Ahmet AKÇAALAN'ın Köşe Yazısı

Engeller,

Baskılar,

Yasaklar,

Oyunlar,

Kumpaslar,

Makamdan gelen güçle kurulan planlar…

Paralar, koltuklar, sunulan suni güçler,

Olmadı mı?

Sakallı, cübbeli içe sızan İrlandalılar.

Olmadı mı?

İftiralar, milletin iradesine ket vurmalar.  

Hepsinin temelinde bir ruha saldırı var.

Rahmaniye saldırı var.

Çok güçlü gibi görünseler de korkutan titriyorlar.

Fetih nedir ne bilecekler?

Mekke’de öyle değil miydi?

Hz. Muhammed (a.s.); “Size karşı konulmadıkça, size saldırılmadıkça, hiç kimseyle çarpışmaya girmeyeceksiniz, hiç kimseyi öldürmeyeceksiniz.”

Malazgirt’te öyle değil miydi?

27 bin askere karşılık 300 bin Bizans askeri

1453’te öyle değil miydi?

Onların denizlerde zinciri varsa, gemiler karadan ilerlemedi mi?

“Hasta adam öldü” dediklerinde bir Mustafa Kemal Atatürk çıkmadı mı?

“Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” demedi mi?

Sonrasında bu şuurdan uzaklaşarak isimler ve ideolojiler kısırlığı içerisinde, bize bu dava şuuru unutturulmaya çalışılmıyor mu?

Bu şuuru tazeleyenlere 27 Mayıs, 12 Eylül darbeleri ellerinde ki sopaları değil mi?

“Banane Amerika’dan” dirilişinde 28 Şubat’ı

“Ey Amerika” dirilişinde 15 Temmuz’u

Yaşatmaya kalkışmadılar mı?

Ne zaman dirilse bu topraklarda başımıza bir musibet gelmedi mi?

Ellerinde yeni moda dolar sopası yok mu?

İçeride birbirimizi yerken;

Avrupa Birliği, “Ne işin var Libya’da. Çekil Akdeniz’den” demedi mi?

Amerika, bizlere S-400’ü demokrasi şartı olarak göstermiyor mu?

İsimler ve ideolojiler kısırlığı içerisinde, bize bu şuur unutturulmaya çalışılmıyor mu?

Üstüne biz gibi görünenler, bu yolda bize baskı kurma derdinde değil mi?

Yol uzun,

Yol zorlu

Yol yalnız,

Yol meşakkatli,

Ne diyor şair;

“Bunlar devler dururken, bunlar güçlüler dururken, bunlar karıncalara yoldaşlık ederler.”

Neden bunları yazdım;

Bugün 28 Şubat ve ben bunları hissettim.

Son cümlem;

Bu şanlı tarihte, gelecek nesilleri için kimler kimler yanmış…

Sıra yarınlarda biz de değil mi?

“Ben Yanmazsam, Sen Yanmazsan”