Sivas’ta Milli Mücadele Günlerine Gittik!

Çetin Gürol'un Köşe Yazısı

Abone Ol

Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun 59. Başkanlar Konseyi, Sivas Gazeteciler Cemiyeti’nin ev sahipliğinde Sivas’ta gerçekleştirildi.

Sivas Kongresinin100. Yılında 100 gazeteci sloganıyla Türkiye’nin dört bir yanından cemiyet başkanlarımız ve meslektaşlarımızın 130 kişilik bir katılım ile mükemmel bir organizasyon oldu.

Sivas Gazeteciler Cemiyeti 2. Başkanı Hakan Sezerer, yönetim kurulu üyeleri Necdet Çömlekçioğlu, Hakan Bakar, İsmail Dursun, Osman Nuri Kesici olağanüstü bir performans sergilediler.

Cemiyet başkanlığım döneminde 4 ulusal bazda organizasyona ev sahipliği yaparak bu konuda tecrübe sahibi birisi olarak emekleri, yüreklerine sağlık.

Sivas Valimiz Salih Aydın, Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin, Sivas Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Eken, Rektör Vekili Prof. Dr. Ahmet Halim’e yaptığımız ziyaretlerdeki samimiyetlerinden dolayı da çok teşekkür ediyorum.

Sivas Bilici Otel yetkililerine, mükemmel köftesi ile Kirli Ahmet Usta’ya, Has Döner sahibi Nurettin Aksoy’a da hizmetlerinden ve muhteşem tadlarından dolayı da teşekkür ediyorum.

Bir teşekkürümü de bana her konuda destek veren şuanda Satış ve Pazarlama Müdürü olarak görev yaptığım ECC Madencilik Şirketimiz sahipleri Kadir Kugu, Mustafa Birinci ile Altaş Gold sahibi Onur Altaş’a dır.

Hakan Sezerer ve heyetindeki arkadaşlara esas teşekkürüm, “ Milli Mücadelede Sivas” konulu paneli içindir.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ahmet Necip Günaydın “Milli Mücadelede Sivas” konulu panelini dinlerken inanın kendimizden geçtik.

Milli Mücadeleyi bugüne kadar detaylı hiç dinlememiştik.

Okul kitaplarımızda da maalesef Bandırma Vapuru ile Atatürk Samsun’a çıktı, Amasya Genelgesi, Sivas Kongresi, 16 Ocak’taki ilk basın toplantısı ve bunun gibi birçok dönüm noktası olan konuları hep yüzeysel yer almaktadır.

Geçmişimizi unutmamalıyız.

Geçmişinden ders almayanlar geleceklerini hep kaybedenlerdir.

Ahmet Necip Günaydın hocanın anlatımlarıyla inanın Sivas’ta Milli Mücadele günlerine geri bir yolculuk yaptık.

Sivas’ta 108 gün boyunca Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının ne zorluklarla vatanı kurtarma planları yaptıklarına anlatımlar ile şahit olduk.

Bandırma Vapurunu kullanan kaptanın Kayserili İsmail Hakkı Durusu olduğunu ve eğer İngiliz devriye gemilerinin kendilerini fark etmesi durumunda gemiyi karaya doğru çevirip batırma talimatı verildiğini de öğreniyoruz. Yani canı pahasına çıkılan bir yoldan bahsediyoruz.

İşte bu şartlarda bu ülke kurtuluş savaşı vermiş.

Maalesef çocuklarımız ve bizler bunun ne kadarını biliyoruz. Ahmet Necip Günaydın gibi hocalarımıza ihtiyacımız var.

Sivas’ta Milli Mücadeleyi ruhumuza kadar işleyerek ayrıldık.

Mesleğimizin sorunlarını da bu toplantı da tartıştık.

Çözüm yollarını konuştuk.

Sonuç, uygulayıcılar dikkate alırlarsa sorunlarımız daha da azalacak.

Ama benim pek umudum yok.

Her geçen gün daha da küçülüyoruz ve niteliksiz yayınlara ve kurumlara dur demez isek daha da küçüleceğiz.

Sözün özü, “Ne mutlu Türküm diyene” diyerek Sivas Gazeteciler Cemiyetimizin Başkanı Hakan Sezerer ve yönetim kuruluna bize tarihte bir yolculuk yaptırdıkları için teşekkür ediyorum.

--------

Kaynak kitap yasak mı?

Baştan söyleyeyim benim eğitimcilere karşı çok büyük saygım vardır.

Ülkenin gelişimi ve ilerlemesi için eğitimciler çok önemlidir.

Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesindeki en büyük sorumluluk onlara yüklenmiştir.

Bana göre her öğretmen Baş öğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün birer temsilcisidir.

Bir çok Milli Eğitim Müdürleri ve idarecileri gördüm.

Kimse kusura bakmasın ama hiç birisi Fehmi Rasim Çelik gibi olamadı.

Kimisinin organizasyon yapısı, kimisinin ufku maalesef yetmedi.

Hoca yerinde hiç duramıyor.

Her yıl yeni okullar yeni derslikler kazandırmakta, okul öncesi eğitimde iller arasında bizleri zirveye oturtmakta.

Amma madalyonun diğer bir kısmı ise bir idareciden başarı istemek için okul müdürlerinden idarecilerine kadar atama yetkisi direkt sistemden olunca, Milli Eğitim Müdürleri sadece noterlik görevi yapıyorlar.

Bana göre davul başkasında tokmak başkasında olmamalı.

Eğitimde liyakata önem verilmeli. Eğitim bir ekip işi ve bir orkestranın elemanları gibi şefin çubuğuna göre notalar enstrümanlardan çıkmalı.

Şuanda öylemi derseniz bana göre değil.

Böyle bir grizgah yaptıktan sonra her sene yüzlerce meslektaşımın yazdığı gibi konu; Kaynak kitap meselesi.

Kimse sakın bana ek ders kitabı yasak filan demesin.

Malumunuz benimde iki kızım var. Birisi 8. Sınıfta, diğeri ise 7. Ci sınıfta.

Önceki akşam veli toplantısı vardı. Sınıfa gelen her öğretmen çocuklarımızın daha iyi eğitilmesi için kaynak kitap önereceklerini ama almak zorunda olmadığımızı belirttiler.

Bende kendilerine; “ Hocam siz zümre toplantılarında bu konuları not alıp bakanlığa iletmiyor musunuz” diye sorduktan sonra, yanlış anlamayın tabiki ek ders kitaplarını da kesinlikle alacağız. Almama durumumuz yok. Kimimiz üstünden başından feragat edecek kimisi de boğazından kesecek ve alacağız.

Çünkü geleceğin teminatı olan çocuklarımızın eğitiminin üstünde hiç bir şey olmaz diye de ekledim.

Kendileri de zümre toplantılarında bu konuyu gündeme alıp bakanlığa ilettiklerini ancak ders kitaplarında bunun dikkate alınmadığını ifade ettiler.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a buradan açık ve net bir şey söylemek istiyorum. Kendisinin özel okulu olup olmaması veya devredip devretmemesi benim konum değil.

Biz çocuklarımızı daha iyi şartlarda okutmak için çalışıyoruz. Ders kitapları bastırılırken yine ödediğimiz vergilerden devlet basarken niye içerik olarak istenilen gibi bastırmıyorlar onu merak ediyorum.

Yazık günah.

Milli servet.

Bunun sorumlusu kim.

Dersaneler kapatıldı dendi ama hala etüd merkezleri var. Bu yılda dünyanın parasını kaynak kitaba vereceğiz. Yetmeyecek etüd merkezlerine göndereceğiz. Yetmeyecek okulun açtığı kurslara göndereceğiz.

Sonra bu çocuklar robot gibi sınavlara girecek.

Sosyalleşsin diye okulda spor kulübüne yazdırıyoruz yine para.

Dışarıda bir kulübe yazdırıyorsunuz, onlarda okulların spor salonunda idman yapıyorlar diye para ödüyorlar.

Yani anlayacağınız paranız yoksa Sayın Bakanım Ziya Selçuk, çocuğunuzu ne okutabiliyorsunuz, nede spor yaptırabiliyorsunuz.

Size kim ki bunlar bedava diyor yalan söylüyor.

Umarım bu sefer sesimizi duyarsınız.