2019 yılının son aylarında Çin’de başlayarak dünyaya yayılan Kovid-19, Sağlık Bakanlığımız tarafından yapılan açıklamada ülkemizde ilk vakası 10 Mart 2020'de görüldüğü söylenmiştir.
Kovid-19’a bağlı olarak ilk vefat haberini ise, 15 Mart 2020 tarihinde almıştık.
19 Nisan 2020 tarihi itibariyle 634 bin 277 kişiye test yapılırken, 86 bin 306 kişinin testleri pozitif çıkmış, 2017 vatandaşımız da korona virüs teşhisiyle hayatlarını kaybetmiştir.
Dünya devi dediğimiz ülkelerin Korona virüsü karşısındaki çaresizliklerini televizyonlardan takip ediyoruz.
Yeni bir dünya düzenine geçiş sebebi olarak görülen pandemi karşısında ülkemizde aksayan bölümler görülse de bardağın dolu tarafından bakılarak Sağlık çalışanlarımızın özverilerini görmezden gelmek büyük haksızlık olur.
Bu dönemde siyaseti bir kenara bırakmalıyız.
İstanbul'daki Başakşehir Şehir Hastanesi'nin ilk etabı açıldı.
Hastanenin açılışı sırasında, Kovid-19 hastalığı tedavisinde ülkelerin en büyük sıkıntılarından biri olan solunum cihazlarının yerli üretiminin ilk teslimatı da gerçekleşti. Başakşehir Şehir Hastanesi’ne 100 adet yerli solunum cihazı teslim edildi.
Aselsan, Arçelik, Baykar ve Biosis firması ortaklığında 1 Nisan’da ilk prototipi yapılan solunum cihazlarının, ayda 5 bin adet üretilmesi hedefleniyor.
Televizyonda canlı yayında izlerken bizden biri olan Gebze Teknik Üniversitesi eski Rektörü, şuanda Aselsan Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün’ün da böylesi milli bir çalışmanın içersinde olmasından dolayı gurur duydum.
Dost insan Haluk hoca’nın Aselsan’ın başına geçirilmesinin ardından, çok büyük projelere imza atması da onun ne kadar doğru bir tercih olduğunu göstermektedir.
Başta ülkemiz olmak üzere birçok ülke için hayati öneme sahip olan solunum cihazlarının yerli üretiminde emeği geçen tüm çalışanları kutluyorum.
Kuyruklar biter mi?
Ülkemizde güzel gelişmelerin yanı sıra sıkıntılı olan noktalarda var.
Dün sabah Sağlık Ocağına giderken çarşı içinden geçtim.
Hani televizyon kanallarında sık sık duyduğumuz sosyal mesafenin korunması konusunda olumsuz görüntüleri görmek bizi üzüyor.
Banka önlerinde kuyruk.
PTT önünde kuyruk.
Eczane önünde kuyruk.
Fırın önünde kuyruk.
Kolonyacılar önünde kuyruk.
Yani bu görüntüler sonrasında inanın emeklerin boşa gitmesinden korkuyorum.
Hala bu durumu ciddiye almayanlar var.
Kuyrukların içinde birde sigara içenleri görünce fıttırıyorum.
Ya arkadaş kendinizi zehirliyorsunuz, bizleri niye zehirlemek için çaba sarf ediyorsunuz.
Bizler haftalardır evden çıkmıyoruz.
Ne için.
Biran önce bu beladan kurtulmak için.
Dün iki saat sağlık ocağı ve diğer ihtiyaçlarım için dışarıda kaldım.
Eve geldiğimde taktığım maskenin yüzümü ne hale geldiğini görünce aklıma sağlık çalışanları geldi.
Allah onlara yardım etsin.
Tabi Allah market çalışanlarımıza, emniyet güçlerimize, meslektaşlarıma, eczacılarımıza, sokakları gece gündüz temiz tutmak için gerek çöp kamyonu arkasında gerekse süpürerek sahada olan kardeşlerimize de yardım etsin.
Yeri gelmişken televizyonlarda 5’erli paketlenen ve ücretsiz olarak vatandaşa eczacılarımız vasıtasıyla gönderilen maskelerle ilgili birkaç kelam edeyim.
15 Nisan Çarşamba günü gelen mesaja karşılık ancak bugün maskemi alabildim.
Çünkü eczanelerde maske ya gelmemiş ya da hemen tükenmişti.
Dün aldığımda ise maskeler poşetlenerek gönderilmediği için, zavallı eczacılarımız kendilerinin kullandığı poşete koyarak teslim ettiler. Bilinmesini isterim ki bu durum, eczanelere ekstra bir maliyetin yüklenmesine neden olmaktadır.
Nerede kuyruk yok derseniz de, yaklaşık 1 ayı geçkin süredir mecburiyetten işyeri kapalı olan berberlerimiz, kafetaryalarımız, güzellik salonlarımız ve lokantalarımızın önlerinde kuyruklar yok.
Hiç düşünüyor muyuz bu insanlar ne yapıyor.
Biz erkekler saçlarımızı 3 numaraya vuruyoruz.
Ya kadınlarımız ne yapsın.
Nasıl geçinsin.
Eğer biz konuşmazsak, korona virüsten mağdur olan kesimlerin mağduriyetinin giderilmesini daha çok bekleriz.