Özür Dileyin!!!

Çetin ÇILDIR'ın Köşe Yazısı

Abone Ol

Takvim yaprakları 31 Mart'ta takılı kaldı. Seçim öncesi yazdığım son yazının başlığı "Uzun Uykusuz Gece “idi. Görünen o ki, o gece de kaldık ve bir türlü sabah olmuyor. Nisan ayının ilk bölümü itirazlarla, 2 bölümü sonuç nasıl çıkarsa çıksın, tartışmalarla geçecek. Nisanı yaşamadan, Mayıs'a geçeceğimiz artık görünüyor. Ortaya çıkan sonuçlar henüz kesinleşmese de yorumlamak mümkün. Bu seçim yaklaşık 10 yıldır gündemde tutulan bazı efsanelerin sonu oldu.

Birinci efsane, tüm kurum ve kuruluşları kontrol altında tutan her şeyi belirleyen "Tek Adam" ve "Diktatör" efsanesi. ABD ve Avrupa medyası tarafından pompalanan, sosyal medya ile yayılan, fısıltı gazetesi ile ayyuka çıkan efsaneye, bu seçim son verdi. Dünya üzerinde seçim ile iş başına gelen ve sonrasında diktatörlük aşamasında geçen liderlere rastlıyoruz. Ama seçim ile indirilen bir diktatöre henüz şahit olmadık. Diktatörlüğün yapısı sizin bu hayali kurmanıza bile izin vermez. Hitler'in elinden Berlin’i Saddam Hüseyin'in elinden Bağdat’ı almayı hayal bile edemezsiniz. Diktatörler ya darbe, ya da suikast ile yıkılırlar. Bu seçim gösterdi ki 24 Haziran'da doğru tercihler yapabilseydiniz belki de kazanabilirdiniz. 31 Mart seçimlerinde ise bugün görüldüğü şekli ile İstanbul'u yani kalbini, Ankara'yı yani başkentini kazandınız. Halk desteği yüzde on bile olsa her diktatör seçimi yüzde 80-90 ile kazanır. Oysa sizin diktatör ilan ettiğiniz kişi, en önemli şehirlerini kaybediyor. Bu masala inananların bir özür borcu vardır sanırım.

İkinci efsane, her seçimde gündeme taşıdığınız ve taraftarlarınızı bununla uyuttuğunuz, iktidar oyları çalıyor, trafoya kedi giriyor, fazla oy pusulası basılmış, seçim öncesi hazır oy pusulaları var, 10- 12 milyon oy çalınıyor efsanesi.

31 Mart gecesi sanırım bu işleri yapmayı unuttular. Hatta daha ileri gidip kendi oylarına bile sahip çıkamadılar. Seçimin kaderini etkileyecek oranda oy hareketinin mümkün olmadığını, sandık başında görev yapan tüm siyasi partilerin sandık güvenliğini birlikte sağladığını, daha önce de yazmıştım. Hatalar tabii ki olacaktır, seçime itiraz müessesesinin amacı da bunları gidermektir. Bunun dışında art niyetli bir organizasyon var ise, siyasi partiler önce kendilerini sorgulamalıdır. Kalanını da bırakın hukuk halletsin.  Her seçimi şaibeli ilan ederek mutluluklarını çaldığınız insanlar şimdi sizi oy çalmakla suçluyor. Seçimi şaibeli ilan ediyorlar. İtirazlar sonuçlanır ve seçimi kazanırsanız, önce geçmişteki seçimleri şaibeli olmaktan kurtararak bu insanlardan özür dileyin.

Üçüncü efsane, cahil halkın makarna, kömürle kandırılarak iktidara oy vermeye ikna edildiği. Sizin değerli adaylarınızın cahil halk tarafından anlaşılmadığı ve halkın sola oy vermediği efsanesi. Halka dokunan, iyi bir seçim dönemini çalışarak geçiren adaylar çıkardığınızda seçmenin bu adaylara oy verebildiğini görüp, aşağıladığınız halka olan özür borcunuzu da ödemelisiniz.

Gelelim seçimin kazanan ve kaybedenlerine. 24 Haziran seçimlerinde aldığı oyu, seçim öncesi tahminimde de yazdığım üzere koruyan, Cumhur İttifakı seçimin ilk kazananıdır. CHP yine seçim öncesi son yazımda yazdığım gibi, oyunu ve belediye sayısını artırmış ve seçimin ikinci kazanan tarafı olmuştur. HDP’nin birçok bölgede adayı çıkarmaması bu artışa etki etse de, bu analizi CHP tarafı yapmalıdır. Bu analizi sağlıklı yapmaz ise ilk seçimde hayatın gerçekleri ile yüzleşecektir.

Seçimin bir diğer kazananı MHP'dir. Belediye sayısını artırmış ve ittifakın kazandığı yerlerde sonuca ciddi bir şekilde etki etmiştir. Sayın Devlet Bahçeli'nin seçim öncesi x+y= yüzde 52 formülü ufak bir sapma ile gerçekleşmiştir. Sistemin meşruiyetinin tartışılması konusundaki hassasiyet halkta karşılık bulmuştur. Tartışma seçim öncesi belirttiğim gibi kazanılan ve kaybedilen iller üzerinden yapılacaktır.

Seçimin kaybedenine baktığımızda, ilk sırada Cumhur İttifakı ve AK Parti'nin olası oy kayıpları üzerinden yeni parti hayali kuranları görüyoruz. Ortaya çıkan sonuç bu hayalleri uzun bir süre için ortadan kaldırmıştır. Buna rağmen yapılacak bir denemenin de başarı şansı yoktur.

İkinci kaybeden Muharrem İnce'dir. CHP kanadı bu seçimde yeni bir oyuncu devreye almıştır. İtirazlar nasıl sonuçlanırsa, sonuçlansın yeni aktör Ekrem İmamoğlu'dur. Muharrem İnce ise siyasi enkazdır. Bu süreçte yazdığım yazılarda muhalefetin lider üretmek için tek şansının yerel yönetimler olduğunu yazmıştım. Bu durum 31 Mart seçimlerinde hayata geçmiş görünüyor.

Kaybeden üçüncü taraf ise İYİ Parti'dir. Türkiye Komünist Partisi’nin bir il kazandığı seçimde girdiği her yeri kaybederek en büyük hayal kırıklığını yaşayan partidir. Büyük hayal ve hedeflerle çıktıkları siyasi yolun sonu görülmektedir. Seçim öncesi başlayan ve seçim sonrası Ümit Özdağ ile devam eden istifa rüzgârı, fırtına işareti vermektedir. Kongre kararı kısa vadede yaşanacak ilk gelişme olarak beklenmelidir.

Seçimin bir diğer kaybedeni HDP'dir. Kayyum belediyeciliği üzerinden hizmetle tanışan bölge halkı için, HDP siyasi yük olarak görünmektedir. Hem oy, hem de belediye kayıplarının tartışılacağı açıktır. Buna rağmen adayı çıkarmadıkları illerde sonuca etki etme senaryoları başarılı olmuştur. Barajı aşmak için destek aldıkları CHP seçmenine belediyeler kazandırarak bu kesimdeki sempatilerini artırmışlardır. CHP-HDP oy geçişlerinin artarak devamı bir süre sonra normalleşecektir.

SON SÖZ

31 Mart seçimleri, zor şartlarda kurulan, darbe ve muhtıralar ile hırpalanan Türk demokrasisinin büyük zaferidir. İtiraz süreçleri şeffaf olarak tamamlanmalı ve zafer taçlandırılmalıdır. Öte yandan verdiği kararlardan hoşnut olmasam da siyasi ferasetine hayran olduğum Türk halkı bir kez daha siyasete damga vurmuştur. Siyasetçilerin bu seçimlerden alacağı büyük dersler olmalıdır. İktidar kanadı kaybedilen belediyeler üzerinden verilen dersi anlamalıdır. CHP ise kendisine halkın açtığı yeni krediyi bu kez harcamamalıdır. İlk sınav İstanbul'a itiraz sürecidir. Bu süreci halkı germeden yönetmeli sonrasında da kazandığı belediyelerde Eskişehir dışında ortaya koyamadığı bir belediyecilik modeli ortaya çıkarmalıdır. Türk halkı sürekli kaybedilen seçimlerle muhalefet kanadında biriken gerilime bu seçimle son vermiştir. Siyasetin normalleşmesi iradesini ortaya koymuştur.

Bu iradeyi anlayan anlayacak, anlamayan ise yok olacaktır.