Kimden Koruyacaksınız !!!

ÇETİN ÇILDIR'IN KÖŞE YAZISI

Abone Ol

Hiçbir şey yapmıyorlar, dikili ağaçları, bir taşın üstüne koydukları bir tane taşları yok ancak kabul etmeliyiz ki algıyı mükemmel yapıyorlar. Zaten bu da olmasa siyaseten yok olur giderlerdi.

Son dönemlerde yaşı otuzun altında olanlar boş gözlerle tartışmaları izliyor. Helâlleşme ile başladılar, başörtüsü kanununa kadar ilerlediler. Yaşı müsait olmayanlar soruyor;

"Neler yaptılar ki, helalleşmek zorunda kaldılar? "

"Ya da bir insanın yaşam tercihi olan başörtüsünü neden kanun ile korumamız gerekiyor ki ? "

Bırakın kanunu çıkarmayı bu sorulara cevap verin;

Ne yaptınız da helalleşmek zorunda kaldınız ya da başörtüsü tercihi yapan insanları bu kanun ile kimden koruyacaksınız, kendinizden mi ?

Ne oldu 50+1 hesaplamasında sıkıntı mı var, camiye gidip YASİN okuyacak birini de bulamadınız mı ya da birkaç başörtülüyü kameralar önünde üye yapsaydınız.

Artık yemezler, yeni bir şey arıyoruz diyorsanız, CHP tüzüğüne insanların yaşam sekline, kılık kıyafetine karışan genel başkan da olsa ilk disiplin kurulunda partiden ihraç edilir ve bu tüzük maddesi asla değiştirilemez diye bir madde koysaydınız. İnanın o insanlar nezdinde kanundan daha güvenilir olurdu. Sizin dışınızda kimin böyle bir derdi olur ki zaten, bu konuyu dert edindiyseniz kaynağında çözmüş olurdunuz !!!

Üniversiteye 1984 girişliyim. Bu süreçlerin tamamını yerinde izledim. Bu zihniyet muhafazakâr insanları önce kızlarını okutmamakla itham ettiler, sonra okuyan kızların başörtüsüne taktılar. Şaka gibi ama siyasi simge diye ortalığı ayağa kaldırdıkları türbanı da bunlar icat ettiler. Kızlara başörtüsü takmayın ÇAĞDIŞI deyip türban takın dediler. Devamında da türban siyasi simgedir, çıkarın diye İKNA ODALARI kurdular.

Bizim sınıfta iki arkadaşımız vardı, bir sınav sırasında fakülte sekreteri baskın yapar gibi içeri girip siz ikiniz dışarı çıkın dedi.

Biz de kalemleri atıp sınavı terk ettik. O kardeşlerimizin yüzündeki acıyı anlatacak kelimeler bende yok.

Eylem yapmaya başladık. Eylem dediğimize bakmayın, ne kamu malına zarar verdik, ne devletin kolluk kuvvetlerini taşladık. Toplanıp postaneye kadar yürüyüp YÖK ' e telgraf çektik. O eylemlerde sadece ülkücü ve miili görüşçüler vardı. Sonuç olarak da o iki kesim siyasi olarak bu zulme mecliste son vermeye çalıştılar.

411 milletvekili zulüm son bulsun diye el kaldırdı. Bu zihniyetin temsilcileri günün en etkili gazetesinde " eller kaosa kalktı" diye manşet attılar, anayasa mahkemesine gidip iptal ettirdiler.

Okuyabilmek için zorla başını açmayı kabul edenler devam ettiler, diğerleri evine döndüler.

Bugün helalleşme diye ortada dolaşanlar da, kanun çıkaralım diyenler de bunlar.

Bizden önceki nesle zulmettiler bize de, bizden sonrakilere de. Sonra da utanmadan, bu konuları siyasete alet ediyorsunuz diye algı yaptılar. Bu anlayış önce yerelde sonra genelde iktidara gelince de yüzleri hiç kızarmadan yaşam şeklimize müdahale edilecek diye bağırmaya başladılar. Başta İzmir bir çok yerde bunu kullanarak, yıllardır hiçbir şey yapmadan, bu korkuyu kullanarak yereldeki iktidarlarını sürdürüyorlar.

SON SÖZ

Bu yazıya HELALLEŞME diye ortaya çıktıklarında başlamıştım, ya sabır deyip bitirmedim. Bu kanun teklifi, o arkadaşlarımızın yüzünde gördüğüm acıyı bir kez daha tazeledi ve yazmaya devam ettim.

Bir helalleşme değil ama bir hesaplaşma muhakkak olacak. O da inancımız gereği kıyamet günü HAKKIN divanında. Hayatımızın hiçbir döneminde hakim güç onlar da olsalar devletimize küsmedik. Sadece siyasi mücadelemize hız verdik. Partiler kurduk, kapattılar yenisini kurduk, onu da kapattılar ama yılmadık, bir hayalin peşinden koşmaya devam ettik. Bugün hayallerimizin en azından bir kısmının gerçekleştiğini görüyoruz.

Bu millet onları iktidar yapmasa da bürokratik vesayet üzerinden operasyonlarını devam ettirdiler. Son dönemde bu odaklar da ellerinden çıktıkça DİKTATÖR VE TEK ADAM tiyatrosuna başladılar.

Bir kez daha söyleyelim, ortada bir diktatör varsa ona diktatör diyecek cesarette adam yoktur. Ayrıca dünya üzerinde seçim ile giden diktatör de. Bırakın edebiyatı Haziran 2023'e çalışın, belki bu kez milleti kandırmayı başarabilirsiniz. Son dönemlerde yanlarına aldıkları üç beş milliyetçi veya milli görüşçüye 50+1 hatırına tahammül ediyor görünseler de gerçek düşüncelerinde zerre sapma yok.

Z kuşağı bilmez diye bir slogan tutturdular ya ona sığınarak saklanacaklarını zannediyorlar. Sizin zulmünüzü bizden öncekilerden dinledik, biz bizzat yaşadık, sinir uçlarımıza her dokunduğunuzda anlatmaya devam edeceğiz.
Bu zihniyetle birlikte hareket ederek siyaset yaptığını zanneden arkadaşlar STOKHOLM SENDROMU kunusunu araştırsınlar, kendilerine dair izler görecekler.