Öfkenin reçetesi!

Tefekkür Saati - Ayşe Battal

Abone Ol

Öfke!

İblisin en sevdiği afetlerden biri...

Kanın ansızın harekete geçmesiyle insanı atağa geçiren bir afet.

Körüklenince daha da alevlenen ve tabiri caizse volkan gibi patlayan ciddi bir afet.

Bu afeti, kalplerden temizlemediğimiz zaman; birikir, birikir ve biriktikçe intikam duygusuna dönüştüğünü fark edemeyiz bile...

Artık o koca bir intikam afetine dönüşmüştür.

Yenilmediği zaman nefse işte böyle ağırlık yapan bir yüktür öfke...

Vicdan duygusunu alır senden, kalbini arındıramaz olursun...

Öfkeden kurulamadıkça, ne hasetten kurtulabilirsin ne de riyadan...

Öfke tüm belalara kapı açan ciddi bir afettir.

İşte bu sebeple Rabb'imiz, mü'min bir kulun ahlaki değerlerinden bahsederken "Öfkelerini yenerler. İnsan kusurlarını bağışlarlar" buyurmuştur. (Ali İmran 134)

Rabb'i Zülcelâl'in bir terbiye metodunu daha görüyoruz. Adeta "Öfkeden, merhamet ederek kurtul" diyor.

Öfkeden kurtulmanın reçetesini veriyor; MERHAMET!

Kullarını çok iyi tanıyan Rabb'imiz, en büyük vasıflarından biri olan merhamet bilincine davet ediyor kullarını... O ki (Azze ve Celle); ne yaparsak yapalım, kapısını kullarına açandır her daim... Bir kulu; merhamet düsturuyla, ahlaklı olmaya, ihlaslı olmaya, takvaya çağırıyor.

Elhamdülillah!

Ebû Derdâ (r.a), Rasûlallah s.a.v Efendimize; "Bana, cennete götürecek bir şey öğret Ya Rasûlallah" deyince, Efendimiz s.a.v, kendisine şöyle buyuruyor: "ÖFKELENME!"