Emine Bulut...!

Sevil Beyaz'ın Köşe Yazısı

Abone Ol

Siyah, simsiyah bir gün...

Vefa yanmıyor.

Sevgi kapalı...

Kavurucu bir öfke, şiddetli bir nefret var.

Gün karardıkça kararıyor...

Ve kötüye dair ne varsa günün adı oluyor.

Bir anne kızı ve babası

Konuşuyorlar sonrası kız için ağır bir travma anne için bir son baba için bir başlangıç...

Sonu asla gelmeyecek olan hesabın başlangıcı.

Olayı bilenler için kafalarında bir türlü bir yere oturtamadıkları felaket.

"Nasıl olurlarlar" havada uçuşuyor.

Kadın bu toplumun gözünde nerede.

Hangi anlayışın eseri bu olay.

Ne kültürümüzde var ne de inancımızda.

Öyleyse neye dayandırılıyor bu öfke patlamasi,kin kusmak...

Kadın evli, mutsuz umutsuz yarınsız bir durumla karşı karşıya.

Gidecek bir yeri yok yeniden başlayabilirim çabasına saygı sıfır.

Hem benle mutsuz olacaksın hem bensiz olmayacaksın olmaya kalkışırsan da öleceksin.

Tüm bu saydıklarım da "namus" içinde.

Kimin namusu.

Baba evine dönme söz olur dışarda durma göz olur.

Neden bu kadar merhametsiz- lik ve bu kadar adaletsizlik.

Sahip çıkalım vicdanımıza.

Tartalım kendimizi İçimizdeki sevgi kavramını yeniden gözden geçirelim ve arkasında duralım kadının.

Bir mum yakalım kara güne gün ışısın, kalp ısınsın.

O söylerken " ben ölmek istemiyorum " biz onu yalnızlığın ve çaresizliğin girdabında bırakmayalım.

Çünkü o dünyadan karşılıksız iyilik eden ve karşılıksız seven tek varlık.