İşte Bizim Kadınımız

Anadolu kadınını yazmaktı niyetim. Akşam bilgisayarımın başına geçtim. Onlar hakkında çok şey bilmeme rağmen bir türlü yazamadım. Beynim uyuştu, ellerim titredi yazamadım işte. Yazabilmek için onları göreyim dedim internetten. Anadolu Kadınını aradım arama motorlarında....

Abone Ol

Anadolu kadınını yazmaktı niyetim.

Akşam bilgisayarımın başına geçtim.

Onlar hakkında çok şey bilmeme rağmen bir türlü yazamadım.

Beynim uyuştu, ellerim titredi yazamadım işte.

Yazabilmek için onları göreyim dedim internetten.

Anadolu Kadınını aradım arama motorlarında.

Çok resim vardı;

Gah sırtında, gah kağnısındayükü ile.

Nasırlı ayakları gördüm toprakla bütünleşmiş.

Çatlamış dudakları gördüm çorak toprak gibi.

Kınalı elleri gördüm yanaklarının alı  gibi.

Ama benim aradığım bu değildi.

Sonradan fark ettim ben yanlış yerde arıyormuşum Anadolu kadınını.

Duymak lazımmış Anadolu kadınını; yüreğinle.

Duymak lazımmş  Anadolu Kadınının sesini.

Sıcaklığını, samimiyetini hissetmek lazımmış.

Gözleri yaşartmak lazımmış o sevecen anadolu analarının gözlerine bakarak.

Hayatımın en güzel sesini bir Anadolu kadınından duydum. Bir anadan,  Anadolu Anasından.

Yıl 1983. İzmir’de Üniversitede okuyordum.

Muğla Ula’nın çam ormanları içinde bir köyünebirarkadaşımızın düğününe gitmiştik.

Gündüz geziyorduk birkaç arkadaş.

Yolun üst kısmında bir bahçeden yaşlı bir kadın sesi, Ege şivesiyle;

“Hoş geldingiz gââliii” dedi. Aman Allahım ne içten, ne samimi sesti o.

Tarifi mümkün değil. Duymak lazım o sesi.

Hissetmek  lazımmış Anadolu Kadınını; gönlünde.

Anadolu’yu gezmeyi severim. Sevmem Anadolu’yu insanını  sevmemdenmiş, anladım. Gittiğim her yerde “o ses”i aradım. Ama hep o sesi aradım Anadolu’da. Duydum defalarca duydum.

Yıllar önce yolum Sinop Ayancık’a düştü.

Gidiş sebebim İzmit ve Kandıra köylerinde eskiden yetiştirilen keten bitkisini araştırmaktı. Neyse keten uzun hikaye. Ketenin türküsünü de yazacağım inşallah.

Bir gün akşama doğru varmıştım Ayancık’a. Gece Sakarya Üniversitesi Rektörlüğü  Türk Dili Bölümü’ndenEngin Ömeroğluarkadaşımın kayın biraderinin konuğu olarak sahilde üst tarafı ormana alt tarafı denize bakan güzel bir otelin  kral dairesinde misafir edilmiştim. O güzel Ayancık gecesinin sabahında  keten dokumaları ile ilgili bilgi almak için Belediye başkanı ve Kaymakam Beyle görüştüm. Kaymakam Bey beni bir köyde halen keten bezi dokumakta olan teyzeye yönlendirdi.

Çıktım yola. Dereler indim tepeler çıktım vardım köye. Buldum teyzenin evini.

Meramımı anlatmadan içeri buyur edildim. Keten dokumaları hakkında araştırma yaptığımı ifade ettim.

Teyze sandığını açtı; çeyizinden keten ile ilgili olan olmayan nesi varsa gösterdi, fotoğrafladım.

Ancak evde  teyze ve gelini vardı. Onbeş yirmi dakika göreceğimi görür dönerim diye düşünüyordum. Bu arada teyzenin kız kardeşi de gelmişti. O da sohbetimize katılmıştı.

Gelin hanımın mutfakta yemek hazırlığı dikkatimi çekti.

Aç mısın? Tok musun? diye sormadan sofra kuruldu.“Tokum” desem yalan söylediğim apaçık.

Buyur edildim ve sofraya oturdum. Yemek sırasında o Anadolu kadınının dilinden şu cümleler döküldü:

Evime nice valiler, müdürler geldi hiç kimseyi böyle soframa oturtup yemek yedirmeden  göndermedim.”

İçimden iyi ki “Ben fazla kalmayacağım işimi görüp gideceğim yemeğe zahmet etmeyin dememişim” dedim.

Şayet öyle demiş olsaydım bile kesinlikle yemek yedirmeden bırakmazlardı. Naz etmem onları üzecekti. Hele hele yemeklerini yemeden çıkmış olsaymışım arkamdan; “Adam yemeğimize tenezzül etmedi” denmeyecekti belki ama öyle düşüneceklerdi. Öte taraftan istediğim bilgileri, fotoğrafları alamayacak, video çekimi yapamayacaktım.

Anlatacaklarım bu kadar değil.

Dönerken kadıncağız bir çanta hazırladı. İçine ekmek peynir ve kiraz koydu.

Evladım bunları götür çocuklarınla ye” dedi. Çocuklarım Çankırı’da Ağabeyimin misafiri idi.

Gece yarısı Çankırı’ya geldiğimde çocuklar elimdeki çantayı ve içindekileri gördüler. Olayı anlattım. Çocuklarım;

Baba, bütün bunları o hiç tanımadığın kadın mı verdi?dediler.

“Evet çocuklar, İşte Bizim Anadolu Kadınımız”  cevabını verdim.

Anadolu Kadınım ve bütün dünyanın emekçi kadınları;

Gününüz Kutlu, Geleceğiniz Umutlu, Yuvalarınız Mutlu Olsun.

Bursa Mezitli mevkiinde Ankara’ya kutlamalara giderken otobüsleri devrilip ölen kadın emekçi kardeşlerime Allah’tan rahmet ailelerine baş sağlığı diliyorum. Yaralılara da acil şifalar.