Pencere!!!

Çetin Çıldır'ın Köşe Yazısı

Abone Ol

Aidiyet duygusu çok gelişmiş bir topluma sahibiz.

Bir siyasi partiye, futbol takımına, cemaate, hatta bir insana bile bağlananlar mevcut.

Bazı durumlar için bu hayatı çok kolaylaştırıyor.

Siz okumuyor, bir şey üretmiyor, hatta araştırma gereği bile duymuyorsunuz.

Baktığınız pencereden ait olduğunuz mahalleden ne üretildi ise menü o.

Seç beğen ve ye afiyet olsun. Buraya kadar kimsenin üzerine almadığına eminim.

Çünkü bu tespitleri herkes karşı taraf için yapıyor.

Bireysel olarak herkes olaylara objektif baktığını düşünüyor.

Karşı taraf ise taraflı, fanatik ve bağnaz.

Gerçekten objektif bakmak istiyor muyuz, tabii ki hayır.

Zordur, hayatı çekilmez hale getirir, bu güne kadarki tereddütsüz kabul ettiğimiz birçok şeyi sorgulamayı gerektirir. Bunu isteyen insanı ise zor bulursunuz. Bir deneme yapalım.

-Son açıklanan uzay programı ile başlayalım. Böyle bir programı hayata geçirmek son derece önemlidir.

Yüksek teknoloji bizim uzun yıllardır ihmal ettiğimiz bir alan.

Meseleyi sadece aya gitmek olarak anlamak en hafifinden cehalettir. Yüksek teknolojinin çok hızla ticarileştiği bir çağda yaşıyoruz. Internet, cep telefonu askeri amaçlarla tasarlanmış, sonuçta ticari bir ürün haline gelmiştir. Buraya kadar birinci pencereden baktık.

Gelelim ikinci pencereye, salgın döneminde, işyerleri kapalıyken ekonomik sıkıntılar yaşanırken bu programı açıklamak da doğru mu ?

Bana göre HAYIR .

Program doğru açıklama yanlış.

Bir deneme daha yapalım.

Yağan her yağmuru sele döndürmeyi başaran!!!, her damlanın ölüm getirdiği İZMİR.

Binali Yıldırım'ın aday olduğu seçimlerde İzmir' de yaptığım bir sohbeti aktarayım. O seçimlerde bir meclis üyesi adayı ile yaptığım, o günden beri unutmadığım bir sohbet. Basit bir soru sordum. Ülkenin tamamına yakınını iş dolayısı ile geziyorum. Başarılı şehirler ve yerel yönetimler de var, başarısız olanlar da. İzmir, çok ayrı bir yerde.

Bizim gençlik dönemlerimizin hayal şehri İzmir, ne halde görmüyor musunuz?

Konak, Alsancak, Karşıyaka tamam da, ya kalan yerler? AK parti Binali Yıldırım ile kazansa , yıllarca kaybetmiştik duygusu ile İzmir' e neler yapar, diye takıldım.

Cevabı tüyler ürperticiydi.

Biliyorum, biz de geziyoruz ve geri kaldığımızın da farkındayız. Ama İzmir yansın AK Parti kazanmasın !!! Ne kadar objektif bir bakış açısı değil mi?

SON SÖZ

Muhalif kesimin duayen gazetecisi Can Ataklı bu hafta da sahne aldı. Uzay programı ile dalga geçen bir programda. Hani şu;

İktidarın seçim kaybedeceğine inanmıyorum. Ancak, Avusturalya' daki gibi büyük bir yangın, büyük bir deprem ya da cephelerden birinde savaş kaybı olursa belki diyen gazeteci !!! Hani tahmin mi temenni mi anlamakta zorlandığımız zat.

Bu zatın da sahne aldığı muhalif medyada hiç İzmir' de 25 yıla yakındır iktidar olan CHP'yi eleştiren bir program gördünüz mü?

Nasıl 20 yıla yakın genelde iktidar olanlar ülkede olan olumlu veya olumsuz her şeyden sorumlu ise, yerelde 25 yıla yakındır iktidar olanlar da sorumludur.

Nasıl Kocaeli'nin en borçlu belediye olmasını hâlâ Sefa Sirmen' de aramak saçma ise, İzmir konusu da CHP'nin skandalıdır.

Aidiyet duygusu anlaşılabilir, ancak abartmamak gerekir.

Böyle yazmak da mümkün, peki neden yazmıyorlar ? Mahalle baskısı en çok yazanların sorunu. Kendi mahallelerinden korkuyorlar. Bu korku ile talep edilen ne ise onu veriyorlar.

Siz siz olun, aklınızı kiraya vermeyin. Ülkenin en önemli ihtiyacı okuyan, araştıran düşünen insan. VESSELAM.