Bir modaya dikkat çekmek istiyorum.
Din üzerinden zengin olma.
Veya dini motifleri kullanarak rahat bir dünya hayatı yaşama,
İşadamları ve ülkeyi yönetenler bile bazı dini anlatanlar kadar paralar kazanmıyor.
1 ayda 500-600 milyarı hak ediyorlar.
Bununla kalsa iyi, dini kullanarak iş ve ihale alma.
Namaz kıl huzura kavuşmaktan,
Sakal bırak huzura kavuşa, ne çabuk geçiş yaptık.
İçerikten çok görünüşe kanmaya ne zaman başladık?
Derin bir üzüntü içindeyken,
Ateistleri güldürür hale ne zaman geldik?
Huzur kavramını, maddi huzur ne ara sandık?
Öyle olsaydı,
Salih amellerle yaratılan peygamberler,
Yine de zorlu imtihanlara maruz kalır mıydı?
Nuh aleyhi selam, döverler, her seferinde öldü diye bırakılır mıydı?
Musa aleyhi selam, doğduğu sene Firavun bütün erkek çocukları öldürdü. Senelerce çobanlık yapar mıydı?
Eyyüb aleyhi selamın, kurtlanmadık yeri neden kalmamıştı?
Yakup aleyhi selam, ağlamaktan gözlerini neden kaybetti?
Yusuf aleyhi selam, neden kuyuya atıldı?
Zekeriya aleyhi selam, ağacın içinde ağaçla birlikte testereyle kesilmedi mi?
İsa aleyhi selam, birkaç kişiyi ikna etmek için neler çekti. Öldürmeye çalışılmadı mı?
Bunların hepsi peygamberdi.
Peygamber efendimiz, (Benim çektiğimi, hiçbir Peygamber çekmedi) buyuruyor.
Hazret-i Ebu Bekir de, herkesten önce iman etti, malını ve canını feda etti.
Hazret-i Ömer, namaz kılarken şehit edildi.
Hazret-i Osman, Kur’an-ı kerim okurken şehit edildi.
Hazret-i Ali’nin çektikleri, hele Hazret-i Hüseyin’in başına gelenler…
Neden bu kadar sıkıntı çektiler?
Ne yazık ki manevi huzur ile maddi huzuru karıştırdık.
Şahsım dahil, garip bir hale geldik,
Son model arabalar içerisinde, İslami motiflerle dolaşmayı ibadet sandık.
Gücümüz gitmesin derdine düştük,
KHK’larla görevden alınmalara,
Ancak yakını olanlar ses çıkardı.
Mersin’de Bylock kullanıcısı oldukları iddiasıyla tutuklanan ve 117 gündür cezaevinde olan S.Y. ve C.T. programı kullanmadıkları tespit edilince tahliye edildi.
İdlib’te bir katliam oldu.
Zülüme ses çıkarmadık.
Tüm Müslüman âlemi sustu.
ABD başkanının konuşması bekledi.
Onun açıklamasına umut ile sarılır olduk.
Hatta o konuşmadan cesaret alanlar oldu.
Mehmet Akif Ersoy’un uyardığı gibi;
“İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin.
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için”
Şahsımda dahil, anlayamadık bazı şeyleri,
Ben iyiysem gerisini boş ver zihniyeti, sardı ruhlarımızı.
Ya sessizlik bizi korudu,
Ya da ses çıkarmanın çilesinden korktuk.
Sonra Erbakan,
“Irak’ta ölen bir tek çocuğun vebalini, yedi sülaleniz alnını secdeden kaldırmasa da ödeyemeyecektir”
Hiç aklımıza getirmedik,
Getirmek adına yazdım,
Yaşanan haksızlıklara,
Hatalara,
Yanlışlara,
Dini kullananlara,
Ölen çocuklara,
Arakan’a,
Kerkük’e,
Kırım’a
İdlib’e,
Karabağ’a
Acaba sessiz kaldığımız için üzerimizde vebal var mıdır?
**************
Yazımın sonunda ana temaya uygun bir kıssadan hissede sizlerle paylaşmak istedim;
Tarihin birinde Sultan, gece gündüz düşünür gönül gözü açılsın diye yakarır dururdu. Ve uykuya daldı. Gözü uykuda içi uyanık. Tavanda ayak sesleri duydu. Sultan şaşırdı ve seslerden neyin nesi derken çatının penceresinden sarkan birini gördü. Kimsin sen dedi , ve ne ararsın çatıda ? Kaybolan inekleri ararız dedi adam. Tavanda inek mi aranır divane misin dedi? Sensin divane dedi adam. Sen altın tahtında hakkı ararsın da divane olmazsın ben çatıda inek arayınca mı divane olurum dedi.