes Beylerinin de bulunduğu bir toplantıda barış yaptırtarak bundan böyle Padişah’ın emrinde olacaklarına yemin ettirmiştir. Anzavur’un etnik politikası Türk-Ermeni-Rum çatışmalarının içine Çerkesleri de çekti. Anzavur Haziran 1919’da Karasi Mutasarrıflığı’na atanarak İzmit’ten ayrıldı. Ancak yarattığı bölünme ardından da devam etti.
İstanbul’da yayınlanan Rum ve Ermeni gazeteleri, İngiliz ve Fransızları Osmanlı Devletine karşı harekete geçirmek için Anadolu’da asayişin bozuk olduğuna ve katliam yapıldığına dair haberler yayınlıyorlardı. Bu iddiaları yerinde incelemek çin oluşturulan iki Amerikalı ve bir tercümandan oluşan heyet, Adapazarı ve Ermeşe’de incelemelerde bulunarak bölgede asayişin yerinde olduğunu görmüşlerdi. Bir ay sonra da İngilizler Adapazarı ve Ermeşe’deki Ermenilerin durumlarını incelemek üzere bu bölgede idiler. Yapılan incelemeler sonunda Türklere atfedilen suçların asılsız olduğu anlaşılmıştı.
Bu siyasi mücadele tablosu, yeni eklentilerle Kocaeli’nin siyasal yaşamında bir süre daha etkisini sürdürür. Osmanlı Devleti’nin bir parçası olarak yaşamış olan Hıristiyan unsurlar, bu dönemde bütün beklentilerini, hiçbir çekinme olmaksızın ortaya koydular ve gerçekleştirmeye çalıştılar. Yenen devletlerden de güç alarak örgütlenme, sindirme, silahlanma faaliyetlerine giriştiler. Milli Mücadele’nin bastırılmasına yönelik hareketleri eylemli olarak desteklediler.
1919-1920 yıllarına ait kimi belgeler Ermeniler ve ahali tarafından gerçekleştirilen bazı olayları ve güvenlik güçlerinin tarafsızlığını belgeliyor olması açısından ilgi çekicidir:
Belge 1:
1) Bağçecik’te Müslüman göçmenlere gece saldırısı, yaralama, bir jandarma ile bir kadına saldırı, Hacı Receb’in kulaklarının kesilmesi, 2) Geyve Mülkeşe köylü Hafız Halil Efendi, Mıhcılar gayr-ı Müslim köyünden Ermeni Benam Sisak Vahan ve bilinmeyen arkadaşları tarafından bir yol bağında öldürülmesi, 3) Ermişe (Akmeşe) Aşirler Köyü Ermişeli Ohannes oğlu Manna, Ardaş oğlu Karnik, Ohannes oğlu Aşur tarafından basılması, 4) Geyve Akhisar nahiyesi Tana Köyü, Ermeni ve Lazlar tarafından birlikte basılması, 5) Ermişe Pirahmed Ermeni Köyünden Mıgırdıç, korucu Ohannes ve iki arkadaşlarınca Uzuntarla nahiyesindeki Uzunlar değirmeninin basılması, köylülerin tahıllarının ve paralarının gasp edilmesi, 6) Adapazarı Karaağaç noktasından köylerine dönmekte olanlardan Yörükler Köyünden Musa’nın katli, diğerlerinin soyulması, saldıran Ermenilerden Arakil ele geçirilmiştir. 7) Derbend Nahiyesi Ketence Köyü geçmekte olan Hacı Ahmet oğlu Ali’nin Ermeşe Ermenilerinden Ohannes oğlu Madanya ve üç arkadaşı tarafından soyulması, 8) İzmit Sarıcalar Köyü’nden koyun sahibi Hüseyin Ağa’nın Gündüz Köyü yakınlarında durdurularak mal ve paralarına Ermenilerce el konulması, 9) Bahçecik’e yakın bir böekhanede oturmakta olan Ali oğlu Ziver ve karısının öldürülmesi ve ortadan kaybolan iki hizmetçinin caesetlerinin Yuvacık’ta bulunması. Bu olayın Ermenilerce yapıldığını düşünen Lazların rahatsızlıklarını belirtmeleri.
Belge 2:
1) İzmit’te karışıklık çıkarılacağı haberleri, Başiskele ve Ovacık (Yuvacık}
Kaynak; Feyzullah Yavuz Ulugun