Garip bir süreç var,
Ne oluyor?
Kim bu yönlendirmeleri yapıyor belli değil,
Hatta soru şu; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kim, nasıl ikna etti?
Adalet ve Kalkınma Partisi resmen bir operasyondan geçiyor.
Operasyonu kim yapıyor?
Cevabı yok.
Sanki gizli bir el, tüm yetkileri eline aldı.
“Nasıl vatandaşı Ak Parti’den, teşkilatları Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan soğuturuz” diye tek tek planlarını uygulamaya geçti.
Düne kadar “Ak Parti kalmayacak, Cumhurbaşkanı Erdoğan bitecek” diyenlerin yüzü gülüyor.
Ak Parti’yi iktidara getirenlerin ise boynu yere düşük.
Muhafazalar bir hükümette, cemaatler sıra bize gelecek kaygısında,
Ak Partili yöneticiler “Nereye gidiyoruz” diyor.
Bu yazdıklarım bir kulis değil,
Kocaeli teşkilatlarında, eski Ak Partililerin konuşmalarından gözlemlerim.
Olay sadece parti içi FETÖ konusu değil,
Farklı bir kurgudan bahsediyorum.
Ak Partili köşe yazarların rahatsız olduğu, teşkilatların mırıldanmaya başladığı süreçten bahsediyorum.
Ak Parti en çok nereden oy alıyor.
Ekonomik gücü yüksek olmayan, orta seviye ve alt seviyeden alıyor.
Yani köylüden, emekliden çiftçiden,
Peki son dönemde ne oluyor?
Karadeniz bölgesinde resmen vatandaş Ak Parti’ye oy vermesin diye bir güç fındığın kilosunu 10 TL’ye sabitliyor.
Üretici isyanda ve fındıklarını kendi elleriyle kesiyor.
Ulusal TV, bölgeden canlı yayın yapıyor.
Sonra bir anda Akdeniz’e dönüyorum,
Torba yasa ile getirmek istenilen kıyılmış tütün yasağı.
Çiftçi isyanda, ziraat odaları öfke kusuyor.
Ulusal TV, bölgeden canlı yayın yapıyor.
Ülke bu kadar zor bir süreçten geçerken,
MTV yüzde 40 zammı ile insanlar şaşkınlık içerisine giriyor.
Olmayacak denilen konular oluyor.
Başbakan Yardımcısı Şimşek’ten MTV zammıyla ilgili açıklaması tam bir olay.
Canlı yayında önce “Sadece 2018 model araçlar için” diyor reklam arası sonrası “Zam bütün araçları kapsayacak” diyor.
Tek söylem, kurumsallık git gide kan kaybediyor.
Sanki birileri tüm planları yapmış tek tek işliyor.
2019’da Cumhurbaşkanı Erdoğan eliyle her yeri kıralım, dökelim 2019’da yüzde 50 alamasın diye uygulamaya geçmiş.
Hatta biraz daha abartırsam,
Ak Parti’yi kuran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti’yi kendi eliyle kapatmaya doğru gidiyor.
Son gündem ise,
Belediye başkanlarının görevlerden el çektirilmesi.
Doğru mu yanlış mı ben bilmem.
Kocaeli’nde de belediye başkanları arasında görevden almalar, istifalar olacağını düşünüyorum.
Ve belediye başkanlarının istifalarının artı değil, partiye eksi olarak yazılacağı konusunda öngörüm var.
Çünkü neye göre olduğu açıklanmadan, “aldım oldu” söyleminin doğru bir yol olmadığına inanıyorum.
Zaman gösterecek.
Bu değişim adı altında,
Çoğu görev değiştiren Ak Parti ilçe başkanları, üzerinde bir algı oluştu.
Ya FETÖ’cü ya yolsuzluğa bulaşmış.
Bana göre siyasette bu hamleler doğru değil.
Kan kaybına sebep olur.
Bir detay daha var.
Son dönem sevinen ve üzülenlere bakıyorum.
Ak Parti’den yıllarca nefret eden,
“Bunlardan bir türlü kurtulamadık, suç bizde” diyenlerin yüzü gülerken,
Ak Parti’ye yıllarca emek veren isimlerin yüzü düşük.
Bu önemli bir detay değil mi?
Kamyon gidiyor ama nereye gittiği belli değil.
Frenler artık tutmuyor.
Ak Partililer endişeli.
Siyasette 24 saat çok uzun ama bu gidişat, gidişat değil.
Son bir örnek daha…
Kadrolara yerleştirmede Ak Partililerin referansları kabul görülmediğini duyuyorum.
Ülkücüler ve milli görüşçülerin önü açılıyormuş.
Yani Ak Partililere kapıla kapılı.
İktidarsınız ama gerçek anlamda iktidar değilsiniz.
Bu yazdıklarımı anlamak için okursanız,
Şunu demek istiyorum.
2001’den 2007’e kadar bu ülkede Ak Parti’ye insanlar oy verdiğini söyleyemedi.
Hatta “Sen vermiyorsan, ben vermiyorsam, kim veriyor” tartışmaları vardı.
Bugün de bakıyorum ki,
Ben koyu Ak Partiliyim diyenler,
Yarın sandıkta başka partiye oy verecek.
Bu yazımı not edin derim.
Ak Partililer endişeli…