15 Temmuz darbe kalkışmasını dilimizden düşürmediğimiz şu günlerde trajik komik olaylara da yaşamıyor değiliz. İtirafçılar aldı başını gidiyor.
Ama kardeşim sormazlar mı adama bunları neden zamanında açıklamadın diye.
Belki de konuşsan bu darbe kalkışmasını engelleyecek, yüzlerce insanın ölümüne engel olacak; hatta bir asırlık PKK sorununu çözeceksin ama olaylar sıcak diye susmayı tercih ediyorsun.
Bu tür örneklere her TV kanalında rastladığımı söyleyebilirim. Bahsettiğim son örnek bazılarının da tahmin edeceği üzere Mete Yarar.
TV NET canlı yayınına katılan Gazeteci Mete Yarar hayli dikkat çeken açıklamalara imza atıyor.
Adeta patlama yaşıyor ve döküldükçe dökülüyor.
Konuşmalarının dikkat çeken bilgiler olduğunu çok iyi biliyor ki kitap bile çıkarmayı düşünüyor.
Gelelim o itiraf niteliğindeki birbirinden önemli açıklamalara:
Hani olaylar yaşanırken de hem köşelerimizde, hem konuşmalarımızda sorar dururduk; 7 Haziran seçimlerinin ardından gün aşırı gelen şehit haberleri neden bu kadar arttı, PKK neden bu kadar azdı, mecliste siyaset yaparak çözüm aradıklarını söyleyen samimiyetsiz vekiller dağdaki teröristlere nasıl bu kadar açık destekte bulundu…
İşte tam bu noktaya değiniyor Mete Yarar ve adeta yaramıza tuz basıyor.
Bir nevi bu günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da eleştiri oklarını yönelttiği MİT’le ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulunuyor.
FETÖ’nün organize ettiği 17-25 Aralık operasyonlarında devletin hafızasını sildiklerini söylüyor.
”17-25 Aralık’ı atlarsak bu örgütü anlamayız” diye konuşan Yarar, ”17-25 Aralık’tan sonra aslında en büyük sıkıntıyı biz istihbarat birimleri içindeki kaosta yaşadık. Olayları önlemek istiyorsan net olarak neyi bilmen gerekir? Net olarak o örgütün içine sızmış olan elemanlarını bilmek durumundasın. Türkiye o dönemde neyi tartıştı? KCK içine sızmış olan MİT mensuplarının infazını konuştu. PKK’nın içine sızmış olan kişilerin infazını konuştu. Biz bunların hiçbirinin rakamını bilmiyoruz” diyor ve devam ediyor.
Güneydoğu’da 40 bin kilometre yol giderek çektiği görüntüleri anlatan Yarar, ”Bürokraside ki birçok kişiyle konuştuğumda o zaman anlatmadım çünkü çok da sıcaktı olaylar. 7 Haziran’dan aslında 22 Temmuz’dan sonra başlayan süreçte, yani artık patlamalar olmuş ve Güneydoğu’da barikatların ötesinde bir olaya geçmiş bir durumdaydık. Yeri söylemeyeceğim, orada konuşurken bir gün dedim ki ‘Neden istihbarat anlamında ciddi sıkıntı yaşıyoruz’. O da bana anlattı. 17-25 Aralık’taki süreçte bütün istihbarat birimindeki kişiler görevinden alınmış ve yerlerine başkası getirilmişti. İlk gittiklerinde karşılaştıkları tablo ne biliyor musunuz? Bütün server’lar silinmiş. Server’ların silinmesi ne demek biliyor musunuz? Devletin hafızasının silinmesi demek. Sana bir hikaye anlatayım üstat dedi bana o dönemde istihbaratın başına gelenlerden biri olan şahıs”
Bir gün onunla görüşmek isteyen birisinin geldiğini söylemişler. ‘Kim’ diye sormuş ismini söylemişler ama tanımıyormuş. Muhakkak onunla görüşmek istediğini söyleyince görüşmüş. Şahıs ‘benimle niye irtibat kurmuyorsunuz’ diye sormuş. ‘Sen kimsin’ demişler ‘Ben PKK’nın içindeki muhbirinizim beni niye aramıyorsunuz’ demiş. Çünkü kayıtlarda yok böyle bir isim. Gittiklerinde yaptıkları ilk hamle bütün muhbirlerin ismini silmek olmuş. Adamlar tek başlarına ve dönemiyorlar bu tarafa. İrtibat kuracak kimse yok, bilgi yok. Hafıza tamamen silinmiş Güneydoğu’da. Yalnızca bir şehirden bahsetmiyorum. Birçok şehirde aynı şey. Güneydoğu’da bombalama eylemlerini engellemeye çalışıyorsan içeriden bilgi alman gerekir. ‘Şimdi ne yapıyorsun peki’ dedim MİT’teki kişiye. Şahıslar geldikçe kendilerini tanıtıyorlarmış sizinle beraber çalışıyorduk diyorlarmış. Adamları teyit etmeye çalışıyorlarmış. Güvenliği sağlayıp güvendiklerini anlarlarsa tekrar görev veriyorlarmış. O zamanki sıcaklığında anlatmadım bu olayları anlatsam Türkiye travma yaşardı. Ne zaman şimdi barikat bitti biraz daha ortama geldik şimdi anlatıyorum. Benim devlet terbiyem bu. Sustum. Beni zehirleyen bilgiler bunlar işte”
Siz bunlarla ilgili ne düşünürsünüz bilmiyorum ama benim Mete Yarar’ı dinledikten sonra söylediğim ilk şey, “Zehirli bilgilerimizi saklamayalım bence” oldu.
Ülkemizin içinde bulunduğu durum hepimizi derinden yaralayan hadiseler neticede.
Herkes üzerinde bir vebal olduğu sorumluluğu ile hareket etmeli.
Şimdi ve ilerde: Zehirli bilgilerimizi saklamayalım bence.