Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 2026 yılı için asgari ücret talep ve önerilerini İstanbul Barosu’nda düzenlediği toplantıyla kamuoyuna açıkladı. DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun yaptığı açıklamada, temel vurgulardan biri asgari ücretin yalnızca rakamsal bir değer olmadığı, aynı zamanda milyonlarca insanın hayatını doğrudan etkileyen bir yaşam standardı kriteri olduğu oldu.
Toplantıda sunulan DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) raporuna göre, Türkiye’de asgari ücret civarında ya da daha düşük gelirle geçinmeye çalışan 9,5 milyon çalışan bulunuyor. 11,2 milyon işçi ise asgari ücretin yüzde 20 fazlası ya da altında maaş alıyor. Bu tablo, asgari ücretin artık “asgari” değil, toplumun çoğunluğunun “ortalama ücreti” haline geldiğini gösteriyor.
ASGARİ ÜCRET, KİŞİ BAŞINA GSYH’NİN YÜZDE 60’INA ENDOKSLENMELİ
DİSK'in raporunda öne çıkan somut önerilerden biri, asgari ücretin Kişi Başına Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYH) belli bir oranına endekslenmesi oldu. Öneriye göre bu oran en az yüzde 60 olmalı.
Örneğin, 2025 yılı için aylık ortalama kişi başına GSYH beklentisi 60 bin TL ise, net asgari ücret bu tutarın yüzde 60’ından az olmamalı. Aynı hesaplama sisteminin 2026 yılı için de geçerli olması gerektiği belirtildi. Bu yaklaşım, yalnızca enflasyonla sınırlı kalmayan, büyümeden de pay almayı esas alan bir ücret politikası çağrısı niteliğinde.
YILDA BİR DEĞİL, İKİ KEZ GÜNCELLEME ÖNERİSİ
Yüksek enflasyonun etkisiyle alım gücünün hızla düştüğüne dikkat çeken DİSK, asgari ücretin yılda yalnızca bir kez belirlenmesini yeterli bulmuyor. Açıklamada, asgari ücretin yılda en az iki kez belirlenmesi gerektiği vurgulandı.
Bu talebin temelinde, tek seferlik belirlemelerin çalışanları yılın ikinci yarısında daha da yoksullaştırması gerçeği yatıyor. Enflasyon kalıcı olarak tek haneli rakamlara düşene kadar, yılda iki hatta gerekirse dört kez güncelleme yapılması gerektiği ifade edildi.
“ASGARİ ÜCRET DEĞİL, TOPLU SÖZLEŞME KAPSAMI GENİŞLETİLMELİ”
DİSK, Türkiye’nin asıl sorununun “asgari ücretliler toplumu” haline gelmesi olduğunu belirtti. Bu nedenle çözümün asgari ücretin artırılması kadar, toplu iş sözleşmesi kapsamının genişletilmesi olduğunun altı çizildi.
Sendikal barajların kaldırılması, toplu sözleşmelerin daha fazla işyerini kapsaması ve mevcut sistemin genişletilmesi gerektiği vurgulandı. Kamu işçileri için belirlenen asgari ücretin özel sektör için de bir referans noktası olması gerektiği öneriler arasında yer aldı.
VERGİ VE PRİM ADALETİ TALEBİ ÖNE ÇIKIYOR
DİSK’in talepleri yalnızca ücret artışıyla sınırlı kalmadı; vergi ve sosyal güvenlik primleriyle ilgili adalet çağrıları da yapıldı. Özellikle işçilere de SGK prim desteği verilmesi önerisi dikkat çekti.
Bütçeden işverenlere sağlanan desteğin benzeri şekilde çalışanlara da sunulması gerektiği belirtilirken, vergi dilimlerinin düzenlenmesi ve damga vergisinin kaldırılması gerektiği ifade edildi. Böylece işçinin eline geçen net ücretin artırılmasının mümkün olacağı vurgulandı.
EMEKLİ MAAŞI VE KAMU-ÖZEL ÜCRET FARKINA DİKKAT ÇEKİLDİ
DİSK ayrıca, en düşük emekli maaşının da asgari ücret düzeyine çıkarılmasını talep etti. Aynı zamanda, kamu işçileriyle özel sektör çalışanları arasındaki asgari ücret farkının “kabul edilemez” olduğuna işaret etti.
Açıklamada, devletin kamu işçisi için belirlediği en düşük ücret ile özel sektördeki asgari ücret arasında ciddi bir uçurum bulunduğu belirtilerek, bu farkın giderilmesi gerektiği ifade edildi.