Özel Röportaj; Yeni kuracağı parti ile dikkatleri çeken Yavuz Ağıralioğlu, yerel seçimlerin ardından zaman zaman gündeme gelen erken seçim tartışmaları hakkında Bugün Kocaeli Gazetesi'ne konuştu. "Belli olmaz. Türkiye'de eğer bu tür sorularda muhatabınız Tayyip Erdoğan ise her şey mümkündür. Tayyip Bey mezardan sağ çıkabilir bir adamdır. Tayyip Bey hafife alınır bir siyasi rakip değildir. Beyefendi siyaseten hikmetinden sual olunmaz, ne yapacağını kendi bilir" diye konuştu. 

Özel Röportaj Türkiye siyasetinde kuracağı yeni parti ile son günlerin merak edilen ismi Yavuz Ağıralioğlu, Bugün  Kocaeli Gazetesine özel röportaj verdi.  Bugün Kocaeli Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Akçaalan’ın sorularını yanıtlayan Ağıralioğlu çok konuşulacak açıklamalara imza attı. Ağıralioğlu, 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri'nin ardından gündeme gelen erken seçim tartışmalarına da değindi.

"MİLLET BİZE BİRBİRİNİZİ YİYİN DİYE OY VERMİYOR"

Ben şimdi AK Parti'nin kabahatini, kusurunu üstüme alacak bir mesuliyet hattıyla konuşuyorum. MHP'nin sorumluluklarını yapamamışlığından benim milliyetçiliğimin hissesine ne düşüyorsa onu kendi sorumluluğuma alarak konuşuyorum. Biz milletten vekalet alıyoruz. Vekalet aldığımız milletin hizmetinde olmamız lazım. Millet bize birbirinizi yiyin diye oy vermiyor. Bize bağırın diye oy vermiyor. Bizden aldığınız yetki ile bizden korunun diye oy vermiyor. Bizi koruyun diye oy veriyor. Bizim hakkımızı, hukukumuzu muhafaza edin diye oy veriyor. Bize huzur verin, güvenlik ve esenlik sağlayın diye oy veriyor. Memlekette kamplaşma, siyasi bir keskinleşme falan görmüyorum. Bunu milletimize göstereceğiz inşallah. Siyasetin üslubu düzelince memleket düzelebiliyor."

"TAYYİP BEY'İ İLK GELDİĞİ YILLARDA HATIRLAYIN"

-Sokakta uzun süredir ekonomi konusunda tepkiler var. Ekonomi konusundaki tepkilerin siyasete yansımaları da var. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

"Siyasette ahlak üstünlüğünü kaybedince böyle olur. Tayyip Bey'i ilk geldiği yıllarda hatırlayın lütfen. Parmağındaki yüzük, idealizm çağrıştırıyor. Yani yüzüğünden başka elinde malı olmayan, makam, mevki hevesleri taşımayan, fakir sofralarına oturup memleketin fakirliği derdiyle kavrulan bir memleket evladıyım diye geldi. Böyle siyaset ahlaki üstünlüğünü tutunca o zaman vatandaşlar fedakarlık isteyen bir davette bulunabiliyor. Yani cumhurbaşkanının böyle geldiği 2002'de mesela milletine şöyle söylemek zorunda kaldı. 'Size 3 sene bir şey veremem.' 2002'de parmağındaki yüzük, lojmanları, makam arabalarını elden çıkaran bir adam, kendisi bir gecekondulardan çıkıp Keçiören'de bir dublekste yaşayan bir adam. Yani iddiasını taşıdığı değerler adına ahlaki bir üstünlük tutturabildiği yerden konuşan bir adam. Milletin kalbinden konuşan bir adam, fakir sofralarından konuşan bir adam. Duyan, gören, dinleyen devlet adına konuşabilen bir adamken milletine neyi söylemiş oldu, '3 sene size bir şey veremem.' Millet nasıl mukavele etti. Tamam. Verme, doğru. Vermemen lazım. 

"FAKİR SOFRALARINDA BAŞLAYAN MÜCADELE LÜKS SOFRALARA DÖNDÜ"

22 sene sonra diyorlar ki, 'Tasarruf edin.' Tasarrufa kendileri uymuyorlar. Fakir sofralarında başlayan mücadele, zengin, şatafatlı, görkemli, lüks sofralara döndü. Fakirlerle başlayan mücadelede millet yine fakir, siyasetçiler zengin oldu. Tayyip Bey'in eskiden gecekondulardan çıkma sonra da Keçiören'de bir evde oturduğu zamanlar yerine şimdi saraylar, hanlar, hamamlar oldu. Cumhurbaşkanlığına bağlı makam arabasını özelleştiren adam gitti, 14 tane uçağı olan adam geldi. Şimdi 14 tane uçağı olan adam millete fakirlik nasihatinde tasarruflu olun diyemez. 

"MEHMET ŞİMŞEK'İN PROGRAMI BAŞARIYA ULAŞSIN İSTENİYORSA PROGRAMIN 2002'DEKİ ERDOĞAN'A İHTİYACI VAR"

Mehmet Şimşek'in programı başarıya ulaşsın isteniyorsa bu programın 2002'deki Tayyip Erdoğan'a ihtiyacı vardır. Ahlaken. Mehmet Şimşek'in bu programına, tasarruf beklentilerine, parmağında yüzüğü olan, Keçiören'de gecekonduda oturan, makam arabalarını satan, makam arabalarına binmeyen, milletini duyan, fakir sofralarında kaşık sallayan bir ahlaki üstünlüğe ihtiyaç vardır. Tasarruf deyince millet şöyle diyor, 'Oldu.' Kendi yapmadığınız şeyi milletimize telkin edemezsiniz. Mesela deprem oldu. Cumhurbaşkanımız diyebilirdi ki, 'Son depremzede evine girene kadar bütün uçaklarımı Türk Hava Yolları'na devrediyorum. Uçağa binmek bana haramdır.' Bir de bakalım. Millet seninle nasıl ritim tutacak. Bir söyle. 

"TAYYİP BEY HALLEDECEĞİZ İDEALİZMİ İLE GELDİ"

Şimdi görünüyor ki 853 bin kişi kur korumalı mevduata başvurmuş. Kur korumalı mevduata bu adamlara taahhüt ettiği parayı devlet ödemiş. Yani sen memlekette parası olan ve devlete borç veren 853 bin kişiye para bulmuşsun ve ödemişsin. Sonra emeklilere diyorsun ki; 'Size para bulamayacağız.' Vatandaş da diyor ki, 'Sen zengine buluyorsun, fakire bulamıyorsun. Sen zengin seviyorsun. Yolun başında fakir seviyordun. Sen şimdi zengin seviyorsun. Sen yolun başında tevazu ile başlıyordun şimdi kibir seviyorsun. Sen yolun başında doğrulukla yürüyordun, şimdi eğrilik seviyorsun.' O yüzden program dikiş tutmuyor. Siyaset böyle bozulur. Bozulan siyasetin yerine de idealizm gelir. Hep böyledir. 2002'de siyaset idealizm hattını bozmuştu. Yüzde 2000-2500 faiz olmuştu. Enflasyon patlamıştı, kriz olmuştu. Tayyip Bey bunun peşine, 'Halledeceğiz' idealizmiyle geldi. Şimdi biz hangi ideal ile geliyoruz. 'Halledeceğiz' diye geliyoruz. Problem yok."

"TAYYİP BEY MEZARDAN SAĞ ÇIKABİLİR BİR ADAMDIR. HAFİFE ALINIR BİR SİYASİ RAKİP DEĞİLDİR"

- Siyasette zaman zaman erken seçim tartışmaları oluyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

"Belli olmaz. Türkiye'de eğer bu tür sorularda muhatabınız Tayyip Erdoğan ise her şey mümkündür. Tayyip Bey mezardan sağ çıkabilir bir adamdır. Tayyip Bey hafife alınır bir siyasi rakip değildir. Beyefendi siyaseten hikmetinden sual olunmaz, ne yapacağını kendi bilir. Sistemini değiştirir. Anayasal tartışmasında gerilim çıkarabilir. Bunlar üzerinde konuşmaya gerek yok. Bizim mesuliyetimiz şudur; enflasyonu, hazinesi, faiz yükü, işsizlik, çocukların hayalleri bu düzeyde, üretenin, emeği hakkı, kiralar, çalışanı, emeklisi bu düzeyde bu şartlarda, esnafı, kadınları, özgürlükleri, okulları, üniversiteleri, hapishaneleri, hastaneleri bu durumda bir memlekette erken seçimi konuşmaya gerek yoktur. Şunları konuşmaya gerek vardır; Sorunları bu kadar fazla olan bir memlekette milletin kalbine bir yol bulmak lazımdır. Ümide yol bulmak lazımdır. Bunların olmadığı bir memleket iddiası adına milletin itimat edeceği bir imkan bulmak lazımdır."

"MİLLET BİZE BİRBİRİNİZİ YİYİN DİYE OY VERMİYOR"

Ben şimdi AK Parti'nin kabahatini, kusurunu üstüme alacak bir mesuliyet hattıyla konuşuyorum. MHP'nin sorumluluklarını yapamamışlığından benim milliyetçiliğimin hissesine ne düşüyorsa onu kendi sorumluluğuma alarak konuşuyorum. Biz milletten vekalet alıyoruz. Vekalet aldığımız milletin hizmetinde olmamız lazım. Millet bize birbirinizi yiyin diye oy vermiyor. Bize bağırın diye oy vermiyor. Bizden aldığınız yetki ile bizden korunun diye oy vermiyor. Bizi koruyun diye oy veriyor. Bizim hakkımızı, hukukumuzu muhafaza edin diye oy veriyor. Bize huzur verin, güvenlik ve esenlik sağlayın diye oy veriyor. Memlekette kamplaşma, siyasi bir keskinleşme falan görmüyorum. Bunu milletimize göstereceğiz inşallah. Siyasetin üslubu düzelince memleket düzelebiliyor."