Prens ve prenseslerinin yaşadığı karlar ülkesinde yaşanan bir masalı sizlere aktarmak istiyorum. Evvel zaman içinde kalbur saman içindeyken, bir karı kocanın oğlu dünyaya gelmiş.
O gün hava güneşli iken bir anda gökyüzünü karabulutlar kaplamış.
Alimler doğan bebeğin çok yüksek mertebelere geleceğini ancak gelecekte himayesinde olanlara eziyet edeceğine rivayet etmişler.
Alimlerin rivayet ettiği gibi bu bebeğin hocası da yaptığı soruşturmalarda önce suçlu dediğine sonra suçsuz diyebilecek kadar kanun tanımaz bir adam olduğundan tabir yerinde ise tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.
Yıllar yılları kovalamış ve siyasetçiler ile kendine yakın babı alinin usta kalemşörlerine şirin gözüken, onların bir dediğini iki etmezken, kendi çalışanlarını adeta kural tanımazlıkla zulmün feriştahını yapmış.
Bu büyük şahıs nasıl olsa güç bende diyerek kılıcı sağa sola savurmaya devam ediyormuş.
Tabi bu büyük şahıs Allah’ın yeryüzündeki adaletinin simgesi Hz. Ömer’in olduğunu unutmuş.
O arada Allah ona bir hastalık vermiş ve en azından ondan ibret alarak kendine çeki düzen sağlamasına fırsat vermiş.
Tabi bu büyük şahıs iblis ile arkadaş olduğundan Allah’ın mesajını da anlamamış.
Eylem ve söylemlerini bu büyük şahıs birde matbuata dökmüş.
Onun kır bahtını görenler önce şok olmuşlar.
Sonrasında tepkiler çığ gibi olunca saklanacak delik aramaya başlamış.
Hem korkuyor hem de yapacağından geri durmamak için insanları sindiririm düşüncesiyle bir kır baht daha yayınlamış.
İnsanlar artık onun yaptıklarına boyun eğmemiş.
Kölelikten en önemli sahabeliğe yükselen Bilali Habeşi gibi susmaya da hiç niyetleri yokmuş.
Pabucun pahalı olduğunu gören bu büyük şahıs rahatsızlığını olduğundan daha büyük göstererek, sahte mağdur sahnesini sergilemeye başlamış.
Hatta bunu yaparken bir skandala daha imza atmış.
Başka ile giderken tüyü bitmemiş yetimin hakkı bulunan devletin uravasını kullanmış.
Tabir yerinde ise kendi yaptığı lokantada değil de, gidip başka ildeki lokanta da yemek yemeye başlayınca insanlar bunun bir oyun olduğunu anlamış.
Allah’ın adaleti bu ya çekirge bir sıçramış iki sıçramış ve her gündüzün bir sabahı olduğu gibi her sabahın gecesi de olduğunu unutmuş ve güneş böylelikle batmış gitmiş.
Siz siz olun emrinizde çalışanların vebalini almayın. Sonra sizi Güneş’in büyüklüğü bile kurtaramaz.