Bunu bir mahalle muhtarı söylese garipsemeyiz. Çünkü gerçekten Cumhurbaşkanına bağlı, bir nevi devletin temsilcisi diyebiliriz.
Ama bunu Hali tavrında hissettiğiniz kişi; yaptığı ruhsatsız inşaatlar, dolgular ve alan işgalleri nedeniyle belediye başkanına tehdit amaçlı kullanıyorsa, orada bir çürümüşlük vardır.
Daha da ileri gidip “Bana istediğiniz kadar ceza yazın, ben cezaları iptal ettirmesini bilirim” diyerek kendini yargının bile üzerine koyması, bu ülkede adalet ve hukuk devleti anlayışının hangi noktaya geldiğini gösteriyor.
Efendim…
Dün Derince Belediye Başkanı Sertif Gökçe ile bir vesileyle görüşme fırsatım oldu.
Başkan çok güzel projelerden bahsetti. Özellikle bölgenin köylerinde tarımla uğraşan, hayvancılık yapan insanların neredeyse bitme noktasına gelen süt pazarını kurtarmış durumda.
Köy ahalisi, süt veren ineklerini satma noktasına gelmişti. Çünkü Çayırova ve bir başka firma maliyet nedeniyle süt alımını bırakmıştı. Tam da bu sırada Sertif Bey’in projesi devreye girmiş; köylü ineklerini satmaktan kurtulmuş, sütünü Derince Belediyesine vererek nefes almış.
Bugün hem piyasaya süt satıyorlar hem de belediye üzerinden kaşar peyniri satışı yapılıyor. Hatta doğal ayran üretimine bile başlanmış.
Başkan hem ayran hem kaşar ikram etti. Tadına baktık, denedik. Piyasada “kaşar peynir” diye satılan birçok ürünün aslında kaşar bile olmadığını, adeta kimyasal bir karışımdan ibaret olduğunu Derince Belediyesi’nin ürettiği gerçek kaşarı yiyince anlıyorsunuz.
Çenesuyu’nun kapasitesi yüzde 20 oranında artırılmış. Çok önemli kurumlara su veriliyormuş. Sertif Bey, TBMM’ye, Genelkurmay’a, barolara, Ankara’daki kurumlara gittiklerinde önlerinde Çenesuyu bardağını gördüğünde çok mutlu olduğunu ifade ediyor.
Bunlar güzel çalışmalar…
Ama bölgenin sıkıntıları da bitmiyor. Yazının başında ifade etmeye çalıştığım meseleler hâlâ ortada duruyor.
Safiport liman genişletmesi ve buna bağlı olarak tır otoparkının olmaması nedeniyle özellikle akşam saatlerinde oluşan trafik yüzünden hayat durma noktasına geliyor. Kazalar, tartışmalar, kavgalar kaçınılmaz hale geliyor.
Öte yandan 6 tane ruhsatsız inşaat sürüyor ve Derince Belediyesi denetim için limana girmek istediğinde içeri alınmıyor.
Vali Bey izin verirse, o da “canı isterse” içeri girmelerine müsaade ediliyor.
Daha önce mutlaka okumuşsunuzdur:
Derince Belediyesi, ruhsatsız olduğu gerekçesiyle 150 milyon TL ceza kesiyor.
Peki yargı ne diyor?
“Böyle de çalışabilir, cezai işleme gerek yok.”
Bunun üzerine akıllara ister istemez tam olmasa da tavır ve söylemlerinden anlaşıldığı üzere Hakan safi’nin takındığı tavır geliyor akla:
“Hakan Safi burada devlet benim tavrı , ben direkt Cumhurbaşkanına bağlıyım tavrı. Bu cezaları iptal ettiririm duruşu.”
Ve nitekim cezalar iptal ediliyor.
Şimdi ise Safiport’un Kocaelispor’a sponsorluk adı altında verdiği paranın aslında kulüp için değil, kendi usulsüzlüklerinin üstünü kapatmak için yapılan bir organizasyon olduğu ortaya çıkıyor.
Bir de limanın oluşturduğu trafik yüzünden Büyükşehir Belediyesi burada bir kavşak projesi yapacak.
Kimin parasıyla?
Bizim paralarımızla!
Safiport daha rahat taşımacılık yapabilsin diye kavşak yapılacak.
Aslında yazılacak ve değerlendirilecek çok şey var ama kimi kime şikâyet edeceksiniz?
Şirketlerin menfaatleri yargının üzerine çıkmış durumda.
Hukuksuz kararlar, kişiye ve şirkete göre yorumlanıyor.
Adalet de, hukuk da adeta sadece bir kişinin iki dudağı arasında…
“O ne derse, o oluyor.”
Allah sonumuzu hayır eylesin.
Ama toplum olarak ayağa kalkmadıkça, bu sömürü düzenine boyun eğmeye devam ettikçe, uçurumdan aşağı yuvarlanmak an meselesi olabilir.