Dijitalleşen dünya, hayatın pek çok alanını dönüştürürken, beraberinde ciddi psikolojik tehditleri de getiriyor. Özellikle pandemi sonrasında hızla yayılan sanal kumar bağımlılığı, toplum sağlığı için alarm veriyor. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ali Ruhan Çelik, bu bağımlılık türünün eğlenceli bir alışkanlık değil, tehlikeli bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, "Seferberlik ilan edilmesi gereken bir meseleyle karşı karşıyayız" dedi.
Tanıtım Mesajları Bağımlılığa Zemin Hazırlıyor
Sanal kumar bağımlılığının yaygınlaşmasında, çeşitli bahis sitelerinden gönderilen SMS mesajlarının da önemli rol oynadığı belirtiliyor. Vatandaşlar, telefonlarına gelen “fırsat” içerikli mesajların hem merak uyandırdığını hem de mücadele eden bireyler için tetikleyici olduğunu belirtiyor. Kişisel bilgilerin nasıl ele geçirildiği ise hâlâ belirsizliğini korurken, gözler Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'na çevrilmiş durumda.
“Alışkanlık Değil, Hastalık”
Dr. Çelik, bağımlılıkların “madde kaynaklı” ve “davranışsal” olmak üzere ikiye ayrıldığını, sanal kumarın davranışsal bağımlılık kategorisinde yer aldığını söyledi. Özellikle pandemiyle birlikte bu tür bağımlılıklarda büyük artış gözlendiğini belirten Çelik, “Eskiden dürtü kontrol bozukluğu olarak görülüyordu ancak artık bu başlı başına bir bağımlılık olarak değerlendiriliyor” diye konuştu.
Kliniklere En Çok Sanal Kumar Vakaları Başvuruyor
Kumarın, dijital dünyada “eğlence” kılıfıyla insanları içine çeken sinsi bir tehdit olduğuna işaret eden Çelik, "Bugün kliniklere başvuran bağımlılık türlerinin başında sanal kumar geliyor. Bu endüstri, dikkatimizi hedef alarak bizi bağımlı hale getiriyor” ifadelerini kullandı.
Belirtileri Fark Etmek Hayati Önem Taşıyor
Sanal kumar bağımlılığının tanısı için psikiyatrik kriterlere göre 12 aylık süreçte 9 belirti arasından en az 4’ünün gözlemlenmesi yeterli. En kritik iki belirti ise “tolerans gelişimi” ve “yoksunluk”. Yani birey daha fazla para harcamaya başlıyor ve erişemediğinde sinir, öfke, huzursuzluk gibi tepkiler veriyor. Yalan söyleme, öz bakımda azalma, sosyal ilişkilerde bozulma gibi bulgular da dikkatle gözlemlenmeli.
İntihara Sürükleyen Bir Bağımlılık
Dr. Çelik, kontrol altına alınmayan sanal kumar bağımlılığının bireyleri intihara kadar sürükleyebileceğini ifade etti. “İnsanlar borç yükü altında eziliyor, ailesinden gizli para harcıyor, bu yükü taşıyamadığı noktada ise çaresizliğe kapılıyor. Son dönemde bu sebeple artan intihar vakaları ciddi bir uyarı niteliğindedir” dedi.
Ailelere Çağrı
Uzman isim, aile içi iletişimin önemine vurgu yaparak, “Bireyde aşırı para harcama, yalan söyleme, öz bakımda düşüş varsa mutlaka dikkat edilmeli. Aileler çocuklarının dijital içeriklerle olan ilişkisini filtrelemeli, denetim mekanizmaları kurmalı” uyarısında bulundu.
Gençler Hedefte
Çelik, sanal kumar platformlarının özellikle gençleri ve 25-35 yaş grubunu hedef aldığını söyledi. Genç bireylerin duygusal zaaflarının kolayca istismar edildiğini belirten Çelik, “Tuzaklarla dolu dijital ortamda gençler uzun vadeli müşteriler olarak görülüyor” dedi. Sosyal fobi, istismar geçmişi ve aile bağlarının zayıf olması da bu bağımlılığa yatkınlığı artırıyor.
Tedavi Mümkün Ama Temas Etmemek En Etkili Çözüm
Sanal kumar bağımlılığı için doğrudan bir ilaç tedavisi bulunmasa da, psikoterapi yöntemleriyle olumlu sonuçlar alınabiliyor. EMDR ve bilişsel davranışçı terapi gibi yaklaşımların etkili olduğunu belirten Çelik, “Ancak en etkili tedavi hiç başlamamaktır” dedi.
Bağımlılıkla Mücadele, Vatan Savunması Kadar Önemli
Son olarak bağımlılıkla mücadelenin bir toplum görevi olduğuna işaret eden Dr. Çelik, “Dijital dünyadaki bu zihinsel işgal, bireyleri içten içe çökertiyor. Bununla mücadele etmek, vatan savunması kadar önemlidir. Seferberlik ruhuyla hareket etmeliyiz” şeklinde konuştu.