Kocaeli’nin Derince ilçesinde, yıllardır sessiz sedasız devam eden esnaf odası seçimleri bu kez çok farklı bir atmosferde geçiyor. Derince Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkan Adayı Hüsamettin Soylu, Türkiye’de daha önce eşi benzeri görülmemiş bir çıkışa imza attı: “Koltuk tapulu malım değil” diyerek, seçilmesi hâlinde yalnızca iki dönem görevde kalacağına dair resmi taahhütnameyi noterde imzaladı.
Bu adım, sadece bölgesel bir siyasi manevra olmanın ötesine geçerek, Türkiye’deki tüm meslek odalarına yönelik ciddi bir mesaj niteliği taşıyor. Uzun yıllar boyunca aynı isimlerin yönettiği odalarda değişim talepleri artarken, Soylu’nun resmi belgeyle attığı bu adım, "laf değil, icraat" diyenlerin sesi oldu.
Esnaf Odalarında Değişim Rüzgarı
Türkiye genelinde esnaf odalarında 20-25 yılı bulan başkanlık süreleri, yıllardır eleştirilerin odak noktası. Birçok yerde odalar adeta kişisel yönetim alanlarına dönüşmüş durumda. Hüsamettin Soylu’nun iki dönemle sınırlı hizmet vaadi, bu alışkanlıkları sorgulatan bir kırılma yarattı.

Soylu'nun şu sözleri dikkat çekici:
“Bu koltuklar bizim şahsi malımız değil. Esnafın emeğiyle, alın teriyle var olan bir kurumda, esnafın güvenini suiistimal ederek ömür boyu oturmayı doğru bulmuyorum. 2 dönem yeter de artar bile. Sonrasında görevi yeni bir enerjiye devretmek görev bilincidir.”
Bu açıklama, sadece vaat olarak kalmadı; noter tasdikiyle resmiyet kazandı. Soylu, seçim öncesi şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri çerçevesinde kamuoyuna açık bir belgeyle sözünü bağladı.
“Derince Modeli” Türkiye’ye Örnek Olur mu?
Soylu’nun hamlesi sadece Derince’yle sınırlı kalmadı. Türkiye genelindeki birçok esnaf grubu, sosyal medya üzerinden “Derince Modeli”ni örnek göstererek kendi bölgelerindeki oda başkanlarını bu duruşu sergilemeye davet etti.
Uzmanlara göre bu gelişme, meslek odalarında demokrasi kültürünün gelişmesi açısından son derece kıymetli. Yıllardır değişmeyen yönetimlerin getirdiği durağanlık ve kutuplaşma, bu tür yenilikçi çıkışlarla aşılabilir. Noter tasdikli taahhüt, sadece bir söz değil; aynı zamanda güven tesisine yönelik somut bir adım.
Ayrıca, bu modelin uzun vadede mevzuat düzeyinde de örnek alınabileceği, oda seçimlerine yönelik yasal düzenlemelerle daha şeffaf ve sınırlı görev sürelerinin teşvik edilebileceği değerlendiriliyor.
11 Ocak Seçimi Sıradan Bir Oda Seçimi Değil
Derince’de gözler şimdi 11 Ocak’a çevrildi. Ancak bu seçim, sadece iki adayın yarıştığı bir odayla sınırlı değil. Esasında, eski alışkanlıklarla yönetilen sistem ile yenilenme talebini açıkça ortaya koyan yeni bir anlayışın karşılaşması anlamına geliyor.
Seçimi kim kazanır bilinmez ama Hüsamettin Soylu’nun bu çıkışı, şimdiden Türkiye genelinde birçok oda üyesine “biz neden değiştirmiyoruz?” sorusunu sordurmuş durumda. Seçimin sonucu ne olursa olsun, bu çıkış Derince’de değil, Türkiye’nin dört bir yanında tartışılmaya devam edecek.





