"Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir." (Haşr 9)
Hırs ve nefsin cimriliği...
İşte her "hayra" engel olan illet!
Hastalık!
Çünkü "hayır" cömertçe ve bol bol vermekle gerçekleşir.
"Hayır" malı parayı sarfetmek, sevgi ve şefkatle, gayret göstermekle amacına ulaşır.
"Almak" isteyip "vermek" istemeyen bir cimriden nasıl "hayır" beklenebilir ki?
Son moda lüks koltuklarında, yemeğini paylaştığın din kardeşin oturmuyorsa,
Son model aracın, din kardeşinin ihtiyacını görmüyor, kapının önünde yatıyorsa,
Zenginliğin, yetime ve yoksula ulaşmıyorsa...
Sen yeni, cicili bicili, jilet misali giyinirken, çeşit çeşit ayakkabın, çantan, elbisen varken, habersiz olduğun o yoksul soğuktan ve açlıktan can veriyorsa...
İnan bana sahip olduklarının tek zerre önemi yok Allah katında!
Sahip olduğun her şeyin üzerinde kulun da hakkı olduğunu unutmamalı ve "hayır" peşinde koşup "sevap" yarışına girmeliyiz.
İşte Rabb'imiz "Nefsinin cimriliğinden korunanlar" olarak bizleri kurtuluşa çağırırken, infak (sadaka-hediye) düsturuna sevk ediyor. Rabb'imiz şöyle buyuruyor; "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe erişemezsiniz. Ve her neyi infak ederseniz şüphesiz Allah onu bilir." (Ali İmran 92)
İnfak yani sadaka, hediye demektir.
Rasûlallah s.a.v, "din kardeşliği" tesisindeki önem verdiği iki adımdan biri budur. Hediyeleşmenin dinimizdeki derin anlamını kavramamız gerek.
Hediyeleşmek, İslam'ın adabıdır. Dayanışma ve yardımlaşma düsturunu yaşamaktır.
Rabb'i Zülcelâl'in eğitim metotlarından biri de işte bu; İNFAK!
İnfak, nefsi bir terbiyedir.
Ve Allah yolunda yapılan infak, cihaddır.
Bizim savaşımız; her şeyden önce nefislerin derinliğinde yatan hırsa, cimriliğe, zaaf ve eksiklere karşı girişilen savaştır.
İblise karşı açılan bir savaş!