CHP’den Arızlı Irak Depremzedeleri Platformuna destek
Merttürk, “Her Zaman Yanınızdayız”
Arızlı Irak Konutları Depremzedeleri Platformu 17 Ağustos’ta yaşanan deprem felaketinin 18. Yıl dönümünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaların ardından platform üyeleri depremde hayatını kaybedenler için mevlid okuttu. Basın açıklamasını Platformun avukatı Gökhan Dirican yaparken, CHP İl Başkan Vekili Nilay Şişman Merttürk de CHP olarak her zaman yanlarında olduğunu dile getirdi. Yapılan açıklamaya CHP İl Başkan Vekili Nilay Şişman Merttür, İl Yöneticileri Harun Yıldızlı, Naim Keskin ve Adnan Tok, EMEP İl Başkanı Arzu Erkan da katıldı. Son olarak Arızlı Irak Konutları sakinlerinden Tolga Yamak adlı çocuk Memleket isterim isimli bir şiir okudu.
KENDİ ÖZ VATANIMIZDA MÜLTECİ OLMUŞUZ
Platform adına kısa bir konuşma yapan Arızlı Irak Konutları sakinlerinden Recep Uğur, “Hukuksal olarak atılacak tüm adımları attık. Devletin bir tanımı var. Sosyal devlet deniyor. Ama ne yazık ki vahşi kapitalizmin altında ezilmiş bu devlet. Ama inşallah el birliği ile oradan çıkaracağız diye düşünüyorum. Buraya girdiğimiz 17 yıldır yapılan haksızlıklara hep bir sorgulama getirdik. İnşallah düzelecek. Ama çok kırgınız. Devlet bunları yapmamalıydı. Biz kendi öz vatanımızda mülteci olmuşuz. 23 dönümlük yer vardı biz kullanıyorduk. Şu gördüğünüz utanç duvarı ile bir buçuk dönümlük yere sıkıştırıldık. Buna da gözleri var. Burada acımasız bir rant kavgası var. Dün olduğu gibi bugün de direniyoruz “ dedi.
HAKSIZLIĞA UĞRAYAN MAĞDUR OLAN HERKESİN YANINDAYIZ
CHP İl Başkanı Av. Cengiz Sarıbay’ın selamlarını getirdiğini söyleyerek sözlerine başlayan CHP İl Başkan Vekili Nilay Şişman Merttürk, “ Biz her zaman olduğu gibi bugün de haksızlığa uğrayan, mağdur olan insanların yanındayız” dedi. 18 yıl önce büyük bir acıyla büyük bir felaketle yüreklerimiz birlikte attı diyerek sözlerine devam eden Merttürk, “ Bugün de birlikte atıyor çünkü bir adaletsizlikle karşı karşıyasınız. Sizlerin buradaki mücadelenizde dün olduğu gibi bugünde yanınızdayız. İl Başkanımız Av. Cengiz Sarıbay, bu konuyu her ay yaptıkları il başkanları toplantısında gündeme getirdi ve toplantının ardından sayın Valimiz Hüseyin Aksoy’a da iletti. Sayın valimiz konu hakkında elinden geleni yapacağını söylemiş. Bizlerde bu mağdureyitinizde her zaman yanınızdayız. Çünkü artık acı yaşamanızı istemiyoruz. 18 yıl önce zaten çok büyük bir acıyla hepimiz yıkıldık. Tekrar böyle acılar yaşanmamasını umut ediyoruz. Ve her zaman yanınızda olduğumuzu bilmenizi istiyoruz “ ifadelerini kullandı.
BASIN AÇIKLAMASINI DİRİCAN OKUDU
Konuşmaların ardından Arızlı Irak Konutları Depremzedeleri Platformu Avukatı Gökhan Dirican basın metnini okudu. Basın metnini tamamı şu şekilde; “ Malûm olduğu üzere ülkemiz, 17 Ağustos 1999 tarihinde büyük bir deprem felaketi yaşamıştır. Kamuoyunda BÜYÜK GÖLCÜK (KOCAELİ) DEPREMİ olarak nitelendirilen deprem felaketinde, resmî verilere göre 17.480 vatandaşımız vefat etmiş, on binlerce kişi de yaralanmıştır. Keza yaklaşık 40.000 konut ya yıkılmış ya da ağır hasarlı olmak üzere kullanılamaz hâle gelmiştir. Gayrı resmî kaynaklar depremin vahametinin daha ağır olduğunu ileri sürmektedir. Nitekim hâlihazırda işbu Basın Açıklamasına ihtiyaç duyan DEPREMZEDELER de söz konusu deprem felaketini en ağır şekilde yaşayan kişilerdir. Öyle ki bu kişiler, söz konusu deprem felaketi bağlamında, hem asgarî birinci dereceden bir yakınlarını (ana, baba, eş ya da çocuklarını) kaybetmişler, hem de ikametlerindeki evler ya yıkılmış ya da oturulamayacak nitelikte ağır hasarlı hâle gelmiştir. Söz konusu felaketin ardından gerek iç ve gerekse de dış yardımlarla, felaketin yaraları sarılmaya çalışılmıştır. İşte bu minvalde, Irak Devleti de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne 10.000.000,00 (onmilyon) USD bağışta bulunmuştur. Söz konusu protokol bağlamında değerlendirme yapıldığında 10.000.000,00 (on milyon) USD’lik hibe bedelin sadece ve sadece depremzedelerin barınma ihtiyacına harcanması koşulu ile verildiği görülecektir. Nitekim bu meyanda olmak üzere, mülkiyeti hazineye ait olan Kocaeli ili, İzmit ilçesi, Arızlı köyü 244 ada 1 parsel, 245 ada 1 parsel ve 246 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde toplamda 237 konutluk bir proje geliştirilmiştir. Söz konusu konutlar, Irak Devleti’nin karşılıksız yardımları bağlamında inşa edilmiş olmakla, projenin adı halk arasında (yukarıda da ifade ettiğimiz üzere) “Irak Konutları” ya da “Saddam Konutları” olarak bilinmektedir. Projenin tamamlanmasından sonra bir kısım depremzedelerin inşa edilen konutlara yerleştirilmesi aşamasına geçilmiş ve bu aşamada bir puanlama sistemi öngörülerek hak sahipleri belirlenmiştir. Nitekim huzurdaki depremzedeler de söz konusu deprem felaketinden en ağır şekilde etkilendiklerinden söz konusu konutlara yerleştirilmişlerdir. Gerçekten de (yukarıda da ifade ettiğimiz üzere) huzurdaki depremzedelerin bila istisna tamamının (a) ikametindeki (kiracılığındaki) evler yıkılmış / kullanılamaz hâle gelmiş ve (b) keza birinci dereceden (en az bir adet) yakınları işbu depremde hayatını kaybetmiştir. Huzurdaki depremzedelerin söz konusu konutlara yerleştirilmesinden sonra birçok hukuksal uyuşmazlıklar yaşanmış; ezcümle bu kişilerin defalarca tahliyesi istenmiş, dönem dönem de kendilerinden kira bedeli talep edilmiştir. Hattâ kira bedeli ödeyemeyen bir kısım depremzedelerin kamu gücü ile tahliye edildiği de bilinmektedir. Üzülerek ifade edelim ki, depremzedelerin barınma ihtiyacı için Irak Devleti’nin 10.000.000,00 USD’lik hibesi ile husule getirilen konutlar, bir kısım depremzedelerin kamu gücü ile tahliyesi akabinde “kamu lojmanı” olarak dahi kullanılmış, bu konutlara bir kısım bürokratlar yerleştirilmiştir. Keza takip eden süreçte söz konusu konutların bu defa “öğrenci yurdu” olarak tahsis edilmesi gündeme gelmiştir. Nitekim bu meyanda olmak üzere bir kısım depremzedeler tahliye edilmiş, kalanlar ise (dönemin Kocaeli Valisi Sn. Ercan TOPACA’nın telkinleri doğrultusunda) ikametlerindeki konutları boşaltarak, hâlihazırdaki 4 (dört) bloğa yerleştirilmişlerdir. Esasen yıllara sari olan bu belirsiz durumun, bu işlemle sona erdiği sanılmıştır. Zira çıplak gözle de görüleceği üzere, depremzedelerin toplatıldığı / yerleştirildiği blokların diğer bloklarla olan fiziksel rabıtası sona ermiş ve araya sınır konulmuş; depremzedelerin ikametindeki konutlar adeta tecrit edilmiştir. Nitekim (aşağıda da ifade edeceğimiz üzere) dönemin bürokrat ve siyasîlerinin beyanları da bu düşünceyi haklı kılmış ve tecrit edilen bloklardaki bağımsız bölümlerin uygun bedeller karşılığında depremzedelere devredileceği inancı pekiştirilmiştir. Ne var ki bu stabil durum çok uzun sürmemiş, son olarak İzmit Kaymakamlığı Olağanüstü Hâl Bürosu’nun 15.06.2017 tarihli yazısı ile huzurdaki depremzedelerin, sonradan yerleştirildikleri 4 (dört) bloktaki konutları da “bu konutların da öğrenci yurdu olarak kullanılacağı” gerekçesiyle tahliye etmeleri istenmiştir. Elbette ki kanunların aradığı geçerlilik şartlarını taşımayan kişi beyanlarının / taahhütlerinin hukuken geçerli olmadığının ayırdındayız. Bununla birlikte toplumsal bir olaya ilişkin olarak yetkili (seçilmiş değil bilakis atanmış) kişilerin verdikleri sözlerin hukuken bir değeri olmak gerekir. Nitekim dönemin Kocaeli Valisi Sn. Ercan TOPACA (ulusal basına da yansıdığı üzere) somut uyuşmazlığa ilişkin olarak şu telkinlerde bulunmuştur: <… Kentimizin gündeminden, Arızlı Konutları konusunun kalkması hepimizi sevindiriyor. O konutlarda oturanların bir kısmı olan 121 aile, TOKİ tarafından yaptırılan konutlara yerleştirildi. O daireler kendi mülkleri oldu. Burada kira öder gibi taksit ödemek suretiyle ev sahibi oldular. Geride kalan 48 vatandaş var. Onlar yükseklik korkusu nedeniyle 9 katlı binalara geçmek istemedi. Bu aileleri 4 blokta topladık. Toplam 237 konuttan yaklaşık 190 civarındaki konutu Kredi Yurtlar Kurumu’na yurt yapımı için tahsis ettik. Esasen dönemin valisi Sn. Ercan TOPACA’nın açıklama ve telkinleri, gazetelere yansıyanın daha da üstündedir. Zira depremzedelerden -oturdukları farklı blokları boşaltmalarını ve kendilerine tahsis edilen dört blokta toplanmalarını- talep eden Sn. Ercan TOPACA, sınırları çevrilmek suretiyle ayrıştırılan bu dört bloğun, diğer blokların aksine, kalan depremzedelere “nihaî olarak” tahsis edileceği sözünü vermiştir. Nitekim Sn. Vali’nin bu sözlerine güvenen depremzedeler, yıllardır oturdukları konutları boşaltarak, kendilerine gösterilen diğer konutlara göç etmişlerdir. Ne var ki aradan çok değil üç yıl dahi geçmeden depremzedelerden bu konutları da tahliye etmeleri istenmektedir. Özlü sonucu peşinen verelim ki, huzurdaki DEPREMZEDELER söz konusu konutları herhangi bir ivaz (bedel) ödemeksizin işgal etmek niyetinde değildir. Huzurdaki DEPREMZEDELER’in tek beklentisi, (dönemin valisi Sn. Ercan TOPACA’nın da söz verdiği üzere) ikametinde bulundurdukları konutların, uygun bir bedel karşılığında kendilerine devredilmesi ya da aynı esaslar dâhilinde emsal nitelikteki başka konutların nihaî olarak kendilerine devredilmesidir. Esasen “hâkim devlet değil, hâdim devlet” ilkesinin de gereği bu olup, deprem felaketinde çok ağır bedeller ödemiş olan huzurdaki DEPREMZEDELER’in barınma ihtiyaçlarının nihaî bir çözüm ile karşılanması, bir lütuf değil, devletin anayasal bir görevidir. Bu bağlamda 17 Ağustos Depremi felaketini en ağır şekilde yaşayan huzurdaki DEPREMZEDELER’in çok değil sadece tek bir talepleri vardır: O da huzurla oturabilecekleri ve tahliye tehdidinin olmadığı konutlara yerleştirilmeleridir. Tekraren ifade edelim ki huzurdaki DEPREMZEDELER, (her ne kadar hâlihazırda ikamet edilen konutlar Irak Devleti’nin hibesi yapılmışsa da) kesinlikle ve kesinlikle karşılıksız bir yardım beklentisi içerisinde değillerdir. Bu aşamadaki tek beklenti ve talep, ya hâlihazırda ikametlerinde bulunan konutların ya da emsal nitelikteki konutların uygun bir bedel karşılığında (ve elbette uzun vadeli taksitlerle) kendilerine devredilmesidir.