Uzun zamandır bu yazıyı yazmak için bekledim.
Türkiye'yi çok gezdiğim için nabız yokladım.
Sonuç olarak bütün Türkiye'nin öncelikli problemi ekonomik geçim sıkıntısı olduğu neticesine vardım.
En fazla etkilenen kesim de hepimizin bildiği gibi emekli vatandaşlarımız.
Özellikle Bağ- kur ve Sgk emeklisi.
Buradan emekli olan vatandaşlarımızla sohbete başladığımızda, bir dokun bin işit misali dertleri hiç bitmiyor.
Hepsinin ortak görüşü; maaşlarının yetersizliği, maaş artışlarındaki adaletsizlik, piyasaların denetimsizliği başta gelen şikayetler.
31 Mart yerel seçimlerinde oy kullanmayacağım diyenlerin sayısı oldukça fazla.
Seçim gününe kadar ne değişir bilinmez ama katılım oranını etkileyeceği aşikâr.
Siyaseten eski kalitenin olmadığı, heyecansız seçime gidildiği yönünde de görüş bildiriyorlar.
Halkın en çok duymak istediği, ekonomik geçim sıkıntısına çözüm önerileri sunacak, hayata geçirilecek projeleri duymak istiyor.
Siyasi parti liderlerinin birbirine karşı yaptığı konuşmaları pek sevimli bulmuyorlar.
Bizi feraha kavuşturacak, sorunlarımızı çözecek işleri hayata geçirsinler onları konuşsunlar istiyorlar.
Küçük esnafın durumu oldukça sıkıntılı.
Kira artışları, piyasadaki fiyat artışları işlerin durgunluğu küçük esnafı olumsuz yönde etkiliyor.
Çiftçimiz ekip dikmek, üretmek istiyor ama maliyet girdisinin yüksek olması nedeniyle üretimden vazgeçiyor.
Emeğinin karşılığını alamayınca toprağı işlemiyor.
Bu da sonuç olarak toprak ananın üretime küsmesi, toprağın kısırlaşması demektir.
Bunun olumsuz etkisi tüketilen ürünleri hem pahalı alıyoruz hem de sağlıklı ürünlere ulaşamıyoruz demektir.
Üretimsiz ekonomi düzelmez!
Çiftçimize, üreticimize ucuz mazot verilmek üzere acilen iyileştirme yapılmalıdır.
İthal ürün almaktan ithalattan vazgeçilmelidir.
Böyle giderse halk hepinizden vazgeçecek haberiniz olsun.