2004 yılında MGK kurulu FETÖ’yü gündeme alıp, karşı tedbir almadı mı?
Kimler o karara karşı mücadele etti?
MHP’ nin Genel Başkan Yardımcılarına kaset kumpasını kim yaptı?
Kim neye hazırlandı ve MHP’ye milletin gözünde zarar vererek önlerinden mi çekmek istediler?
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a kaset kumpasını kim hazırladı?
Birileri 17 – 25 Aralık kumpası öncesi FETÖ ile mücadele ederken bedel öderken, birileri adaylık ve ticaret için yanlarından ayrılmıyordu.
Bırakın 17-25 sonrasını,
2010 yılında FETÖ’ye “ülkeyi karşınıza alacaksınız” diyen MHP lideri Devlet Bahçeli, 31 Mart 2011 yılında Fethullah Gülen ve kurumları araştırılmalı demedi mi?
Siz Ülkü Ocaklarında FETÖ’nün F’sini konuşamazsınız.
Atatürkçülerin çoğu FETÖ’ye karşı mücadele ediyordu.
İmam – hatiplilerin geneli FETÖ’ye karşı duruş gösteriyordu.
Siz Necmettin Erbakan’ın FETÖ’ye olan tavrını bir inceleyin bakalım.
Erbakan’ın Milli Görüşcüleri ile FETÖ arasında kan uyuşmazlığı vardır.
Akıllarda kalan isimleri de unutmayın…
23 yıl önce FETÖ tehlikesini anlattı, bedel ödedi.
Necip Hablemitoğlu.
10 Haziran 2009'da Meclis kürsüsünden FETÖ dedi ve anlattı.
Kamer Genç.
2007 yılında verdiği ifade kayıtlarında FETÖ kelimesini kullanan,
Yakup Kürşad Yılmaz.
Ergenekon davaları sürecinde şehit olan Dz. Yarbay Ali Tatar ve daha niceleri…
Bunları neden yazdım…
Sosyal medyada çıkmış birileri 17-25 Aralık ve 15 Temmuz gibi tarihler önce sanki mücadele yokmuş gibi gösteriyor. Siz görmediyseniz, görmek işinize gelmezken birileri bedel ödedi.
Yani ancak kendinize göre bir sınır koyarsınız…
****
Ve ikinci önemli konu…
Ergenekon döneminde yazdım.
15 Temmuz döneminde yazdım.
FETÖ davaları sürecinde yazdım.
12 Eylül dönemini araştırın onlarca vatandaşımız, ülkücü ve Atatürkçü diye suçsuz oldukları halde yıllarca ceza evinde yattılar. Haksızlıklara karşı gidecek kapıları dahi yoktu. Bizi birbirimize düşürdüler. 28 Şubatta insanlara neler yapıldı? Ama onlar bütün haksızlık ve hukuksuzluklara rağmen sadece devlet dediler. Bir ihanet içerisine girmediler. Devlete karşı değil, devletin yanında bedel ödediler.
Bugün 15 Temmuz sonrası kimse ağzını açamazken, birbirlerine selam vermekten korkarken suçsuz olabilecek insanlara, tabana dikkat çektim ve nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın taban vurgusu ile toplum rahatladı.
Ve bir gerçek ki kimse 15 Temmuz gecesi hain darbe kalkışmasına karışanları sorgulamıyor. Hatta millete kalsa net yazıyorum, aldıkları cezalar yetersiz.
15 Temmuz sonrası ise sürecin iyi yönetilemediğini düşünüyorum. Bir dönem akıl tutulması yaşandı. Devlet haklı olarak kendini korumaya aldı ancak boşanacak insanlar dahi birbirlerini FETÖ’cü diye şikayet etti. Ev sahibi kiracısını FETÖ’cü diye ihbar etti. Kim makamı konusunda rakibi varsa FETÖ’cü diye yapıştırdı.
Birileri suyu bulandırmak istedi.
At izinin it izine karıştığı günlerdi.
Ve durumu fark eden devlet aklı…
İhbardan ziyade reel gerçeklik üzerinden süreç uygulanmaya başlandı.
Vatandaşın aklında ise genel algı o dönem şuydu; “Fabrikanın bekçisi gözaltına alındı, fabrika sahibine bir şey olmadı”
İşte o dönemde suçlama içerisinde Zaman Gazetesi abonelik, Bank Asya hesap açma, Dernek üyeliği gibi bazı başlıklar geri plana düştü.
KHK’lar konusunda tavrım net.
Sonuna kadar destekliyorum.
HZ. MUHAMMED (s.a.v) hadislerinde olduğu gibi;
“Bir günlük adalet altmış yıllık ibadetten faziletlidir”
“Adalet güzeldir. Fakat devlet yöneticilerinde olursa daha güzeldir”
“Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır”
Ömer Hayyam’ın dediği gibi “Adalet kâinatın ruhudur”
Bu yazdıklarımın farkındayım.
İçlerinde suçsuz olanlar olabileceğine eminim.
Eğer KHK ile ihraç ediliyorsa ve devamında hukuken aklanmış ise tabi ki görevine dönmelidir. Bunu da açıkça savunuyorum.
28 Şubat’ta yaşanan bazı sıkıntılar, mağduriyetler FETÖ’ye insanların yönelmesine sebep olmuştur. Bugünde yaşanan gerçek mağduriyetler sonrası insanlar farklı kapılar aramaları yerine onlara devlet kapısının hep açık olduğunu göstermeliyiz.
Yani KHK sonrası hukuk kısmında aklananların görevine dönmesi gerektiğine inanıyorum.
****
Ve bugün 15 Temmuz.
Hain darbe kalkışmasının 7’in yılı…
Ve Türkiye’ye yapılan ekonomi saldırısı, öncesi son saldırıdır.
Siyaset üstü bir konudur.
Milletin samimi vatan sevdasıdır.
Türk’ün meselesi devlet olduğunda çocuğundan, eşinden vedalaştığını dünyaya göstermiştir.
15 Temmuz’u, 15 Temmuz’un öncesi ve sonrası tartışmak kadar daha önemli bir anlam çıkartılmalıdır.
Nedir bu anlam?
Verilen mücadelenin bitmeyeceği ve her defasında artacağıdır.
İçeriyi denediler,
Ekonomiyi denediler.
Sırada ne var?
Düşünülmesi gereken budur.
Ben 15 Temmuz’a bu pencereden bakıyor, birlik olmamız gerektiğine inanıyorum.
Ve daha sıkı hazırlanmalıyız.
****
Bildiğim ise bin yıldır olduğu gibi, 1900’li yılların başında olduğu gibi 2023’e kadar, 2023 olmasın diye dün FETÖ maskesi takan CİA ve başka dış ülke istihbaratları bugün farklı hamleler yapacaktır. 2023 sonrası ise Yunanistan maskesi ile karşımıza gelecekleri net. O yüzden iç mekanizmada olayları iyi gözlemlemeliyiz. Temel direncimiz birlik, vatan ve adalet duygumuz olmalıdır.
Yunanistan’a yığınak yapan ABD’nin sıradaki kaos ülkesi sizce neresidir?
Suriye’ye gelen Rusya’nın Ukrayna sonrası hedefi sizce neresidir?
Akdeniz’de yaşananlar neyi gösteriyor?
Bildiğim bürokraside, siyasette 2023 kadroları sıfır kilometre olmalıdır.
Büyük değişim yaşamalıyız.
Bu o kadar önemli ki…
Ve tek güvendiğim akıl,
Anadolu evlatlarını din ve vatan duygusu ile yanlarına çekip, bu ülkeye karşı kullanan yapılara karşı bu sefer devlet, kendi evlatlarını korumayı başaracak, geri almaya başaracaktır. Devlet yüreklice gereğini yapar, yapacaktır. Buna gönülden inanmak istiyorum.
Düşünün Makine Kimya Enstitüsü (MKE) Kırıkkale Silah Fabrikası Müdürü Mustafa Tanrıverdi, 22 milyon dolara mal olan Milli Piyade Tüfeği MPT76’nın tüm çizim ve üretim planlarını 1 milyon 200 bin liraya, bir Amerikan firmasına satmaya çalışırken suçüstü yakalandı.
Bütün bunlara rağmen Büyük Türkiye’yi engelleyemeyecekler.
Bir Selçuk Bayraktar gelecek dünya savaş mücadelesini değiştirecek ve Avrupa bizi manşetlere taşıyacak. Yarın ise başka Bayraktarlar olacak.
İşte o yüzden bu ülkenin 15 Temmuzları biteceğini sananlar çok yanılıyor.
İsimler değişecek, maskeler değişecek…
Biz 15 Temmuz’u böyle anlamamız gerektiğini düşünüyorum.