Şuanda detaylı bir araştırmaya başladım.
Kandıra’ya yapılacak çöp tesisi konusunda bilgi topluyorum.
Bir gerçek var bu tesis gerekli…
Kandıra için ise körü körüne karşı olamam veya destekleyemem.
Yer hakkında detaylı bir bilgi topluyorum.
Ancak işin başından itibaren, açıklama şeklinde hata var.
Sayın Büyükakın, tabiri caizse “küt” diye Kandıra’yı açıkladı.
Meclis üyeleri, parti yöneticileri bilgilendirilmedi.
Belediye Başkanı bilgilendirilmedi.
Yol haritası çizilmedi.
Aşağıdan yukarıya doğru gidilmedi.
Direk yukarıdan açıklandı, kabul edin der gibi açıklama yapıldı.
Resmen Kandıra ayaklandı.
Şimdi STK’lar, muhtarlar ikna edilmeye çalışılıyor.
Önce parti yöneticileri, meclis üyeleri, diğer siyasi parti temsilcileri, muhtarlar, STK’larla görüşülmeliydi.
Şehri ortak akılla yönetmek bu değil midir?
Sonra açıklanmalıydı.
En azından şimdilik yapacağım tek yorum bu…
Sansürlendik!
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ı Kocaelispor, Darıca-Gebze metrosu ve Avrupa Konseyi’nde yaptığı çıkışlardan dolayı destekleyen yazılar yazdığımızda bizden iyisi yoktu.
Ne zaman eleştirdik, bu yanlış dedik kötü olduk.
Kimseye hakaret etmedik,
Aşağılamadık, suçlamadık.
En muhalifim diye gezenlerle yapılan “Ak Parti’yi eleştir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştir, diğer belediyeleri eleştir ama büyükşehir belediye başkanını eleştirme” ittifakına uyum sağlayamadık.
Nitekim yazdıklarımızdan rahatsız olmuş Sayın Tahir Büyükakın.
Ve gazetecilerle yaptığı toplantıya davet edilmememiz yönünde talimat vermiş. Büyükşehir’de görevli isimler bu durumu üzülerek şahsımla paylaştı.
İnanın bunu duyunca güldüm.
Hatta mesleki olarak bir madalya daha almanın mutluluğunu yaşadım.
Şimdi ben de merak ediyorum.
Muhalif gibi görünenler gibi ben de “büyükşehirle ilgili önce olumsuz haber yazıp sonra kaldırsaydım” olur muydu?
Sanırım şuan şahsımı ve gazetemi cezalandırdığını düşünüyorsun.
Biz sadece seni pohpohlamak zorunda mıyız?
Alkışlamak zorunda mıyız?
Biz de böyle bir şey asla olmayacak.
Senin istediğin o çizgiye gelmeyeceğiz.
Şuan yaptığın makamdan gelen güçle bir basının bilgi alma hakkını engellemekten başka bir şey değildir. Bunu denediler. Sanırım aynı yoldan gideceksiniz.
Şunu bil Karaosmanoğlu ile 15 yıl sonra röportaj yaptık. Helalleştik. Ama düşüncem odur ki seninle benzer röportajı 4 buçuk yıl sonra yapacağız…
Biz bir davanın delisiyiz.
Bedel ödemek bizim için düğün demek.
Bu şehir bize çok şey verdi,
Bu şehre bitmeyecek borcum var…
Birileri gelip gidecek,
Hak izin verdiği sürece biz yazacağız.
Tamam En Başarılı Sensin!
En akıllı sensin,
En tasarruf yapan sensin,
En belediyeci sensin,
En çok parası olan sensin,
En iyi hitap eden sensin,
En Ak Partili sensin,
En teşkilatçı sensin,
En MHP’li sensin,
En ülkücü sensin,
En CHP’li sensin,
En Atatürkçü sensin,
En Kocaelisporlu sensin,
En devletçi sensin,
En akademisyen sensin,
En bürokrat sensin,
En mütevazı sensin,
En gönül belediyecisi sensin,
En gazeteci sensin,
En tek olan sensin,
En mutlu şehrin başkanısın.
Duymak istediklerinizi duydunuz mu Sayın Tahir Büyükakın?
Oldu mu?
Tamam mı şimdi?
Gazetecilere sufle verdiğin bunlar değil mi?
Yazılmasını istediğin bunlar değil mi?
Kırk yıl düşünsem bu cümleyi kuracağım aklıma gelmezdi.
Bunu da başardın.
En başarılı sensin…
Cümlem mi; “Bir şehir Karaosmanoğlu’nu arıyor”
Ve ben bir kişiden özür diliyorum.
31 Mart seçim süreci için değil ama Ak Parti teşkilatlarını okuma ve değerlendirmede hazırladığı rapor dahil, analizleri doğru çıkan Sayın Sibel Gönül’den samimi ve gerçek anlamda bir özür diliyorum. Ona haksızlık yaptığımı yaşayarak gördüm.
Yanılmışım…
Karasmanoğlu’nun dediği gibi birinci adam ile ikinci adam olma arasında büyük fark varmış…