Gerilim!!!

Çetin ÇILDIR'ın Köşe Yazısı

Abone Ol

Eski tabirle seçim sath-ı mailine giriyoruz. Cumhurriyet tarihinin belki de en önemli seçiminin son oniki ayına adım atmak üzereyiz. Henüz iktidar kanadı seçim havasına girmedi, muhalefet ise bir süredir bu atmosferin içinde. Seçim süreçleri futbol maçı gibidir, maçın ilk dakikaları önemli olsa da, son düdük çalmadan maç bitmez. Maçı da, maç içindeki tempoyu iyi ayarlayan takımlar kazanır. Nerede tempoyu yükselteceksin, nerede gerilimi, nerede aktif dinlenme yapacaksın uzmanlık işidir.

Kılıçtaroğlu'nun saat 22.00 'de yaptığı çıkışı bu açıdan değerlendirelim. İçeriği zaten bol miktarda konuşuluyor, biz farklı pencere açmaya çalışalım.

Görünen o ki muhalefet kanadı ekonomi açısından zorda, anketlerde geriye düşmüş iktidar kanadını görüyor ve maçı ilk devrede bitirmek istiyor. Sıkça görüştükleri elçilerden tempoyu yükseltin işareti almış da olabilirler.
Peki yükselen tempo ve gerilim kimin işine yarar ?

Muhalefetin içinde son dönemde yaşanan aday tartışmaları ile gevşeyen yapıyı toparlamakta işe yarayabilir tesbiti, ilk anda akla gelen. Muhalif tabanın motivasyonunda da muhakkak etkisi olacaktır. Gerilim eğer yönetilebilirse siyaset için faydalı bir argümandır. Bu stratejide unutulan iktidar seçmeninin davranış modeli. Muhalif seçmen zaten uzun süredir maça motive, iktidar seçmeni ise umursamaz bir psikoloji içinde. Her ne kadar güvenmesem de , sonuç değil ama eğilimi gösterme açısından önemli olan anketlerde de görünen tablo bu zaten. Peki stratejinin hata neresinde?

Bir önceki başkanlık seçimini ilk turda bitiren, Muharrem İnce' nin muhteşem Ankara, İzmir ve İstanbul mitingleridir. O döneme kadar umursamaz havada olan iktidar bloğu seçmeni o mitinglerle bu iş galiba gidiyor psikolojisine girdi. Bu ülkenin önemli sayıdaki seçmen kitlesi için, CHP'nin gelme ihtimali bile harekete geçmek için yeterlidir.

Demek istediğim o ki, CHP'nin gelememesi için, gelme ihtimalinin ortaya çıkması yeterlidir. Son ana kadar anketlerde geride çıkarlarsa bir ihtimal olabilir.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in İsveç ve Finlandiya'nın Nato üyeliği konusundaki çıkışı ise son dönemlerde gezdiği tehlikeli sulardaki seyahatini bırakma niyetinin olmadığını gösteriyor. Abdülhamit konusundaki çizgisini israrla sürdüren Akşener bu konuda da kitlesinin duyarlılıkları dışında yol izliyor.

Bir gün önce Türkiye'yi provake etmek için Rus basınında gündem yapılan, Türkiye ekonomik fayda sağlayacağına ikna olursa Finlandiya ve İsveç'in Nato üyeliğine izin verebilir şeklindeki yorumları aynıyla Meral Akşener'in ağzından duymak bana bile İLGİNÇ geldi. Türkiye'nin tezlerine destek verir gibi başlayan konuşma , Rus basınının tezlerine desteğe döndüğünde inanın beni bile şaşırttı.

CHP'nin bu tip çıkışlarına alışkınız orada o işi Ünal Çeviköz yapıyor zaten. Bu meselede de İsveç ve Finlandiya EĞER terör örgütüne destek veriyorsa ikili olarak konuşmak lazım, bu işe Nato'yu karıştırmayalım diye yaptı çıkışını.

Türkiye'yi Doğu Akdeniz'de işgalci olarak gören, maalesef Karabağ'a silah ve savaşçı gönderdiğimizi haber aldım diyen şahıs bu konuda da sahne aldı. Herhangi bir konuda ülke tezlerine destek verdiği gün....neyse devam edelim.

CHP 'de alışkın olduğumuz bu çizgiye yaklaşan İYİ Parti yola çıktığı çizgiden bir hayli uzaklaşmış görünüyor. Milliyetçi-muhafazakar seçmenin oyuna talip olması beklenen İYİ Parti son çıkışlarla sol tarafın oyuna talip olmaya başladı.

Ayda dört kez görüştüğü ABD büyükelçisinin son ziyareti sonrası oradan çıkıp Pervin Buldan'a gitmesinin yorumunu ise size bırakıyorum.

Yükselen gerilimi yönetmekte becerikli olanın iktidar kanadı olduğu muhaliflerin bile kabul edeceği bir tezdir. Aynı tempoyu ayarlamaktaki gibi. Maç daha yeni başlıyor, bu kadar yüksek gerilim ve tempo son düzlükte sorun yaratır. Yükselen gerilim iktidar seçmeninin de maçı ciddiye almasını sağlayacaktır.

Eğer niyetiniz seçim kazanmaksa biraz sakin olun derim. İlave olarak inanmıyor bile olsanız arada ülkenin tezlerine destek verin. Hem sizin için de değişiklik olur, iyi gelir.