Uzun bir aradan sonra Türkiye erken seçime gidiyor.
En son yapılan erken seçim 2002 Kasım’ında yapılmıştı.
O yılın yani 2002’nin seçimini erkene alan siyasi lider, 2019 Kasım’da yapılması planlanan seçim için Ağustos ayı içerisinde bir tarih verdi. Akabinde iktidar partisi buna karşılık verip onayladı, hatta tarihi iki ay öne çekti. Varılan karara göre seçim tarihi 24 Haziran olarak belirlendi.
Bu fikri ortaya atan bu liderin adı Devlet Bahçelidir.
Siyasi hayatı boyunca ani çıkışlar yapıp oyun kuran Devlet Bahçeli özellikle son birkaç yıldır ülke gündemini belirlemekte hatta iktidar partisini yaptığı yanlışlardan geri dönmesi yönünde ikna etmektedir.
Ülke meseleleri ile ilgili her çıkmazda elini taşın altına koymaktan imtina etmeyen Bahçeli ve Milliyetçi Hareket partisi zaman zaman içinden muhalifler çıkmasına rağmen aldığı bu kararların hepsinin arkasında durdu. Öyle ki aldığı kararların tabana sirayet etmesinden dolayı olumsuz bir sonuç doğurabileceğini bilerek, sadece ülke sorununu çözmek için hareket etmiştir. Bahçeli attığı her adımda siyasi hesapları bir kenara bırakarak adı gibi bir duruş sergilemiştir.
Dışarıdan bakıldığında tabandan bazı kesimlerin anlam veremediği bu kararların sonucunda Bahçeli’nin öngörüsünün ne derece yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. En başından beri Çözüm sürecinin açacağı yaraları, Fetö’nün kumpasını, süper güçlerin güneyimizde, Ege’de, Akdeniz’de tezgahladığı oyunları dile getiren Bahçeli, iktidarı defalarca uyarmış ve bugün haklı çıkmıştır. İktidar ile ülke menfaati için, geçmişi bir kenara bırakarak yapılan hataların telafisi için çalışmıştır ve çalışmaya devam etmektedir.
7 Ağustos Yenikapı mitinginden bu yana iktidarı hatalardan çekip almış ve ülkenin son virajda devrilmemesi için yol haritası sunmuştur. Bunları yaparken ne mevki, ne makam beklemeyen Bahçeli elini yine taşın altına koyarak, özellikle son dönemde artan ekonomik bunalımın, Suriye, Irak, Ege ve Akdeniz’de tırmanan gerilimlerin getirebileceği sıkıntıların çözülmesi için yeni sistemin bir an önce devreye girmesi için erken seçimi dile getirmiştir. Yapılan bu hamlelerin altında aşikare bir üst ve milli aklın olduğu kesindir. Amacın artan siyasi ve askeri problemleri çözmeye yönelik olduğudur. Bu problemleri aşmak için tek başına iktidar da yetmez çoğunluk olmakta. Topyekün mücadele şarttır.
Bazı siyasi partiler bu durumu menfaatleri yönünde eleştirse de Cumhur ittifakını eleştirmeleri sonuçsuz kalmıştır. Hatta ittifakı eleştirenler çok gariptir ki ittifak kurmuşlardır. Peki bir anda nasıl oldu da birbirini eleştiren iki parti Ak Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi bir araya geldi. İşte anlaşılması gereken husus tam da burada.
Beka sorunu ile karşı karşıya kalan Türkiye Cumhuriyeti’ni bu süreçten kurtarmak için Devlet Bahçeli elini taşın altına koydu ve mevcut hükümeti de bulunduğu çizgiye çekmeyi başardı. Sürecin bugünlere gelmesinin ana sebebi yukarıda bahsettiğimiz temel sorunlardır ve devlet aklı,uçuruma giden ülkeyi kurtarmak için çalışmaktadır.
Nasıl ki Moğol istilasına maruz kalmış Anadolu coğrafyasını bir çok güçlü beylik olmasına rağmen diğer beyliklere nazaran daha az güçlü olan Kayı Boyuna yani Osman beye kalkındırma görevi verildiyse ve Nasıl ki emperyalist güçler tarafından işgal ve talan edilmiş Anadolu’da bir devlet kurmak için dönemin ünlü Paşası Enver Paşa’ya rağmen Mustafa Kemal’e bu şanlı görev verildiyse bugünde Bahçeli’ye çözüm için bir görev verilmiştir.
Buna ister komplo teorisi deyin ister Encümeni Danış deyin isterseniz konjonktürel gelişmelerden istifade etmek deyin. Ne derseniz diyin kabul ensenizde etmeseniz de birileri bu ülke çıkmaza girdiğinde bir şeyler yapıyor.