Yarınlar güzel olur mu bilmem ama bugünlerde ekonomik olarak çok zor günler geçiriyoruz. Bırakın küçük, orta ölçekli firmaları büyük firmalar batıyor.
Çoğu esnaf o söylenen güzel yarınları göremeyecek gibi…
Kepenk kapatan kapatana…
O kadar ki batışlara resmen alıştık.
Normal bir şey olmuş gibi bugün de şu kapanmış diyoruz.
İşçi çıkartan işverene de kızamıyorum.
Bütün sektörler alarm vermiş durumda…
Biraz inceledim gıda ve giyim sektörü zorunlu hareket içerisinde,
Bir de kendini teselli edenler var; “Pazar günleri AVM’ler dolu”
Yav kardeşim 2 milyonluk şehir de bırak da 5 bin kişi rahatça AVM’ye gitsin…
Onlar da ne kadar para harcıyor, sen bir de bunu AVM esnaflarına sor…
Bunları neden yazdım?
İsmet abinin “Yerel Basın raporu” başlıklı yazısı dikkatimi çekti.
Haklı olduğu yer yukarıda yazdıklarım, ekonomi can çekişiyor.
Mesleğe verdiği yıllara saygımı nasıl ifade edebilirim bilemiyorum ama onun adına üzüldüm.
Resmen iki arada kalmış.
Bedeni gitmemiş, gazeteden ayrılmamış ama ruhu muhalif bir gazete kurabilmekten yana. Ak Parti’yi kırmamak, Ak Parti çizgisine zarar vermemek istiyor ama muhalefete “Her şey çok güzel olacak” mesajını vererek yazısını bitiyor.
Ve açık açık bize reklam verin çağrısı yaptı.
Nasıl işçi çıkaran işvereni anlıyorsam bu süreçte İsmet abiyi de anlıyorum.
Hepimizin maddi yükümlükleri var.
Biraz da internet gazeteciliğine yüklendi.
Öncelikle bu internet gazeteciliğini herkes kabul etmek zorunda.
Binlerce insan var şuan Türkiye’de bu alanda istihdam ediliyor.
Önünde durulmayacak bir çığ gibi düşünün…
Uyum sağlayan ayakta kalır.
Biz internet gazeteciliğini anlamaya çalışırken, Avrupa youtube gazeteciliğine geçti.
Biz de ise bu internet gazeteciliği yanlış anlaşıldı.
Gece uyanan gazete açıyor.
Bir madde dahi yeter ama işlerine gelmiyor.
İletişim Fakültesi diploması koyun kardeşim.
Diploması olmayan İnternet Gazetesi açamasın…
Eczaneciler, avukatlar, doktorlar gibi…
Hani kriz fırsat diyorlar ya…
Ben bu krizin fırsata dönüşmesini umut edenlerdenim.
Neden mi?
İnternet gazeteciliğinde, yerel basında yaprak dökümü şart.
Bir şişme var.
İçi boş şişme, ekonomik krizle boşalıyor.
Bu kadar internet gazetesi şehre yük.
Yaprak dökümü medya sektöründe ne yazık ki ekonomik krizle oluyor.
Maaş yetmiyor mesleğini değiştiriyor,
Maaş verilmiyor kurumunu değiştiriyor,
Keşke böyle olmasa ama ne yazık ki durum bu.
İçler acısı haldeyiz…
Nitekim henüz devlet nezdinde yasal karşılığı olmayan internet gazeteciliği başta olmak üzere ekonomik yükü ağırlaşan yazılı basın da zor durumda…
2014’de kendi gazetemizi kurduk.
Genel ekonomik krizle mücadele ediyoruz.
Ayakta kalmaya çalışıyoruz.
Bir kişi çıkamaz bizden zorla reklam aldı diye,
Bir kişi çıkamaz bir haber kaldırdı reklam aldı diye,
Kocaeli'nde yaşanan her krizde adaletli gazetecilik yapmaya çalıştık.
Vicdanımızın önüne asla maddiyat geçmedi.
Satın alınamadık.
Biraz acımasızım ama ben dahil yapamıyorsak kapıları kapatmalıyız.
Devlet bizi “sorumlu” hale getirmeli.
“Sorumlu” diyorum çünkü internet gazeteciliği şartları olsa “sorumlu” olsak o zaman isteklerimize de cevap verilmek zorunda kalınır.
Belki de bu başıboşluk yönetenlerin işine geliyor.
Sorumlu olursak ve bir yaprak dökümü yaşarsak…
İşte o zaman bir şeyler yerine oturur gibi geliyor.