İzmir’e Mektup

Sevil Beyaz'ın Köşe Yazısı;

Abone Ol

Acı çok keskin bir Duygu.

Tarifi yaşayana göre değişir.

Kimisi;

Ciğer yarası sızısı, kimisi ise kocaman ruhsal çöküntü olarak tanımlıyor.

Ortak olan ise bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı gerçeği...

İnsanı çaresizliğe, yalnızlığa, yorgunluğa, umutsuzluğa sürükleyen bir duygu.

Öyle ki hissettiğinde algılaman, görmen, tatman bütün duyuları arka plana atıyor.

Ne yediğinden ne konuştuğundan ne de konuşulandan,

Hiçbir şey anlayamıyorsun.

Onu hafifleten ne olur ki?

İnsanı kendinden de

Dünyadan da uzaklaştıran duygu.

Diri diri yakıyor ruhu bedeni...

Nitekim düştüğü bu halin içinden yine bu halle kurtuluyor insan.

Her şey bu kadar geçici, bu kadar üç  kuruşlukken gönül gözünü

Fani olandan Baki ye çeviriyor.

İşte benim acımı hafifletse hafifletse

Baki olan hafifletir diyor.

Hele ateş düştüğü yeri yakar denilen bu dünyada...

Ateşi söndürecek olana dönüyor.

İste İzmir depremi...

Tarifsiz acı.

Beni yukarıda saydığım duygulara sevk etti.

Elimden gelense oradaki insanların içinde bulundukları duyguları sağlıklı bir şekilde atlatabilmeleri duası...

Belki eskisi gibi olmayacak ama onların acılarını yüreğinin derinliklerinde  hisseden bir sürü kardeşleri var.

Ateş hepimizi yakıyor.

Yanmasını bilene hissedebilene ...

 Asla kalbi olarak yalnız değilsiniz

İyi olabilmeniz temennisi ve duası ile...