Bu sayfada gerçekleşen her düstur; Allah rızası, Allah'ın hoşnutluğunu gözeterek ve talep ederek yapılan bir eylemdir...
Bir akidedir...
Bir ibadettir...
Adalet terazisi önüme konulduğunda "Neden bildiklerini anlatmadın?" sorusuyla karşılaşma ihtimali ve inancım gereği farz olan tebliğ aşkı beni diri tutuyor. Bu sorunun mutahabı olmaktan Rabb'ime sığınırım...
Bilmeyen ve yolunu kaybeden kardeşlerime sesleniyorum...
Hatta bu yazıları gördüklerinde sırf Allah'ı, ahireti, ölümü, azabı hatırlattığı için sayfayı tek hamleyle yukarı kaydıran kardeşlerime de sesleniyorum!
Velhasıl;
Evladın "Peygamber nedir?" diye sorduğunda, verdiğin ya da veremediğin o cevabın muhasebesini yaptın mı hiç?
O büyük gün gelip çattığında, evladının senden hesap sormayacağını mı sanıyorsun? Cevabın evet ise, yanılıyorsun!
Ne o evlad sana ait, ne de sen sana aitsin!
Yediğin içtiğin, giydiğin giydirdiğin, gezdiğin, gördüğün, keşifler yaptığın, eğlendiğin;
sahip olduğun hiç bir eşya, obje, makam, mülk, şöhret;
bu doğa, ağaçlar, kuşlar, börtü böcekler hatta soluğun nefes...
Bunların hiç biri sana ait değil!
Sana emanet edilen bir cesedin içinde görevini icra etmek için gönderildin sen bu geçici dünyaya!
Bak ne diyor Rabb'imiz: "Dinlerini eğlence, oyuncak edinip dünya hayatına aldanan (o kâfirler) bu güne kavuşacaklarını nasıl unutmuş, nasıl inkar etmişlerse; Biz de bu gün onları unuturuz."
O gün "Bilmiyordum" demeye hakkımız olmayacak! Zira bizler; Allah'ın kelamını öğrenmek, hayatlarımızı Rabb'in kitabına göre yaşamak, İslam nizamını savunmakla görevlendirildik.
"Bilmiyordum" demeye hakkımız olmayacak çünkü zaten bizler bunu öğrenmek, anlatmak ve yaşamak zorundayız!
Bu insan yapımı bir sistem değil arkadaşlar!
Bu senin yaratıcının sistemi!
Gerçek olan tek sistem!
.
Rabb'im sana sığınıyoruz!
Bizleri; her gün, her saat, her dakika Zât'ını zihninde canlı tutan, kelamına göre amel eden kulların arasında bulundur...
Bizleri saptırma, bizleri unutanlardan eyleme Ya Rabbi!