İnsan nasıl hastalanır?

Itır Zuhal Kocamanoğlu'nun Köşe Yazısı

Abone Ol

Hepimizin hastalanma nedenleri farklı olsa da ortak olan bir şeyler var. İnsan ruhsal ve fiziksel bir varlık. Doğal olarak ruhsal ve fiziksel etmenlerle de hastalanması olası. Hastalıkları, ruhsal ve, fiziksel rahatsızlıklar diye ayırdığımızda, tedavi olanaksız hale gelecektir.

İnsanı tedavi ederken, bir bütün olarak ele almak gerek. İnsan en çoğu da mana olan bir bütün. Bu bütünlük, her daim birlikte hareket ediyor, birlikte hastalanıp, birlikte iyileşiyor. Ne oluyor, nasıl oluyor da her şey yolunda giderken, günün birinde hastalanıveriyoruz?

Anne rahmine düştüğümüz anda adımıza tanımlanan boş bir kumbara var diye düşünelim. Oraya birikim yapacağız. Ağır metaller, mikroorganizmalar ve ruhsal stresler bu kumbarayı dolduracak, sevmek, arınmalar, kabullenmeler, farkındalıklar hatta kahkahalar da boşaltacak. İşte bu kumbara günün birinde dolarsa, gelen ilk birikimle taşacak ve adı x olan bir hastalığa yakalanacağız.

Sonra mı?

X hastalığını tedavi ederken, verilen kimyasallar ile kumbara taşmaya devam edecek. Artık Y hastalığımız da var diyeceğiz.

İşte sizlerle bu köşe de geleceğin tıbbı olan ve kişiye özel tedavi gerektiren ve holistik tıp olarak da adlandırılan bütüncül tıp olanaklarını paylaşacağım. Birlikte kumbaraları boşaltacağız. Nasıl boşaltacağımız artık açık, formül ortada. Kumbaramızı, dolduranları almayacağız. Alsak bile atmaya çabalayacağız. Kumbaramızı, boşaltanları da arttıracağız.

Formülümüz, ruhsal stres+ ağır metal+ mikroorganizmalar sevgi+ kabulleniş+ arınma+ farkındalık.

Bu kadar basit değildir, dediğinizi duyar gibiyim. İnanmak, zorunda değilsiniz, sadece deneyin. Kaybınız olmayacaksa denemeye değmez mi? Hastalarım da bazen, hocam geçmez ki diyorlar… Denemekten ne kaybedersin, dileyebiliyorsan dene diyorum.

“Dileyebiliyorsan” dene!

Belki de en önemlisi dilemek, dileyebilmek… Kaçımız, iyileşmek istiyoruz? Araştırılmış ve %10 hastanın iyileşmek istediği ortaya çıkmış. Bu araştırmayı, geçen yıl gittiğim bir kongre de duyunca, hayal kırıklığına uğradım. En az % 50 olur, sanıyordum. Yanılmışım.

 Şimdi, bir karar verelim. O yüzde on içinde bizde var mıyız?

Kendi adıma, ben varım, iyilik halimin devamını diliyorum.

Ya siz?

Siz var mısınız?

15 gün sonra buluşalım.

Sevgi ve huzurla kalın.