İlk defa adını duydum,
Çad.
Bilenler biliyordur,
Bilmeyenler için kısaca anlatayım.
Orta Afrika’da bir ülke,
Denize kıyısı olmayan bir kara ülkesi,
Ülkenin büyük kısmı Sahra Çölü ile kaplı,
Türkiye ile arasında 12 bin 939 Km yani 8 gün 12 saat fark var.
Ve bu ülkenin topraklarında Osmanlı izlerinin geçmişi 16. asıra dayanıyor.
Bölgede ilk su kanallarını Osmanlı Devleti kazdırıyor.
Halkın yüzde 75’i Müslüman, yüzde 23’i Hristiyan, yüzde 2’lik kesim ise geleneksel Afrika dinlerine inananlardan oluşuyor.
Dünya Bankasının ”2011 yılı için İş Yapılabilirlik” sıralamasına 183 ülkeden oluşan listenin en sonunda Çad bulunuyor. Burası, Dünya Altın Konseyinin 2007 verilerine göre, dünyada en az altın rezervine sahip 2 ülkeden biri.
BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO ve UNICEF Çocuk Durum Raporu 2008 verilerine göre, okur yazar oranı ülke nüfusunun yüzde 50’sini geçmeyen ülkelerden biri…
Çad’da okur yazar erkek oranı yüzde 43 iken, kadınlarda yüzde 13 dolayında. Her 100 kişiden 2’sinin evinde telefon bulunuyor.
Ülke, 1900 ile 1960 arasında Fransız işgali altında kalmış. Ancak, 1960’dan bugüne değin çok sayıda iç savaş, darbe ve kabile çatışması yaşanmış. Özellikle yüzde 58’le çoğunluğu oluşturan Müslüman kesim, Batı’nın ülkeye ”nifak tohumu” ektiği görüşünde.
Bunları neden yazdım.
Kilometrelerce ötede, emperyalizmin sömürdüğü ülkelerde insanlar geçmişteki Osmanlı’yı şimdi ki güçlü Türkiye’yi özlüyor.
Yeniden hayal kurabilen gençler yetiştirmeliyiz.
Başımızı artık kaldırıp, farklı noktalara da bakmalıyız.
İşte bir Çatlı Hassan Faissal Adassouskhi ile bir vesileyle tanıştım.
Ve o anlattıkça çok farklı hislere kapıldım.
Mutlu oldum, gururlandım, üzüldüm…
Hassan Faissal Adassouskhi, Kocaeli Üniversitesi’nde yüksek lisans yapıyor.
Son derece geniş bir bakış açısına sahip, bilgili.
Buldum Çadlıyı sordukça sordum.
-Dışarıdan bakıldığında Türkiye’yi nasıl görünüyor Çad’da?
Türkiye çok güçlü gözüküyor. Türkiye bizim oralarda çok sevilir. Herkes bilir. Oda geçmişten kaynaklı. Osmanlı’yı unutmazlar. Osmanlı’nın devamı gibi düşünülür.
-Bu güçlü görünme hep mi vardı yeni mi?
Kendimi bilelim bileli öyle. Türkiye her zaman bizim ülkemize destek olmuştur. Türkiye denildiğinde Çad’da yaşayanlar büyük saygı gösterir
-Osmanlı dedin. Tarihi izler, eserler var mı?
Tabi ki…1550 yıllarından kalma büyük bir Osmanlı camisi var. Bizim ülkemize gelen Osmanlı askerleri hep katkı sağlamış. O yüzden zaten bu sevgi var. Bizim sömürmeye gelmeyen tek millet onlardı.
Bu sözlerin üzerine ne konuşulabilir?
Bırakın artık, 1900’lü yılların başı ile geçmişi kıyaslamayı.
Oda biziz, 1500’lü yıllarda biziz.
Bir gerçek var.
Güçlü olmalıyız.
Güçlü olmamızın tek formülü ise tüm farklılıklara rağmen birlik olmaktan geçer.
Hassan Faissal Adassouskhi’n dediği gibi;
“Biz aynı havanın içerisinde, aynı geçmişe sahip farklı yerlerde ki, farklı güzellikleriz…”
Bunca konu içerisinde bunları neden yazdım?
Ne yazık ki;
Millet olarak sosyolojik ve psikolojik bir operasyona maruz kaldığımızı düşünüyorum.
Yıkıldık, bittik, tükendik söylemleri umutsuzluğa itiyor milletimizi.
Eksiklikler, hatalarımız mutlaka var.
Hükümetin, muhalefetin, bizim hatalarımız elbette var.
Yarınlardan kaygıda duyabilirsiniz.
Ekonomik sıkıntılar sizi yorgun düşürmüş olabilir.
İnsanlarda ki mutsuzluğu görebiliyorum.
Umutsuz da olabilirsiniz.
Ama bitti asla demeyin.
Bitmiş gibi davranmayın.
Tarihinizle gurur duyun.
Oradan gelen cesaretle, yeni bir yol, yeni bir umut mutlaka ortaya çıkacaktır.
Duyarlı olanlar için söylüyorum,
Davasının dünya hareketi olduğunu düşünenler,
Birileri bizi bekliyor…
Hassan Faissal Adassouskhi