Hepimizin normal gördüğü, ‘olabilir ne var bunda’ dediği birçok şey oluyor hayatta.
Birilerine göre lüzumsuz ve lüks görülen, başkaları için elzem ve ihtiyaç olabiliyor.
Tercihler sadece bireyleri ve sadece kendi ailelerini etkiliyorsa, bizlere düşen bazen dudak bükmek, onay vermek ya da içimizden yazık demek olması yeterli.
İnsani olarak ya üzülüyoruz ya seviniyoruz ya da kıskanıyoruz.
Ama içinde bulunduğumuz, yaşadığımız, nefes aldığımız, doğanın her imkanından, imkansızlığından kendi payımız ölçüsünde yarar ve zarar gördüğümüz toplumlarda, özellikle bizler adına yasal görevler alan, yasal yetkiler kullanan kişilerin tercihleri yüzünden, sadece içinden geçtiğimiz zaman diliminde değil, geleceğimizi de doğrudan etkileyen hizmet(!), yatırım(!), değişim(!), girişim(!) karşısında itiraz etmeli, düşünceler paylaşılmalı, “neden olmalı? ya da neden olmamalı?” sorularına cevap arayabilmeliyiz.
Seçimle(!) ortak bütçemizi kullanması ve hizmet etmesi için yetki verdiğimiz sadece birkaç kişi, çevrelerindeki 20-30 kişi ile birlikte tüm toplumu ve geleceğini etkileyecek adımlar atarken bu kadar cüretkar, umursamaz olamamalı…
“Ama yasal” demek, geleceğimizin etkilenmesi gerçeğini değiştirmiyor maalesef.
Buraya kadar şu satırları okuyan okurlarımız, lafı nereye getireceksin diyorlardır.
Geçmiş yıllarda benzer eleştirilerim de oldu.
Örneğin; valiliğin, emniyet müdürlüğünün, vergi dairesinin ilçe değiştirmesi kararları…
Şimdi bazı gazeteci arkadaşlarımızın yazıları ve yorumlarıyla, manşetlere taşıdıkları haberlerle görüyoruz ki, bazı iş insanlarının yatırımları(!) geçmişten beri yasal olmayan, fiili tecavüzlerle ve görmemezlikten gelmelerle, hakkı olmayan “hak gasplarıyla” zenginlikler elde edilmiş.
Anormal olan her adım, yetkili ve görevli birkaç kişi tarafında “normalleştirilmiş”, görmezden gelinmiş.
Yazık, gerçekten yazık...
Hepimize ait olan denizimiz, göz göre göre doldurulmuş(!), yatırım(!) yapılacak diye güzelim doğa heba edilmiş.
Kime sordunuz? Kimden izin aldınız? Kimlerin gönlünü kazandınız?
Sadece seçilmiş(!) birkaç kişinin haddine mi geleceğimizi yok etmek…
Sportif başarısızlığa mahkûm edilen bir Kocaeli…
Kültürsüzleştirilen bir Kocaeli…
Sosyal hayatsızlaştırılan bir Kocaeli…
Sanatsız bırakılan bir Kocaeli…
Kimilerinin inancı, keyfi doğrultusunda kültürel asimile edilme çabasındaki bir Kocaeli…
Fakirleştirilen bir Kocaeli…
“Mış gibi” yapılan etkinliklerle, “normalleştirilen bir Kocaeli”…
Yazık, gerçekten yazık...