Hatırlatmakta yarar var. Yeni Gölcük ilçemizin sınırları Ulaşlı’dan Yazlık’a kadar İzmit Körfezimizin güney sahil şeridi boyunca geniş bir alanda bulunuyor.
Kocaeli’nin en uzun sahil şeridi, hizmet sunumlarına engel çıkarmayacak güzellikler ve bonkörlükle önümüzde duruyor.
Ancak ne kadarından faydalanabiliyoruz tartışılır!
Samanlı dağları eteklerinde bulunmamız, zengin tarım alanlarımızın ve doğal güzelliklerimizin olduğu gerçeğini de unutmamak gerekiyor.
Avrupa Kıtasını Trakya bölgemizde yer alan illerimiz ve İstanbul’u Ege kıyılarına bağlayan karayolu güzergahındayız ve oldukça uzun bir karayolu bağlantımız bulunmaktadır.
Sanayi ilçesi sıfatımızı, askeri tersanemiz, ford fabrikamız ve yan sanayi firmalarımız ile alabileceğimiz de bir gerçek.
Milli değerlerimizden ve gücümüzden olan Donanma Komutanlığı’nın adını verdiği “Donanma Kenti” sıfatımızı da saymalıyız.
İlçemizde konuşlu bulunan askeri birliklerin, buralarda görev alan askeri personel ve ailelerinin, emeklilerinin nüfusumuzdaki oranının büyüklüğü göz ardı edilebilecek gibi değil.
Ama maalesef sessiz hemşerilerimiz olan askeri kesimin varlığını, değerini ve değerlerini göremiyoruz çoğunlukla..!
Tabi o kesimlerde kendi değerlerini..!
Yeni Gölcük ilçemiz aynı zamanda bir emekli ilçesi değil mi sizce de?
Ulaşlı, Halıdere ve Değirmendere’nin bu sayfiye beldesi özellikleri, buralarda yaşayan nüfusumuzun sosyal ihtiyaçları, talepleri, beklentileri acaba yeterince yer bulabiliyor mu?
Kocaeli’ndeki her ilçemizin kendine özgü özellikleri ve güzellikleri var.
Örneğin, Gebze sanayinin yoğunluğunu, İzmit ticari yaşamın kargaşasını, Başiskele genişleyen yüzölçümü ve yetki alanlarıyla hem sanayi hem de yaşam kenti olma mücadelesini veriyor..
Eski Gölcük, Donanma caddesi ile Hastane yolu arasında sıkışıp kalmış bir hizmet anlayışı arasında bulunmuyor muydu?
Peki şimdi öylemi ya?
Beldelerin kapanıp, genişleyen bir coğrafi büyüklükle açıklamak, aynı anlayışlarla, bakış açılarıyla ve değerlerle “Yeni Gölcük” için hizmet edebilmek mümkün mü?
Yeni Gölcük’te artık insanlar farklılaştı, sayısal olarak zenginleşti, kültürleriyle, alışkanlıklarıyla, beklentileriyle, hobileriyle, dünya beklentileriyle çok daha geniş bir insanlar topluluğu haline büründü..
Eğer, yöneticiler de bu büyümeyi görerek, kabullenerek kendilerini revize edebiliyorlarsa sorun yok..!
Yeni Gölcük insanları, samimiyetle çok daha hızlı bir aidiyete bürünebilir.
Ancak bu genişlik aranan ve beklenen özveride olmazsa, bu toplumu, mutsuz, memnuniyetsiz, samimiyetsiz, ümitsiz yaşam içine hapsetmiş olursunuz…
Hayatta ölçülmesi zor alanlar vardır.
Mutluluk ve mutsuzluk gibi.
Ağırlığı, uzunluğu ölçülemez.
Vebal de öyle.
Kimin vebali kimde bilinmez…!
**
Beş yıl olmuş bu yazımı yazalı.
Ve toplumsal aidiyet, Gölcük ilçesi sınırlarında eskisinden daha da kötü şekilde yok oluyor.
Özellikle de beldelerin birleşerek yeni isimleriyle ilçe olan “Başiskele”, “Kartepe”, “Körfez” gibi, isim değişikliğine gitmeden varlığını sürdürmeye gayret eden bir “Gölcük”te…
(Bilindiği gibi Yarımca, Tütünçiftlik gibi isimler varken “Körfez” diye bir ilçe oluşturuldu. Aynı şekilde “Döngel”, “Karşıyaka” gibi isimler varken “Başiskele”, “Uzuntarla”, “Suadiye”, “Köseköy” varken de “Kartepe” diye ilçe oluşturuldu)
Halbuki diğer birleşen yeni ilçelerde isimleri gibi belediyelerinin kurumsal kimliklerinde, logolarında bile bir değişim yaşanmış, yaşatılmıştı.
Gölcük’te nedendir bilinmez(!) bu yapılmadı..!
Yapılmadığı gibi “Değirmendere” gibi bir “marka” beldesini adeta yok sayma çabalarına girildi..!
Ne hizmetlerde, ne de temsilde adalet sağlanabildi!
“Varmış gibi”, “yapılıyormuş gibi” görünmek dışında ne yapıldı derseniz, eskileri özleyenlere, aidiyet yoksunluğunu dert edinenlere sorun derim!
Yetmedi, “Donanma” gibi ulusal bir güç merkezini yok saydılar!
15 Temmuz oldu, tel örgüler içindeki komşularına, vatandaşlarına, müşterilerine hakaret ettiler, aşağıladılar…!
Bu yanlış eylemlerin, ne sorumlularından hesap soruldu! Ne de pişmanlık gösterdiler!
Bu sorumsuz sözlerin, hadsiz eylemlerin bugünlere geleceğini hesap etmesi gereken bürokratik ve siyasi sorumluların basiretsizliği, bugün ilçenin(!) merkez ekonomisini, esnafını zor durumlara soktu…
Ülkemizin ekonomik durumları her ne kadar malum olduğu üzere zor günler geçiriyorsa da, sadece Donanma’da görev yapan vatandaşların, emeklilerinin her ay ilçeye getirdikleri ekonomik getirilerine rağmen, bu getirilerin harcanmasından tercih edilmemesinin yegane sorumlusu da bu basiretsiz bürokratik ve siyasi sorumlulardır…
Şimdi eski siyasilerin anlayışından uzakta olduğu düşünülen bir siyasi isim var sorumluluk makamında.
Gölcük Belediye Başkanı, Sayın Avukat Ali Yıldırım Sezer.
Göreve başladığından itibaren yapmaya gayret ettiği bazı hizmetlerle, adaletli hizmet anlayışını, ekip arkadaşlarındaki vizyoner isimlerle değişimleri, seçim vaatleri dışında daha büyük toplumsal aidiyet adımlarını da atabilirse eğer..
Kısa vadede olmasa bile, önümüzdeki yıllarda ilçe sınırlarında yaşayan vatandaşlarının güvenini kazanarak, içinde barındırdığı değerleri de değerlendirebilirse eğer..
Yıllardır imkanlarım dahilinde zaman zaman gündeme getirdiğim, Denizcilik Fakültesi’nin Gölcük’te olmasını, kısa zamanda da yerine getirilmesine öncülük edebilirse eğer..
Ve hatta Kavaklı, Denizevler bölgesine Fakülte binalarını aldırabilirse..
Sahiline de eğitim limanı yaptırabilirse..
Askeri Müzeyi’de Kavaklı’daki TCG Yarhisar Müze gemisi ile bir arada olacak şekilde projelendirerek hayata geçirebilirse..
Donanma Komutanı ile de daha sık bir araya gelerek, belediye-donanma işbirliği ile kültürel, sosyal ve ekonomik faaliyetler yapabilirse..
Ama en önemlisi de, diğer birleşen ilçelerde olduğu gibi ilçenin ismini değiştirebilirse..!
Benim önerim “Donanma” ilçesi olması ve Gölcük’ün ilçe merkezi olarak yer alması yönünde.
Bu süreçte ilçede yaşayanların fikirleri alınarak bir isim yarışması bile düzenlenebilir.
Ama kanaatim odur ki, Gölcük ilçesinin adı değişmeli, “Donanma İlçesi” olmalı…