Eğitim-İş Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı Sabri Mutlu gazetemize yapmış olduğu ziyarette eğitim sisteminde yaşanan problemler ve beraberinde öğretmenlerin yaşadığı birçok sorunu dile getirdi. Mutlu yapmış olduğu açıklamada yaşanan birçok farklı sorundan bahsederek “Nereden tutarsanız Milli Eğitim dökülüyor” dedi.
Eğitim-İş Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı Sabri Mutlu, gazetemize ziyarette bulundu. Ziyaret kapsamında eğitim sisteminde yaşanan aksaklıklar ve öğretmenlerin yaşadığı problemler ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Başkan Mutlu, öğretmenlik meslek kanunu, yönetici atamasının halen daha açıklanmamış olması, okullarda temizlik personeli sıkıntısının yaşanıyor olmasını ve İzmit’te 67 öğrencinin herhangi bir liseye yerleşememesi gibi birçok sorunu dile getirdi.

“UCUBE BİR KANUN DEDİK”
Başkan Mutlu konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Konuşulacak çok şey var. Örneğin öğretmenlik meslek kanunu. Biz öğretmenlik meslek kanunu 2022 yılı Şubat ayında çıktığı zaman ucube bir kanundur, boş bir kanundur dedik. Bugün bakanlık hala öğretmenlik meslek kanununda düzenlemeye gitmek zorunda kaldı. Çünkü Anayasa Mahkemesi reddetti bazı maddelerini. Mesela bu sene başında dedi ki eğitimi tamamlayanlara sınav yapacağım, sınavdan 580 TL’ye yakın bir para alacağım. Eğitim emekçileri ‘Böyle paralı sınav mı olur? Unvan için parayla sınav mı olur’ dediler. Bakanlık sonradan vazgeçti. Para alınmayacak dendi. Peşinden ‘Parasını almadığım bir sınavın kitapçığını da basmayacağım’ dedi. Orada bakanlığın yine bir hatası oldu.
“EĞİTİM FAKÜLTELERİNİ BİTİRENLER ZATEN UZMANDI”
Öğretmenlik 1973’te çıkmış Milli Eğitim Temel Kanunu'na göre uzmanlık mesleğidir zaten. Tıpkı tıp fakültesini bitirenin doktor, hukuk fakültesini bitirenin savcı, hakim, avukat olduğu gibi Eğitim fakültelerini bitiren tüm arkadaşlar zaten uzmandı. Yapılan sınav sonucunda 24 Kasım’da sonuçları açıklamışlardı. 1 Ocak'tan itibaren uzmanlık tazminatı, baş öğretmenlik tazminatı ödemeye başladılar. Aslında ödenen tazminat döneminde bir ay öncesiyle bir ay sonrası arasında yaklaşık 2 bin 500 TL uzman arkadaşlarımızda bir fark oluştu. Ama ne girdiği ders değişti ne de öğretmenin el programı değişti. O zaman anayasaya aykırılık oluştu. Eşit işe eşit ücret. Aynı öğretmenler odasından çıkıyoruz arkadaşlarımızla, sınıflarımıza gidiyoruz. Bir ay öncesiyle hiçbir şeyimiz değişmedi.
.jpg)
“O YANLIŞLAR DEVAM EDİYOR”
Ekonomik iyileştirme, unvan öyle olmamalı. Emeklilik dilekçesini verdiği gün, emekliliği kabul edildiğinde o unvan kaldırıldı. Hiç Hiçbir meslekte böyle bir şey yok. Aldığınız unvanı kullanırsınız. Ekonomik getirisi için unvan verilmez. Oradaki amaçlardan bir tanesi Baş öğretmenliği kabul ettiğinde Mustafa Kemal Atatürk o dönemde de baş öğretmenler varsa Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde o unvan o yüzden verilmiştir. Öyle bir unvan vardı. Ama baş öğretmenlik unvanı Mustafa Kemal Atatürk'le özdeşleşmişti. Aslında o unvanı sanki itibarsızlaştırmak o unvanların verilmesi. Biz onun için reddetmiştik. Demiştik ki bizim tek bir başöğretmenimiz var. Ama bize unvan verilecekse mesela Milli Eğitim Bakanlığı Hizmet içi eğitimlerle öğretmen niteliğini arttırmaya yönelik çalışma yapabilirdi ama o günkü yasaya göre örneğin bir fizik öğretmeni gastronomide teşhis yüksek lisans yaptığında sınavdan muafiyet kazanıyor ve uzman oluyor. Peki fizik öğretmenliğine o gastronominin ya da işletmenin ne katkısı olacak? O yanlışlar devam ediyor. O olumsuzluklar düzelinceye kadar da mücadelemiz devam edecek.
“NEREDEN TUTARSANIZ MİLLİ EĞİTİM DÖKÜLÜYOR”
Bugün Yönetici ataması açıklanması gibi görevlendirmeler açıklanması gerekiyordu. Bakanlık henüz süreci tamamlayamadığı için okullarda yeni idareci arkadaşlarımız görevlerine başlayamadılar. Yerlerini öğrenemediler henüz. Süreç böyle olmamalıydı. Süreci ocak ayında başlatırsınız, sınav sürecini Haziran'a kadar bitirirsiniz. Temmuz'da öğretmenlerimiz, idareci olan arkadaşlarımız yeni görev yerlerine giderler. Önce bir yeni yere yerleşmeye çalışırlar. Mesela siz yeni bir binaya taşındınız. Bir sürü fiziksel eksiği gördünüz, tespit ettiniz. Yaz sezonunu böyle değerlendirip planlamasını yaparsak eğitim öğretim çok daha nitelikli, çok daha kaliteli olur. Ama nereden tutarsanız Milli Eğitim aslında dökülüyor.
.jpg)
“OKULLARDA TEMİZLİK PERSONELİ İHTİYACI DEVAM EDİYOR”
Örneğin TYP dedikleri yani Toplum Yararına Çalışan Personel arkadaşlarımız var. İŞKUR üzerinden sanki sosyal sorumluluk projesi gibi geliştirilmiş geçici çalıştırılan arkadaşlarımız var temizlik personeli olarak. Ama birçok okulda temizlik personeli ihtiyacı var. O sorun var. Temiz bayrağı asıyoruz okulun bahçesine ama okulun temizlik sorununu çözecek personeli yok. Mevsimlik işçiyle çözülemez. Eğitim öğretim 11 Eylül’de açılıyor. Ekim ayına geliniyor halen daha o personel görevlendirilemiyor. Her okulda temizlik personeli ihtiyacı devam ediyor.
“DAĞITILAN ÖĞÜN YEMEĞİNİN SEÇİM MALZEMESİ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI”
Seçim öncesinde okulöncesi kurumlarda bir öğün yemek dağıtılmıştı. Seçim malzemesi olduğu ortaya çıktı. Bugün o yemeği veremez hale geldi. Daha önce İzmit İlçe Milli Eğitim müdürlüğü ile ilgili taşımalı eğitim öğrencilerinin yemeğin kalitesizliği ile ilgili biz kendileri ile görüşmüştük. Çözüm istemiştik. Eğitimin paydaşı olduğumuz için biz ilk olarak kurumla görüşüyoruz. ‘Burada bir aksaklık var mümkünse çözülmesini talep ediyoruz’ diyoruz. Aynı firma hem Körfez’de hem İzmit’te yemek dağıtıyor ama arada o kadar bariz kalite farkı vardı ki. Bende şube müdürümüze ‘Siz çocuğunuza bu yemeği yedirir misiniz?’ diye sordum. Veya ‘bunlar da bizim çocuklarımız değil mi?’ dedim. Yani bu sendika sadece eğitim emekçilerini değil bu ülkenin geleceği olan çocukların da hakkı içinde alanda ve mücadelesine devam ediyor.

“İZMİT’TE 67 ÖĞRENCİ HERHANGİ BİR LİSEYE YERLEŞEMEDİ”
Umuyorum ki okullarımız daha nitelikli eğitim ortamına dönüşür yeni görevine başlayacak arkadaşlarla. Ama şu anda İzmit’te 67 tane çocuğumuz herhangi bir liseye yerleşemedi. Açık liseye gitmek zorunda kaldı. Listesi var bizde. Hani 12 yıl kesintisiz eğitim vardı? İlçe müdürümüze ‘sayın müdürüm bu çocuklar bir örgün eğitim kurumuna yerleşmeli’ dedim. Bir okula bakıyoruz o okulda da okul müdürü kendi inisiyatifiyle alan kapatıyor. Öğrenci almak istemiyor kontenjanı düşük tutuyor. Bir taraftan siz kontenjanı düşük tutacaksınız o alanı kapatmaya yönelik çaba göstereceksiniz. Diğer tarafta da okullara yerleşemeyen çocuklara ‘ben size okul bulamadım hadi açık liseye git’ diyeceksiniz.
.jpg)
“O ÇOCUKLARIMIZ KAYIP NESİL OLACAK”
MESEM’ler, işletmeye ve okula teşvik verildiği için çok gündemde şu anda ama maalesef bizim projelerimiz hep 4- 5 yıllık eğitim reformu adı altında değişikliğe gidiyor ve o çocuklarımız kayıp nesil olacak. Çünkü 4’üncü senenin sonunda teşvik kesildiği için iş veren işten çıkaracak. Mesleki eğitime giden çocuğumuzu istihdam ettiğimizde 4 yıllık sonunda kalfalık belgesi alması gerekirken teşvik o güne kadar verilirken, sınavda başarır olur kalfalık belgesi alamazsa da işyeri yetkilisi çocuğa çıkış veriyor. Diplomasız gençlik gelişiyor.
“HER OKULUN ÖNÜNDE SERVİS ARAÇLARI VAR”
Adrese dayalı sistem diyoruz her okulun önünde servis araçları var. Şube müdürümüze ‘adrese dayalı sistemde o mahallede yaşayan çocukların okuduğu sistem değil miydi bu sistem? Peki bu servisler nereye gidiyor?’ diye sordum. Farklı ilçelerden gelip giden çocuklarımız var. Fırsat eşitliği yaratılmıyor yoksa öğretmenin niteliği aynı. Çünkü bir öğretmenimiz A okulundan bir öğretmenimiz B okuluna nakil oldu. Şimdi kitlesel olarak tüm çocukları mı oraya taşımamız gerekiyor. O nedenle okulların fiziksel donanımı, hizmet işlerinin çok daha nitelikli olması lazım.