Kocaeli’nde yıllardır Ak Parti siyasetinin aktörlerini izledik.
Her aktörün öyküsü şöyleydi;
Önce iyilik meleği, dava adamı, reisçi, kul hakkından korkan, adil, herkesi kucaklayan, iş çözen olarak yola çıktılar. Makamlar geldikçe vatandaş çemberini daraltıp, kendi ekip çemberini kurdular. Her yere kendilerinden biri atadılar. CV’sinin çok dolu olması, koyu Ak Partili olması, koyu reisçi olmasının anlamı yoktu bunlar için aktörün adamı olmalıydınız.
Buna patronluk denmesine kızıyormuş gibi görünseler de bu siyasi patronluktu. Masa altından Kocaeli’nin patronu biziz diyorlardı, haklıydılar. Kendilerine karşı çıkan, yanlış yapıyorsunuz diyenleri evlerine gönderdiler, yok etmek için her şeyi yaptılar. Nitekim çocukları, kardeşleri üzerinden iş gördüler, güçlendikçe güçlendiler.
Yazımı okuyan çoğu partililerin ne kadar doğru yazmış dediğini duyar gibiyim…
Hatta Ak Parti Kocaeli’nin gerçek cefakar, vefakâr isimleri bu düzen hiç değişmeyecek mi diyordu; “Reis olmasa” diyenleri o kadar çok duydum ki yıllarca…
Teşkilattan gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, illerde zulüm yapma noktasına kadar ulaşan bu yapıları bana göre çok geç gördü. İlk gördüğünün sinyali il başkanları oldu. Çünkü bu yapılar il başkanını kendilerinden atayıp, gerisini biz yürütürüz stratejisini yıllarca güttüler.
Hakkını vermem lazım, Cumhurbaşkanı Erdoğan yapıları gördü ve gerekeni yaptı ancak yüzeysel bir dokunuş olduğunu 1 yıl sonra şehirde görüyoruz. Ne değişti sorusunun cevabı Ak Parti içerisinde “hiç” oluyor.
İsimler geri plana atıldı ancak gerçekten öyle yetkileri kırıldı mı bence asla öyle değil? Sahneye çıkamayanların yerleştirdiği isimler yerel yönetimlere hakim, teşkilatlara hakim. Bu yapıları dağıtacak diye umut edilenler 1 yıldır suya sabuna dokunmayan anlayışı yürütüyorlar.
Her aktör bu zor günler için kendi ekibini kurdu.
Ve o çemberin dışında kalan tüm partililer birikimine rağmen kenara itildi.
Ya Fikrici oldular, ya Karaosmanoğlucu.
İlk defa Nevzat Doğan’ın büyükşehir istediğini söylemesi ile ne olduysa olmaz denilen isimler güç yumağı oluşturdu. Bunu yaşadık gördük.
Her aktörün farklı stratejileri vardı.
Hepsinin ortak özelliği ise şu oldu;
İl Başkanını belirleyip şehri yönetmekti.
İl Başkanı belirlemek demek siyasi olarak sorgulanmamak denetlenmemektir. Bunu belki vatandaşımız tam anlayamayabilir ama Ak Parti teşkilatlarının çok iyi anladığına eminim.
İşte tam bu noktada benim için özel yeri olan Ak Parti eski Milletvekili Metin Külünk teşkilatlara yönelik çok önemli uyarılar yaptı;
2023’TE TEKRAR VEKİL OLAYIM, 2024’TE TEKRAR BAŞKAN OLAYIM
“Genel Merkezde kongreleri yöneten arkadaşlarımın Sayın Cumhurbaşkanımızın önüne doğru bilgiler getirmesi gerekiyor. Öyle 2023 seçimlerinde ben tekrar milletvekilliğimi garanti edeyim, 2024 yerel seçimlerinde ben tekrar belediye başkanlığını garanti edeyim ilçenin başında, il başında bana hayır demeyecek isimler olsun. Ondan sonrası hallolur merkez sağ jargonunun adresi değildir Ak Parti”
Nokta…