Kolbastı!

Çetin ÇILDIR'ın Köşe Yazısı

Abone Ol

Futbol dünyasının son yıllardaki efsanesi Endüstriyel Futbol.

Efsanenin hayatımıza girmediği yıllarda bu derece güzel statlarımız, bu kalitede yayın yapan televizyonlar, çilek diye tanımlanan süper yıldızlar hayatımızda yoktu, ama duygu vardı.

Maça girebilmek için bir gece önceden kuyruğa giren, kuyruklarda sabahlayan taraftarlarımız vardı. Şimdi ise Passolig var, internetten bir tıkla alınan biletler, süper yıldızlar ve birçok takımımızın boş statları var.

Futbol takımlarımızın yükselen gelirlere rağmen, eski para ile katrilyon, yeni para ile milyarlarca  borcu var.

Devlet bankalarının, kamu kaynaklarını kullanarak yapılandırdığı ve bu yapılandırma sürecinde ödenmesi mümkün olmayan, ama kimsenin yüksek perdeden dillendiremediği milyarlarca borç.

Yükselen gelirler sadece borcu yükseltmeye yaradı.

UEFA Finansal Fair Play uygulaması olmasa bu borç nereye ulaşırdı bilinmez.

Dünyada Endüstriyel Futbol Kulüpleri milyar dolarlık zenginlerin oyuncağı haline getirdi.

Futbolda güzellik aramanın samanlıkta iğne aramaya dönüştüğü bu dönemde Seyit Mehmet Özkan Başkanın Altınordu’su ortaya çıktı.

Yel değirmenleriyle uğraşan Don Kişot misali bu ülke çocuklarına spor yaptırma ve geliştirme amacından bahseden bu başkanın kısa sürede meyve vermeye başlayan bahçesi ALTINORDU.

 Çağlar, Cengiz derken bu bahçeye de, üç büyükler dadanmaya başladı.

Barış ve Berke transferi ile bu bahçe ilk hatalı satışını yaptı. Altyapıdan kopmuş, üretim yapmayı unutmuş, ürünün kıymetinden habersiz bu kulüplere, umarım Mehmet Başkan bir daha satış yapmaz.

Trabzon lisesinin dünya şampiyonu olması ilgi çekmişti. Spor sayfaları bu haberi görmezden gelemedi. O dönem için benim de beklentim bu çocukların kendilerinden öncekiler gibi çarkların ansında ezilip gitmesiydi.

Gerçi ürünün ortaya çıkması yine de bir tesadüfün sonucu oldu.

Mehmet Ekici’nin transferi ve kadro dışı kalması Yusuf Yazıcı’yı ortaya çıkardı.

Bu tarihten sonraki tüm Trabzon maçlarını, 90 dakika hatta maç sonu röportajları dâhil izledim.

Ahmet Ağaoğlu’nun başkan oluşu Ünal Karaman’ın teknik direktörlüğü ve 5-0 biten Malatya maçı.

Bu kırılmayı avantaja çevirmeyi başardılar.

Onur ve Burak, Galatasaray maçı öncesinde kadro dışı bırakıldı. Ünal hoca bu maça alt yapıdan 5 oyuncuyu ilk 11’de sahaya sürdü.

Muhteşem galibiyet belki de Türk Futbolunda yeni bir devrimin ayak sesleri oldu.

Endüstriyel Futbola karşı mahallenin çocukları. Gerçi Trabzon futbolun endüstriyel olmadığı yıllarda bu modelle şampiyonluklar yaşamış ve lige damga vurmuştu.

Bu darbenin bir daha mümkün olmayacağına en başta Trabzon şehrinin inandırıldığı bir dönemde ortaya çıkan bu ürün bir şehri ayağa kaldırdı.

Avni Aker Stadı’nın boş tribünlerinin yerini Şenol Güneş Stadı’nı Full tribünleri aldı.

İşte bu ateşin sonucu Sparta Prag maçı ve sonrasında Abdülkadir Ömür, Uğurcan ve Abdülkadir Parmak birlikte oynadıkları kolbastı.

İzlemediyseniz çok şey kaçırdınız. Videoları internette var izleyin.

SON SÖZ

Bu bahçe ilk hasadını Yusuf Yazıcı’yı Fransa’ya göndererek yaptı. Endüstriyel Futbol hastalığına kapılan Trabzonspor’un borçlarını bu mahallenin çocukları temizleyecek.

Banka yapılandırması ve kulübün üzerine konulan ipotekten ilk kurtulan kulüp bu yapıyı bozmazsa Trabzonspor olur.

İstanbul kulüpleri ise iki yılı ödemesiz 5 yıllık yapılandırmaya, yeni 5 yıllar ilave ederek hayatlarını devam ettirirler. Bu sürecin sonu da bir Arap ya da Rus milyardere kadar gider.

Bu arada bu kulüplerin taraftarları hala yeni çilek transferlerini havaalanı çıkışlarında karşılayarak nasıl muhteşem taraftarlar olduklarını tüm dünyaya göstermeye devam edeceklerdir.

Üç büyüklerin 14 yabancılı takımlarının ilk sonucu, lig şampiyonu Galatasaray’ın milli takıma Bursaspor’dan aldığı yedek sol bekinin dışında oyuncu verememesi oldu.

Böyle giderse milli takım Altınordu ve Trabzon karması ile oluşturulacak.

Bir sözde süper lig hakemlerine.

Uzun zamandır yabancı futbolcu serbest, neden yabancı hakem yasak diye soruyordum.

Bu ligin selameti açısından her geçen gün yabancı hakem gerekli diye söylerken UEFA Süper Kupa Finalini seyrettim.

Fikrim biraz değişti.

YABANCI HAKEMİN ERKEK OLMASI GEREKMEZ, KADIN DA OLABİLİR!!!