Papa’dan Önce Vardığımız Kıyı...

Abone Ol

Geçmişin taşlarında yürümek, bugünün ruhuna dokunmaktır bazen. İşte İzmit Belediyesi’nin “Nikomedia’dan İzmite Zaman Yolculuğu Festivali” kapsamında düzenlediği yürüyüş de tam olarak böyle bir anlam taşıyordu. Sadece bir festival etkinliği değil; bir hatırlama, bir sahiplenme, unutturulmaya yüz tutmuş değerlere bir selamdı bu yürüyüş. Ve ben, oradaydım. Ayaklarımda tarih, kalbimde sükûnet, zihnimde binlerce yıllık bir çağrı vardı.

Milattan sonra 311 yılında, antik Nikomedia’da yani bugünkü İzmit’te yayımlanan o büyük belge... Hoşgörü Fermanı. Dünya tarihinin ilk resmi dini hoşgörü belgesi. Onu sadece duymakla kalmadık, biz o gün o fermanın izinden yürüdük. İzmit’ten İznik’e uzanan, 6 kilometrelik bir kültür yolunda adım adım geçmişe dokunduk. Elbeyli Köyü’nden başladık, zeytin ağaçlarının gölgesinde sessizce yürüdük, bazen düşündük, bazen sustuk. Ama en çok hissettik.

Yol boyunca karşılaştığımız her taş, her yapı, her bakış; zamanın ikiye bölünüşü gibiydi. Bir yanda geçmişin ağırbaşlılığıyla yükselen dikilitaşlar, anıt ağaçlar… Diğer yanda yürüyüş kulüpleri, üniversite öğrencileri, çocuklar, yaşlılar… Eskiyle yeninin el ele verdiği bir yürüyüştü bu. Omuz omuza, yürek yüreğe. Ve sonunda ulaştığımız yer: İznik Ayasofya (Orhan) Camii.

Ve orada, belki de yürüyüşün en anlamlı ânı yaşandı. İzmit Belediyesi Başkan Yardımcısı Yaşar Kardaş, Bursa Büyükşehir Belediyesi temsilcisine Hoşgörü Parşömeni’ni takdim etti. Bu bir evrak değildi. Bu bir duruştaydı. “Biz hâlâ buradayız. Biz hâlâ bu değerlere sahibiz.” diyen bir vicdanın, bir kentin suskun ama çarpıcı çığlığıydı. Bir toplumun geçmişine, insanlığına, geleceğine olan inancını ilan etmesiydi.

Bu yürüyüş sadece geçmişi yad etmekle kalmadı. Kültürel mirasın geleceğine de ışık tuttu. Çini atölyelerinden Ayasofya Orhan Camii’ne, İznik surlarından tarihi çarşılara kadar uzanan gezimizde bir şeyi daha anladım: Tarih sadece müzelerde saklanmıyor. Bazen bir duvarda, bir taşta, bir anlatıcı gözde yaşar.

Ve biz o gün o tarihi göz göze yaşadık.

***

Ve şimdi bir anekdot...
21 Nisan’da vefat eden Papa Franciscus, hayatta olsaydı bu aralar İznik’e gelecekti. Gerçekten de gelecekti. Öyle ki İznik’te bizleri gören birkaç vatandaş “Papa mı geldi?” diye sordu. Önce şaka zannettim ama sonra öğrendim ki, eğer ömrü yetseydi, İznik Gölü kıyısındaki batık Kutsal Pederler Kilisesi’ni, yani Hristiyanlık tarihinin en temel taşlarından birini ziyaret edecekti.

Ama o gelemedi.
Biz geldik.
İzmit’ten yola çıkan onlarca yürek, 1700 yıl öncesine yürüdü.
Hoşgörünün sesine kulak verdi.
Papa’dan önce biz vardık o kutsal kıyıya.
Ne garip bir tevafuk değil mi?

Artık yeni Papa 14. Leo'nun yakın bir tarihte İznik'e gelmesi bekleniyor.

Ve işte bu nedenle, bu yürüyüşü düzenleyen İzmit Belediyesi’ne, Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’e, Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ufuk Aktürk’e, Spor İşleri Müdürü Mithat Ağa'ya, yürüyüşe katılmama vesile olan değerli spor insanı Erdem Çakır’a, kültürel miras, alan yönetimi ve arkeolojik varlıkların korunması konusunda uzman bir isim olan Ceren Öker'e ve orada bizlerle ilgilenen tüm belediye emektarlarına canıgönülden teşekkür ederim.

Ayrıca, İznik'in tarihini bizlere anlatan, rehberlik eden, geçmişi yeniden gözümüzde canlandıran Bursa Büyükşehir Belediyesi Turizm ve Tanıtım Şube Müdürü Ercüment Yılmaz’a ve arkeolog arkadaşlara da teşekkür etmek istiyorum.

Onlar sayesinde sadece tarih öğrenmedik, tarihe dokunduk.
Nasıl büyük bir mirasa sahip olduğumuzu bir kez daha iliklerimizde hissettik.

Dilerim ki bu yürüyüş, sadece bir festival hatırası olarak kalmaz.
Dilerim ki bu adımlar, bir gün gerçek bir hoşgörü çağının ilk satırları olur.
Çünkü biliyoruz:
Tarihte hoşgörüyü sahiplenen şehirler, gelecekte insanlığa umut olur.

Hoşgörünün eksik olmadığı sağlıklı ve huzurlu günlere...

BURASI DA PAPA'NIN GELMESİ BEKLENEN VE ÇALIŞMALARIN SÜRDÜĞÜ İZNİK GÖLÜ KIYISINDAKİ KUTSAL PEDERLER KİLİSESİ DİYE BİLİNEN ALAN