Yıllar önce yaşanmış bir olayı anlatarak başlayalım. Devir Abdi İpekçi'nin Milliyet'in genel yayın yönetmeni olduğu yıllar. Bugün de olduğu gibi ABD ile ilişkilerin sıkıntılı olduğu bir dönemde, ABD dışişleri bakanı ülkemize gelecektir.
Milliyet Gazetesi en önemli muhabirlerinden birini görevlendirir. Muhabir gazeteden çıkar bir kahvehaneye gider zaman geçirmek için. Nasılsa dışişleri bakanının gündemi bellidir. Toplantıya gitme yerine kahvehanede oturup ABD’li bakanın, yapacağını düşündüğü açıklamayı yazar.
Haberi gazeteye geçer ve gazete baskıya girer. Ancak olmayacak bir iş olmuş, seyahat son anda iptal edilmiştir. Milliyet Gazetesi ise ABD’li bakanın ziyaretini ve basın açıklamasını manşetlerde duyurmuştur. Bu büyük skandal, gazetecinin işten atılması sonucunu doğurur.
Asıl ilginç olanı sonrasıdır.
ABD’li bakana bu durum anlatılır, verdiği cevap Türkiye’ye gitseydim aynen bu açıklamayı yapacaktım. Bu haber bize ulaştığında bu gazeteci Milliyet'in önemli rakiplerinden birinde iş bulur. İletişimin hızlı olmadığı geçmiş yıllardan bazı standart haberler ile devam edelim. Uzun yıllar her ramazan ayında oruç tutmadığı için saldırıya uğrayan insanların haberleri yapıldı. Kurban bayramında kurban kesen acemi kasapların yaralanma ve kaçan boğaların haberleri günümüzde de standart olarak halen yayınlanıyor. Bu klişe haberciliğe yeni bir dalga daha eklendi. Her seçim döneminde, hile olacak, oy çalınacak ve bu seçim öncesinde de seçmen taşınması efsanesi. Toplumda kanaatin doğru oluşmasının olmazsa olmazı doğru bilgidir. Geçmiş dönemin kahvede oturarak haber yapabilen tecrübeli birikimli muhabir kadroları tarih olmuştur.
İnternet başında oturduğu yerde haber yapan gazetecilerimiz, bu haberleri esas alarak yorum yapan halktan kopuk plaza köşe yazarları ise doğru fikrin oluşmasının önündeki en önemli engel haline gelmiştir. Seçmen taşınmasının arkasında iki faktör göze çarpmaktadır.
-Birinci faktör; muhtarlık, maaşlarına yapılan iyileştirmeler ve silah ruhsatı gibi ayrıcalıkları ile bir meslek haline gelmeye başlamıştır. Bu durum sonucunda muhtar seçimlerinde büyük bir rekabet söz konusudur. Seçim sürecinde büyük kavgalar hatta cinayetler sürpriz olmayacaktır. Bu nedenle ufak yerleşim merkezlerinde, daha önce buralarda yaşayıp merkeze taşınan insanların, akrabalık ilişkileri ile köylerine seçmen kütüklerini taşıma hareketliliği yaşanmaktadır.
-İkinci faktör; ufak beldelerde belediye başkanlığı kazanabilmek için yapılan benzer bir seçmen taşıma hareketidir. Günlerdir medyada yer alan seçmen taşıma efsanesinin gerçeği bundan ibarettir.
Seçmen taşınması ile ilgili daha önce hiç yazılmamış bir olayı anlatalım. 2004 yerel seçimleri öncesinde AK Parti Trabzon İl yönetiminde bulunan bir kişi, kendi beldesinden belediye başkan adayıdır. Seçimi garantiye alma düşüncesi ile merkezde yaşayan akrabalarının seçmen kütüklerini beldeye kaydırmalarını ister. Ancak Trabzon merkezde ilginç bir durum ortaya çıkmıştır. CHP 26,612 oy, AK Parti 26,240 oy aradaki fark 372.O beldeye taşınan seçmen sayısı civarında bir oy ile, o belde kazanılmış Trabzon merkez kaybedilmiştir. Seçmen taşınması sonucunda bu tarz ilginç sonuçların ortaya çıkması da mümkündür.
Son söz
24 Haziran seçimleri öncesinde de yazdım. Muhalefetin seçim güvenliği konusunu sürekli gündem yapması lehine değildir. Bu durum zaten sandığa gitme konusunda, sürekli kaybedilen seçimlerden dolayı çokta gönüllü olmayan seçmenlerinin motivasyonlarını bozmaktadır. Ufak tefek sıkıntılar olsa da bu ülkenin en iyi yapabildiği şeylerden biri seçimdir. Ayrıca sandığın güvenliğini sağlamak iktidar kadar muhalefetin de görevidir. Cumhuriyetin kuruluşuna tarihini bağlayan bir partinin, sandık başında görevlendirecek partili bulamaması başlı başına bir skandaldır. Uzun yıllardır yerelde ve genelde iktidar olan bir parti için seçim hilesi dışında çok şey bulabilirsiniz. Zahmet olacak belki ama biraz çalışsın.
Bu sefer şansınız var.