Tefekkür Saati - Ayşe Battal
Ne gariptir ki, tarihsel olaylar hikaye gibi gelir bize... "Aaa bak neler olmuş, neler yaşamışlar" deriz ve etkisinde kalmamız yarım saati geçmez.
Rasûlallah s.a.v'i konuşurken bile, sanki yaşadıkları hiç yaşanmamış gibi, hikayeden ibaretmiş gibi "o çağ - bu çağ" silsilesinde savruluyor insanlık.
Bence farkında değiliz!
Farkında değiliz, o çağ da yaşanılanların, bu çağa ve her çağa ışık tutması gerektiğinin...
.
İnsanların karşısına çıkıp, yaşadıkları hayat tarzlarının yanlış olduğunu söylemek ve anlatmak kolay değildir.
Dayandıkları ya da savundukları, inandıkları şeyler için "terk edin bunları" demek de kolay değildir.
Bugün birine "Sen yanlış yapıyorsun, doğrusu bu" dediğinizde alacağınız tepkiyi düşünün!
Kimseyi zorla alıştığı hayattan döndüremeyiz, yanlış olduğunu bilseler dahi değişmeye yanaşmazlar...
Bu bugün de böyle, Rasûlallah s.a.v'in döneminde de böyleydi!
.
Müşrikler, davet edildikleri dinin güzelliğini, doğruluğunu, iyiliğini görememişler ya da görmezden gelmişler...
İlahi daveti gerçekleştirenlerle alay etmişler, Peygamber'in büyüklendiğini, cinlendiğini, delirdiğini, çıldırdığını, şair olduğunu iddia edip, bunu topluma yaymışlar...
Bu da yetmemiş!
"İlahi davayı" yok etmek veya değiştirmek için hilelere/tuzaklara başvurmuşlar. İman edenleri yurtlarından koymakla tehdit etmişler. Taşlamak suretiyle fiziki zarar vermeye, öldürmeye, yakmaya çalışmışlar. Eziyet etmişler, aşağılamışlar...
Bunların hepsi Kur'an-ı Kerim'de tek tek zikrediliyor...
.
Velhasıl;
İslamiyet 1 günde kazanılmadı! Bizim önümüze kitap olarak halihazırda sunulan bu din, bir gece de oluşmadı!
İnsan soruyor kendine:
Rasûlallah s.a.v ve inananlar boşuna mı yaşadı bu kadar zorluğu?
Allah'ın davası için boşuna mı katlandı işkencelere?
Biz namazı türlü bahanelerle terk edelim, nurumuz Kur'an-ı Kerim'i (haşa) süs niyetine rafa kaldıralım diye mi bunca savaş gördüler?
.
Rasûlallah s.a.v, onca sıkıntıyı yaşarken, bir gün bile geri durmadı davasından, bir gün bile isteksiz davranmadı...
Peki biz Allah'ın dini için parmağımızı kıpırdatıyor muyuz? Rasûlallah s.a.v'e layık bir ümmet oluyor muyuz?
Ya da layık bir ümmet olabilmek için çaba sarfediyor muyuz?
Buyurun tefekküre...