YILLARIN GELENEĞİ TEHLİKEDE
Küçük ama köklü… İzmit Köylü Pazarı, yıllardır İzmit, Kartepe ve Kandıra’dan gelen üreticilerin kendi elleriyle yetiştirdikleri mahsulleri satabildikleri nadir yerlerden biri. Domatesin kokusu, mis gibi taze mısırın taneleri, fasulyenin yeşili, bakraç yoğurdun kaymağı, bahçeden koparılmış erik, kızılcık, ceviz… Her biri üreticinin alın teri, toprağın bereketi.
Ancak artık bu manzara yavaş yavaş siliniyor. Sokak, son yıllarda kent esnafının açtığı manav tezgâhlarıyla daha da renklenmiş olsa da, köylü esnafın satışları gözle görülür şekilde düştü. Tarladan bahçeden tezgâha ürün getirme geleneği, üretimin azalmasıyla birlikte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
ORGANİK AMA DAHA PAHALI
Pazardaki fiyatlar semt pazarlarına kıyasla biraz daha yüksek. Bunun nedeni, ürünlerin doğrudan köylünün elinden ve çoğunlukla organik yöntemlerle üretiliyor olması. Her ne kadar bu kalite farkı bazı müşterileri cezbetse de, ekonomik şartlar nedeniyle alıcı sayısı da azalıyor.
“KÖYÜMÜZÜ, TOPRAĞIMIZI BIRAKMAK İSTEMİYORUZ”
Tezgâh başındaki yaşlı bir üretici, “Çocuklar artık bu işi yapmak istemiyor. Köyde kalanlar da zor geçiniyor. Ama biz toprağı bırakmayacağız” diyor. Bu sözler, pazardaki her ürünün sadece bir gıda değil, aynı zamanda bir direniş sembolü olduğunu hatırlatıyor.
ŞEHRİN SAKİN HAFIZASI
İzmit Köylü Pazarı, şehrin hafızasında yalnızca alışveriş yapılan bir yer değil; köylünün kente getirdiği dost eli, toprağın kokusu, geçmişten bugüne uzanan bir köprü. Ancak bu köprü, her geçen yıl biraz daha daralıyor. Şimdi geriye, bu geleneğin tamamen silinmemesi için hem üreticiye hem tüketiciye düşen sorumluluk kalıyor.