Uzun yıllar başkentlik yaptığı Roma İmparatorluğu’nun ilk metropol şehirlerinden biri olan Nikomedia ( İzmit), düzenlenen konferansta konuşuldu. Konferansta önemli açıklamalarda bulunan Oxford Üniversitesinden Prof. Dr. Tuna Şare Ağtürk, "Yapılan güzel yüzey araştırmaları var. Bu yüzey araştırmaları da Nikomedia’daki arkeolojik potansiyele dikkat çeken araştırmalar ancak ne yazık ki şimdiye kadar Nikomedia’da dair hiçbir sistematik kazı yapılamamış. Nikomedia, endüstri kentinin kurulduğu İzmit’in tam altında yatıyor. Bu sebeple sistematik kazı yapmak imkansız hale gelmiş" dedi.
Fatma Kaplan Hürriyet’in konuşmasının ardından kürsüye çıkan Prof. Dr. Tuna Şare Ağtürk, İzmit’in antik tarihi hakkında önemli bilgiler verdi. İzmit’in çağlar boyu önemli bir kent olduğunu ifade eden Ağtürk, "İnanılmaz stratejik bir konumu var. Özellikle Limanı çok önemli. Çağlar boyu önemli bir kent merkezi olarak önemini koruyor. Antik kaynaklara baktığımızda ilk bahsi geçen yerleşim ’Astakoz’. Başiskele’de, Körfez’in güney kısmında. M.Ö. 712 yılında Yunanistan’dan gelen Megaralar koloni kurmuşlar. İlk kayıt burada başlıyor. Sonrasında Helenistik dönem kralı Nikomedes, Nikomedia’yı kuruyor. Nikomedia, Helenistik krallığının başkenti oluyor. Sonrasında Roma İmparatorluğu büyüdükçe helenistik krallığını tek tek aşmaya başlıyor. Bitinya bölgesi de Roma İmparatolupunun parçası haline geliyor. Bu kez de Bitinya eyaletinin başkenti oluyor Nikomedia. Asıl önemi sonrasında başlıyor, Roma İmparatorluğunun parçası olduğu dönemde" diye konuştu. Prof. Dr. Tuna Şare Ağtürk, sözlerine şöyle devam etti: "Yapılan güzel yüzey araştırmaları var. Bu yüzey araştırmaları da Nikomedia’daki arkeolojik potansiyele dikkat çeken araştırmalar ancak ne yazık ki şimdiye kadar Nikomedia’da dair hiçbir sistematik kazı yapılamamış. Neden? Nikomedia, endüstri kentinin kurulduğu İzmit’in tam altında yatıyor. Bu sebeple sistematik kazı yapmak imkansız hale gelmiş. Bulunan eserlerin çoğu da modern imar faaliyetleri sırasında Müze Müdürlüğünün müdahale etmesiyle yapılan kurtarma kazılarıyla çıkarılmış" 2015 yılından itibaren Kocaeli Müze Müdürlüğü ile Çukurbağ için çalışmaya başladıklarını ifade eden Prof. Dr. Ağtürk, "TÜBİTAK projesi bağlamında güzel bir kaynak edindik. TÜBİTAK projesindeki amacımız da; Çukurbağ’dan çıkan eserlerin ilk defa arkeometrik incelemesini yapabilmekti. Eserleri tek tek tasnifledik, 3 boyutlu taramalarını yaptık, kimyasal analizlerini yaparak, incelemeler gerçekleştirdik. 2016 yılında tekrar bir kurtarma kazıları yapıldı Çukurbağ’da. Anıtsal merdivenlere ulaşıldı. Anıtsal merdivenlere yuvarlanmış heykellere ulaşıldı. Alanın ilk defa arkeolojik planı çıkarıldı, bu çok önemliydi. Ne gördük? Bütün heykellerin, rölyef panellerinin, heykellerin düştüğü alanın, anıtsal merdivenlerle girilen devasa iki katlı imparatorluk avlusuna ait olduğunu gördük. Bu çalışma, milattan sonra 3. yüzyılın sonunda tam da Nikomedia imparatorluk başkenti olarak altın çağını yaşarken inşa edilmiş devasa bir imparatorluk kompleksinin sadece girişinde, avlusunda olduğumuzu gösterdi bize. Bu kompleks 4. yüzyıldaki depremle yıkılmış. Üzerine günümüze kadar yeniden büyük bir imar faaliyeti yapılmamış" ifadelerini kullandı. Rölyeflerin üzerindeki renklerin pigmentlerinde detaylı çalışmalar yaptıklarını dile getiren Ağtürk, "Analizleri yapıldı. Sonrasında yine bir sürü veriye ulaştık. Bazı renkleri gözle görebiliyoruz ama gözle görmediğimiz renkleri keşfettik. Kızılötesi ışınlar altında incelediğimizde aslında rölyeflerde tasvir edilen metal objelerin metal renkleri taklit etmek için Mısır mavisine boyandığını gördük. Bunların kimyasal analizlerini yaptık. Yine gözümüzde kırmızı görünen imparator pelerinleri var. Bu dönemde imparatorların, imparatorluk moru giydiğini biliyoruz. İlk baktığımızda gözümüze kırmızı görünüyor ama kızılötesi ışınlarla baktığımızda Mısır mavisinin izleri parlamaya başladı. Kırmızı ile maviyi karıştırsanız ne olur, mor olur" şeklinde konuştu. Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nevnihal Erdoğan İzmit’in mimari tarihine dair açıklamalarda bulunarak, "Sanayi kenti ve 1999 depremin ardından İzmit’in tarihi kent kimliğin geri plana itilmiş. Sanayinin gelişmesi, yoğun iç göç ve plansız kentleşme sonucunda pek çok kentte olduğu gibi İzmit’te eski yerleşim alanları giderek önemini kaybetmeye ve yok olmaya başlamıştır. Son yıllarda İzmit iç göçün destinasyon haline gelmiştir. İzmit’in nüfusunun hızla artmasına rağmen şehir planlaması zamana ayak uyduramamış. Sonuçta İzmit’in kuzey ve güney kıyıları hızlı ve kaotik büyümeyle kıyıları endüstri yapıları, iç kısımları ise konut alanlarıyla dolmuştur. Bu süreç çevre ve muhtelif merkezlerde kentin büyütmesini getirirken, tarihi mahallelerin de hızla yok olması süreciyle karşı karşıya kalmamıza neden olmuştur" diye konuştu. Kocaeli Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Şirin ise "Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İzmit Tarihi" konulu söyleşi gerçekleştirdi. Şirin, "Osmanlı Beyliğinin anadolu kuzey batısında yayılmasının ardından Türk akınları İzmit’e kadar ulaştı. İzmit yakınlarında yaşanan Pelekanon Savaşı bu dönemde önemli bir yer tuttu. Bu anlamda şehrin kaderini belirledi. 1337 yılında burası Osmanlı Devletinin eline geçti. Bu fetih şehrin mimarisine yansıdı. Nikomedia şehri Osmanlı Devleti hakimiyetine geçtikten sonra değişik isimlerle bölge adlandırıldı. Kocaeli sancak olarak bölgenin ismi oldu. İzmit ise sancak merkezi oldu. 1924 yılında ise İzmit ili Kocaeli adını aldı. İzmit merkez ilçe oldu" diyerek bölgenin isimsel tarihi hakkında önemli bilgiler verdi. Konferansın ardından İzmit Belediyesi Sahne İzmit Halk Dansları Topluluğunun gösterisi izlendi. Gösteri izleyicilerden büyük alkış aldı. Program sonunda ise Fatma Kaplan Hürriyet, katılımcılara plaket takdim etti."NİKOMEDİA, ENDÜSTRİ KENTİNİN KURULDUĞU İZMİT’İN TAM ALTINDA YATIYOR"
"DEVASA İKİ KATLI İMPARATORLUK AVLUSU OLDUĞUNU GÖRDÜK"
HAYRAN BIRAKAN ÇALIŞMA
"İZMİT’TE ESKİ YERLEŞİM ALANLARI GİDEREK ÖNEMİNİ KAYBETMEYE VE YOK OLMAYA BAŞLAMIŞTIR"
"BU FETİH ŞEHRİN MİMARİSİNE YANSIDI"