Kocaeli'de Aydınlar Ocağı ev sahipliğinde düzenlenen "Küresel Güçlerin İran Planı" başlıklı toplantı, bölgedeki jeopolitik gelişmeleri ve İran’a yönelik olası müdahaleleri masaya yatırdı. Toplantıya, alanında uzman Askeri Stratejist Prof. Dr. Ali Poyraz Gürson konuşmacı olarak katıldı. Programda; Selçuklu Düşünce Kulübü Başkanı Dr. Süleyman Pekin, Aydınlar Ocağı Başkanı Prof. Dr. Tahir Serkan Irmak, önceki dönem başkanlarından Ahsen Okyar ve Ruhittin Sönmez, Halk Kürsüleri Başkanı Ramazan Sevinç, MAYŞODER Başkanı Yaşar Polat ve Başkan Yardımcısı Şair Eyüp Cüce, TÜŞSAD Başkanı Dilek Dila Mert, Tokatlılar Derneği Başkanı Turan Şahin, Çukurovalılar Derneği Başkanı Erdoğan Davut, Yozgatlılar Derneği Başkanı Salih Ata, Hürriyetçi Eğitim-Sen Kocaeli Üniversitesi Temsilcisi Prof. Dr. Ali Talip Akpınar ve Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliği Başkanı Yücel Alpay Demir’in de aralarında bulunduğu çok sayıda isim yer aldı.
“Tahran’dan Önceki Son Kale Türkiye”
Açılış konuşmasını yapan Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliği Başkanı Yücel Alpay Demir, İran’ın 40 milyondan fazla soydaşı barındıran, Müslüman bir ülke olduğunu vurgulayarak, “Dinimiz de, kıblemiz de bir. İran şu anda siyonist ve haçlı zihniyetine karşı cihat halindedir. Bu duruma hiçbir Müslüman ülke duyarsız kalmamalı” dedi.
İsrail’in 1967’den bu yana bölgede süregelen saldırgan tutumuna ve Filistin-Gazze’de yaptığı katliamlara dikkat çeken Demir, İran’a yönelik planların arkasında Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) olduğunu belirterek, “Dün Gazze’yi, Şam’ı, Bağdat’ı boşaltın diyenler, bugün Tahran’ı hedef alıyor. Yarın Ankara'yı dememeleri için bugünden hazırlıklı olmalıyız” diye konuştu.
“İran-İsrail İlişkileri 1979’da Değişti”
Kısa bir süre önce Aydınlar Ocağı Başkanlığı’nı devralan Prof. Dr. Tahir Serkan Irmak ise konuşmasında, 1947’den itibaren süregelen İsrail-Arap çatışmalarının tarihsel sürecini anlattı. 1979 İran İslam Devrimi’ne kadar İsrail ile İran’ın yakın ilişkiler içerisinde olduğunu belirten Irmak, “Bu dönem boyunca İsrail, İran’a tarım ve askeri teknoloji desteği verdi. Ancak devrim sonrası İran’da rejimin değişmesiyle bu dostluk yerini düşmanlığa bıraktı” dedi.
Günümüzde bölgede etkili olmak isteyen aktör sayısının arttığını belirten Irmak, bu durumun çatışmaları daha karmaşık hale getirdiğini ifade etti.
“İran ve İsrail Parçalanmaya Gidiyor”
Toplantının ana konuşmacısı olan Prof. Dr. Ali Poyraz Gürson ise İran’daki mevcut rejimi ve onun Suriye’deki bağlantıları üzerinden değerlendirmelerde bulundu. Al-Muhaberat, Hizbullah ve İran’daki molla rejiminin birlikte hareket ettiğini vurgulayan Gürson, bu yapıları “emperyalistlerin maşaları” olarak tanımladı.
İsrail’in, İran’daki Fordo Nükleer Tesisini etkisiz hale getirmekte zorlandığını belirten Gürson, “İsrail bu konuda ABD’den yardım istiyor. ABD ise kazanamayacağı bir savaşa doğrudan girmek istemeyeceği için olası bir saldırı sonrası tarafları anlaşma masasına çağırabilir” dedi. ABD’nin, İsrail’e taktik nükleer silah kullanma izni vermiş olabileceğini de belirten Gürson, bu durumun büyük bir bölgesel savaşa dönüşme ihtimaline dikkat çekti.
İran’da yaşanan son gelişmeleri yakından takip eden jeopolitik gözlemciler, yedinci gününe giren İsrail-İran çatışmasının bölgeyi geri dönülmez bir noktaya sürüklediğini vurguluyor. 40 milyonu aşkın Türk’ün yaşadığı Tebriz ve Güney Azerbaycan coğrafyası, Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren bir jeopolitik gerçekliğe işaret ediyor.
Analize göre, İsrail’in İran'a yönelik saldırısı harp tarihine geçecek nitelikteydi. Ukrayna’da da olduğu gibi, ilk gün mutlak bir şaşırtma beklentisi vardı. Ancak İsrail, "budanmış" bir tepkiyle yetindi. Beklentilerin aksine birden fazla üst düzey molla hedef alınmadı. “1 tane bile molla öldü mü?” sorusu, bu çatışmanın henüz derinleşmediğine işaret ediyor. Ancak tırmanma riski her an masada.
"Trump Uzatmalarda, Ama Harekete Hazır"
Trump’ın bu süreçte yaptığı açıklamaların 1942 yılında Churchill’in yaptığı savaş çağrısına benzetildiği analizde, eski ABD başkanının yeniden başkanlık yolunda ilerlerken jeopolitik akla uygun ve net mesajlar verdiği belirtiliyor. Trump’ın Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dikkatle dinlediği, hatta stratejisini buna göre şekillendirdiği ileri sürülüyor. “Kesin sonuçlu bir harbe girer” deniliyor.
"Fordo Tesisi Kritik, ABD Hareketsiz Kalmayacak"
İran’ın Fordo Nükleer Tesisi, İsrail için büyük bir hedef. Şimdiye dek zarar verilemeyen bu tesis için ABD’nin taktik nükleer silah izni vermiş olabileceği senaryosu konuşuluyor. Bölgede bu düzeyde bir saldırı, tüm tarafları savaş masasına çeker. Analizde “Masaya hem Netanyahu’yu hem mollaları oturtacaklar” ifadeleriyle bu ihtimalin gerçekliği vurgulanıyor.
"Çin İtidalli, Pakistan Sahada"
Çin’in bu süreçte itidalli bir duruş sergilediği gözlemlenirken, Pakistan’ın İran’a ciddi yardım sağladığı belirtiliyor. ABD’nin bölgedeki hava operasyonları için destek vereceği uçaklara ihtiyaç duyduğu ifade edilirken, sahada kalıcı dengeler için jeopolitik kartların yeniden karıldığına dikkat çekiliyor.
"Şah Rıza Pehlevi Hazırlığı Var Ama Tutmaz"
Batılı odakların İran'da rejim değişikliği planı kapsamında eski şah Rıza Pehlevi’nin yeniden gündeme getirildiği ancak halkta karşılık bulmasının zor olduğu değerlendirilmekte. İran’ın sosyolojik dokusu ve devrim sonrası değişen dinamiklerin Pehlevi kartını işlevsiz kılacağı düşünülüyor.
"Son 5 Yıldır Hedef Haritaları Çalışıldı"
Son beş yılda İsrail ve ABD’nin İran’a yönelik stratejik askeri planlamaları yaptığı, nereye ve ne zaman vurulacağı üzerinde sistematik çalışmalarda bulunulduğu aktarılıyor. İsrail’in şu anki siyasi hedefi, İran’ın nükleer kapasitesini kalıcı olarak ortadan kaldırmak ve bölgesel güç denkleminde Tahran’ı etkisizleştirmek.