Kahramanmaraş merkezli 7. 7 ve 7. 6 büyüklüğündeki deprem felaketinin ardından yapılan sosyal medya kullanımları ve haberleri değerlendiren Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emel Şerife Baştürk gazetemize açıklamalarda bulundu. Sosyal medya kullanımı konusunda ciddi eğitimlerin verilmesi gerektiğine değinen Baştürk, farklı görüşleri ve kurumları dengeli şekilde takip etmek gerektiğinin altını çizdi. Baştürk, paylaşılan çocuk fotoğrafları ile ilgili de çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti.
“ÜLKEMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN”
Meydana gelen deprem felaketi hakkında konuşan Baştürk, “Ülkemizin başı sağ olsun. Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum. Umarım tekrar böyle yıkıcı bir felaket ile karşı karşıya kalmayız. Depreme hazırlıklı oluruz” dedi. Meydana gelen yıkıcı depremlerin ardından sosyal medya kullanımına yönelik yapılan eleştiriler hakkında da açıklamalarda bulunan Baştürk, “Sosyal medya ilk etapta bence kurtarma faaliyetleri ya da olayın ne kadar vahim olduğunu anlamamıza yardımcı oldu. Kişisel paylaşımlar ya da duyurular orada neler yaşandığını anlamamızı sağladı. Özellikle böyle büyük bir felaket durumda yaygın medyanın bölgeye ulaşması, oradan sağlıklı ve doğrulanmış enformasyonu alması zaman alır. Bu çok kolay değildir. Normal dönemlerle de kıyaslandığında ayrıca zordur” diye konuştu.
“TÜM ÜLKE HALKINI TRAVMATİZE ETTİ”
“Ana akım medya ile kıyasladığımız zaman, sosyal medya herkesin çok fazla ilgisini çekmiştir” diyerek sözlerine devam eden Baştürk, “Herkes haberi internetten almaya çalışıyordu. Bunun birinci sebebi felaket büyüktü. İstanbul basınının özellikle yaygın medyanın bölgeye ulaşması zaman almıştı. Yerel medya çalışanları zaten olaydan çok etkilenmişti. Aslında her olayda biz bunu yaşıyoruz. Sosyal medya kullanımının bize çok büyük kazanımları oluyor. Hızlı oluşu ve doğrudan, bireysel hikayelere de ulaşılmasının sağlaması açısından bence internetin çok büyük artıları oluyor. Bilinçsiz kullanım ya da takipçi sayısı artırarak internet üzerinden kendi reklamını yapmaya çalışan insanlar maalesef oradaki acıyı ciddi biçimde travmatize etti. Hem bölge insanına hem de bizim gibi ikinci derecede mağduriyet yaşayan, doğrudan depreme maruz kalmamış olsa da bu acıyı uzaktan yaşayan ve oradaki insanların derdi ile dertlenen diğer tüm ülke halkını travmatize etti” şeklinde konuştu.
“ZATEN REYTİNG VAR REYTİNG KAYGISINA GİRMEYE GEREK YOK”
Bölgede yapılan haberciliğe de değinen Baştürk, “Bunlar geçecek. Bugün hepimiz ekranlardayız. Binlerce kişi belki bu görüntülere tıklayacak. Bir hafta sora belki bunları unutacağız. Oradaki muhabir de belki çok izlenecek. Ama o insanlar yıllarca bunun izlerini hayatlarında taşımaya devam edecekler. Dolayısı ile orada insanların iyileşebilme durumunu reytingin önüne koyamayan muhabirler ile bütün toplum için bu iş çok zor yürür. Genç muhabirler vardır, tecrübesizlerdir belki ama her şeyden önce bence kurumlarına sahaya o muhabiri göndermeden önce çok önemli rol düşüyor. Zaten reyting var. Günlerce deprem bölgesinden haber bekledik. Başka ne izledik? O yüzden burada reyting kaygısına girmeye gerek yok. Burada insanlar nasıl iyileşir birinci önceliğimiz olmak zorunda. Eğer dikkat ettiyseniz yurtdışından gelen kurtarma ekipleri enkazdan çıkış anında branda germeye çalıştılar. Çünkü arama kurtarma ekiplerinin de sadece sağlık eğitimi değil çok ciddi bir etik eğitiminden de geçtiklerini biliyoruz. Aynı zamanda kişinin mahremiyetini nasıl koruyacaklarını da öğreniyorlar” dedi.
“GÖRÜNTÜNÜN DRAMA DÖNÜŞTÜRÜLEREK PAYLAŞILMASI MAALESEF HİÇ ETİK DEĞİL”
“Ben Gölcük depreminde yaşamıştım ama hiç böyle bir felaket yaşamadık” şeklinde sözlerine devam eden Baştürk, “Herkes haber almaya çalışıyordu. Bir de ana akım medyaya olan güvenin sarsılması bence insanları sosyal medyaya itti. Pek çok insanın aklında, ‘Ben ekranda ne kadar gerçekleri görüyorum?’ sorusu vardı. Bu yüzden herkes sosyal medyada sorularına yanıt aramaya çalıştı. Bence sorunlardan bir tanesi de bu. Daha özgür ve daha doğru habercilik yapılabilirse insanlar bu kadar çok sosyal medyaya gitmeyecekler. Oradaki yoğun trafik bazı insanları da ne yazık ki buradan nemalanmaya doğru götürdü. Özellikle hayatını kaybeden 4 yaşındaki kız çocuğunun görüntüsü, onu kurtarmaya çalışan kişinin orada fotoğraf çekmeye çalışması ve yine sosyal medyada çadırlarda yaşayan çocukların görüntülerinin paylaşılması, fotoğrafların arkasına bir müzik konularak görüntünün tamamen ayrı bir drama dönüştürülmesi maalesef hiç etik değil” şeklinde konuştu.
“DEVLET ÇOCUKLARIN KORUNMASI NOKTASINDA PAYLAŞIMLARA MÜDAHALE ETMELİ”
Sözlerine devam eden Baştürk, “Ben kesinlikle internete ilişkin bir yasak getirilmesinden yana değilimdir ama devletin özellikle çocukların korunması noktasında bu paylaşımlara müdahale etmesi gerektiğini düşünüyorum. Çok fazla çocuk görüntüsü kullanıldı. Bu çocuklar büyüdüklerinde bu travmayı hiç atlatamayacaklar. Kayıp çocukların gerçekten yakınları var mı yok mu bir komisyon oluşturularak, şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı. Çocuklarla ilgili bir çalışmanın yürütülmesi gerekiyor. Sosyal medyayı da bu konuya dahil ederek söylüyorum” dedi.
“İNSAN KAYBINI UNUTMAZ AMA KENDİNİZİ ONUN YERİNE KOYUN”
Afet bölgesinde ortaya çıkan haberler hakkında Baştürk, “Enkazdan en az 3 gün sonra çıkan çocuk zaten şokta. O çocuğun ağzından bir laf almaya ve görüntü almaya çalışmayı muhabirler yaptı. Çocuğa, ‘Baban yanında mıydı?’ diye soruluyor. Çocuk, ‘Babam öldü’ diyor. Bunu sormayın. Ya da, ‘Arkadaşlarına vereceğin bir mesaj var mı?’ diyor. Bu kadar tecrübesiz olunamaz. Ben bunu tecrübesizlikle açıklayamıyorum. Çocuk, ‘Babam 30 saat önce öldü’ diyor. Bu videolar dolaşacak. Bu çocuk belki bunu unutmak isteyecek. Çünkü o an şokta ve onu hiç unutamayacak. İnsan tabi ki kaybını unutmaz ama kendinizi onun yerine koyun. Yıllar geçecek siz babanız ile aynı enkazın altında olduğunuzu hiç unutmayacaksınız. Sizinle ilgili olarak internette bunlar dolaşacak ve bu çok zor bir travma. Biz buna, ‘mağdurun mağduriyetini artırmak’ deriz. Sosyal medyayı da buna katarak söylüyorum eğer siz doğru haber yapmıyorsanız mağduriyeti artırırsınız” diye konuştu.
“KESİNLİKLE YAPTIRIMI OLMASI GEREKİR”
‘ Hatay’da baraj patladı’ şeklinde yapılan paylaşımlar hakkında da konuşan Baştürk, “Böyle yanlış bilgilerin bir yaptırımı olması gerekiyor. Burada kasıt var. Eğer bir haber kurumu değilse, bir kişi ise yaptırımı olmalı. Böyle bir enformasyonu paylaşmakta ben bir art niyet ararım. Başka bir şey düşünürüm. Kesinlikle yaptırımı olması gerekir. Bu tek bir örnek değil. Bunun caydırıcı bir yaptırımı olmazsa buna benzer örnekleri daha çok görürüz. Arama kurtarma çalışmalarına bile ciddi sekte vuran şeyler oldu. ‘Şu adreste birisi var’ diye yanlış bilgiler yayıldı” şeklinde konuştu.
Sosyal medya konusunda bireysel önerilerde bulunan Baştürk, “Sosyal medya alanı yaygın bir medya gibi denetim mekanizması olacak bir alan değil. Ancak bunun çözümü interneti yavaşlatmak oluyor. Bu da bir çözüm değil. Sadece bireysel kullanıcının bilinçli olması gerekiyor. Eğer bir anonim hesapsa, kendi ismi ile ilgili değil başka bir isim ile paylaşım yapıyorsa mutlaka bir soru işareti oluşur. İnsanlar, ‘Hangi sosyal medya kaynaklarını kullanalım?’ diyorlarsa ben özellikle derim ki belirli sivil toplum örgütlerinin hesaplarını takip edin. Farklı görüşte olan siyasi kuruluşları takip edin ki kontrol edebilme şansınız olsun. Örneğin; AHBAP’ın hesabını takip ediyorsanız AFAD’ın hesabını da mutlaka takip edin. Yine alanında güvenilir belirli isimler varsa akademisyenleri de takip edin. Birtakım teyit sistemleri de var. Sosyal medya üzerinde bu tür hesapları takip edin. Sosyal medya bilgi kirliliğinin çok yoğun olduğu ve kullanıcıların da bilinçli olması gereken bir alan” dedi.
“BİNLERCE OLUMSUZ PAYLAŞIMDAN DAHA ÖNEMLİ”
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yapılan yavaşlatma hakkında da konuşan Baştürk, “Bence özellikle kriz anlarında kötü bir şeyi durdurmaya çalışırken iyi bir şeyin önüne geçiyorsanız bu telafi edilemez bir şeydir. Bir kişi bile orada yardıma ulaşmaya çalışıyorsa ve bu nedenle mağduriyet yaşadıysa inanın bu binlerce olumsuz paylaşımdan daha önemli bir şeydir. Bu nedenle burada zarar ve yararın hesabını iyi yapmak gerekir. Birileri sosyal medyayı kötü niyetle kullanıyor bunu biliyoruz. Bunun hesabı daha sonra sorulmalı. Burada gerçekten iyi niyetli bir organizasyon yapılmaya çalışılıyor. Birisi, ‘Şuradaki yol açık, şuraya acil ihtiyaç, malzeme lazım. Şurada yaralı var’ diye paylaşım yaparken diğer olumsuzluklar için sosyal medyayı yavaşlatmak bence daha büyük bir risktir. Ben yönetici olsam böyle bir karar almam” ifadelerini kullandı.