Her hafta sonu İstanbul gibi trafik yoğunluğu olan bir mega kentin içinden gelip geri dönen birisi olarak, gün geçtikçe İstanbul’laşan bir trafik sorununa şahit olmak..
Var olan imkanları değerlendirilmediğini düşünüp, kendine inandırmak gibi tuhaf bir duyguya kapılmak..
İnsanları denizden, sahilden, geniş alanlardan giderek daha da uzaklaştırılmasına karşın, toplumun ekseriyetinin memnuniyetsizliğine rağmen mevcutla yaşama zorunluymuş gibi yaşamasını anlayamamak..
Alternatif imkanlar, örnek bazı şehirlerde yapılmış ve rahatlama hissedilmişken, İzmit’in içinden gelip geçen bu kargaşayı özellikle bu kentte yaşayanlara ve transit geçenlere hayatlarının vazgeçilemezliği gibi sunmaya devam etmek…
Yine bir İstanbul’a geri dönüş yolunda aklıma geldi bu düşünceler.
Değirmendere’den gelip de, adliye binası ile merkez bankası binası sapağına kadar olan alanın trafik kargaşasını yaşamak durumunda bırakılmaktan bıkınca..
Kocaeli’nin kalbi İzmit’in, sahil ile arasına “bilmem kaç şerit” yollar yetmezmiş gibi, tranvay yolu ile de set çeken yerel yönetimimizi andım yine her zamanki gibi.
Kolayı zorlaştırmayı başaranları..
Var olanları örnek almak istememelerini..
Mesela bir “İstanbul Taksim Meydanını” düşünün!
Eskinin trafik karmaşasına son veren, taksim meydanı yer altı geçitlerini..
Büyük oranda araç gürültüsünden kurtulmayı..
Eksoz gazı mağduriyetinin giderilmesini..
Her gün milyonlarca insanın rahatlıkla yürüdüğü, nefes aldığı, oturduğu, dinlendiği bir meydan yaratılmasını..
Mesela bir “İzmir Konak Meydanını” düşünün!
Eski Konak meydanını bilenler bilir!
Geçmişin trafik karmaşasına son veren, şimdiki konak meydanı yer altı geçitlerini görünce insan ister istemez üzülüyor…
Büyük oranda araç gürültüsünden kurtulan bir İstanbul’lu, bir İzmir’li kadar olmayı neden hak etmiyoruz ki!
Zaten yeterince hava kirliliği ile yaşamak durumunda kalan bir şehirde, hala neden eksoz gazı ile mağdur ediliyoruz..!
Halbuki, adliye binası önünden itibaren, merkez bankası arasına kadar olan güzergahtaki her gün binlerce aracın böldüğü ve İzmit ile sahili arasındaki güzelim devasa bir alanı gasp eden karayollarını yer altına alabilseydi koskoca Kocaeli Büyükşehir Belediyesi,
Devasa bir şehir meydanına...
Yürüyüş yollarına...
Toplanma alanına...
Binlerce İzmit’linin rahatlıkla yürüdüğü, nefes aldığı, oturduğu, dinlendiği, sahile yürüdüğü, bisikletiyle gezebildiği bir yaşam alanı katabilseydi keşke…
İzmit sahil ile buluşabilseydi...
Engelsiz...
Köprüsüz...
Sessiz...