Körfez Can Çekişiyor-2

Çetin Çıldır'ın Köşe Yazısı

Abone Ol

Bir akşam sohbeti ile başlayan ilk yazıya enteresan yorumlar geldi.

Durum bir anda "bir dokun bin ah işit" boyutuna ulaştı.

Kıyı bulup kendini temizleyemeyen denizin dibinde oluşan balçıkla balıkların yumurtlama alanlarının yok olmasından, Körfez'deki balık çeşitliliğini arttırma çalışmalarının yanlış zamanda yapıldığına (körfeze sınırlı da olsa giren lüfer sarıkanat sezonunda atılan balıkların bu balıklar tarafından imha edildiğine) kadar çeşitli iddialar geldi.

Bu ve benzeri yorumlar uzun yıllar amatör olarak bu denizde balık tutanların iddiaları.

Yıllar içindeki değişimi gözleyen bu insanların sesine kulak vermek lazım. Bir önceki yazıda yazdığım gibi pis ama yaşayan bir denizi, temiz ama ölü bir denize dönüştürerek büyük bir başarıya imza atmamak için çare üretmeliyiz.

Yerel yönetimlerimiz bu dönem geçmiş donem borçları dolayısı ile büyük projelere kaynak bulamıyor.

Körfez sahilindeki betondan duvarları kaldırarak kıyıları denizle buluşturmak büyük ama maliyeti az bir proje olabilir.  Körfez'deki bir diğer sorun da zarar ediyor olmasına rağmen körfezin süsü olarak görünen deniz taşımacılığı. Bizim kuşak bu vapur ile izmit'e okula giden , bu vapurda anıları olan kuşak.

Şimdi sadece belirli iskelelere uğrayan bu vapuru uzaktan seyrediyoruz.

Körfez'in karşı yakasındaki Ereğli, Ulaşlı ve Halıdere iskeleye sahip olmalarına rağmen uzaktan seyrettikleri vapurlarını geri istiyor. Bu salgın döneminde toplu taşımada üst üste seyahat eden insanlar daha sağlıklı bir deniz yolculuğu talep ediyor. Bu da büyükşehir belediyesi açısından az maliyetle bölge insanına dokunma imkanı verecek bir proje olabilir.

Toplu taşıma kooperatiflerinin sayı olarak az olsa da örgütlü yapısı, sayısı fazla da olsa örgütlü olmayan toplumun sesinin önüne geçmemeli. Bu salgın daha uzun süre devam edecek görünüyor. Deniz taşımacılığının etkin kullanılması düşünülmelidir.

SON SÖZ

Kocaeli bu ülkenin ekonomisine en büyük katkıyı yapan, bu katkıyı üretme adına hava kirliliği başta büyük bedeller ödeyen bir ilimizdir. Çok göç alması dolayısı ile de yerel halk organize değildir. Türkiyenin büyük bir bölümünü gezdim. Urfa viranşehir arası yolunu yıllar önce duble yol olarak yapan devletin yıllardır kandıra yolunu yapmamasının sebebi de budur. Bu ilde siyaset yapanların köklerinin geldiği illere verdiği katkıyı bu ile vermemesinin sebebi de organize olmayan toplum yapısıdır. Bu halkın maliyeti yüksek olmayan masum talepleri ile bile ilgilenmeyen siyasetçilerine söyleyecek sözümüz olmalıdır. Böyle devam ederse yerel haber sitesinde yerel konuları dile getirmeye devam edeceğiz. Bu yazı kuyuya atılan taş hükmündedir. Bu delinin attığı taşı çıkarmak akıllı siyasetçilerin işidir. Biz burada yaşayan bir vatandaşın yapması gerekeni yapıyoruz. Siz de bu halkın verdiği makamların gereğini yapın...