Kocaeli haber - Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Zafer Cantürk, Bugün Kocaeli Gazetesi ve Kocaeli TV’ nin yeni yayın binası olan Medya Plaza’ya, 'Hayırlı olsun' ziyareti gerçekleştirdi. Bugün Kocaeli Gazetesi Yayın Yönetmeni Ahmet Akçaalan ve Kocaeli TV Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Tüysüz'ü yeni yayın binalarından dolayı tebrik eden Cantürk, sağlık alanında önemli açıklamalar yaptı.
“SİZE YAKIŞAN DA BÖYLE GÜZEL BİR BİNAYDI”
Medya Plaza hakkında duygu ve düşüncelerini paylaşan Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Zafer Cantürk, “Hayırlı olsun. Güzel bir bina olmuş. Size yakışan da böyle güzel bir binaydı. Hakikaten memnun oldum. Sosyal medyadan takip ediyorum paylaşımlarınızı. İyi haberlere vesile olun” diye konuştu.
“BATI ÜLKELERİNDEKİ GİBİ BİR KAOS YAŞAMADIK”
Pandemi süreci hakkında da değerlendirme yapan Cantürk, “Pandemi bütün dünyayı vurdu. Biz de bütün dünya da bir bilinmezin içindeydik. Ama bizim bütün sağlık sektörümüz için söylüyorum. Bizim diğer ülkelerden farkımız biz bu tür zorluklara alışkın bir grubuz. Sağlık sektörü olarak söylüyorum. Çünkü bizim hastanemizin acilleri her zaman çok kalabalıktır. Nasıl yöneteceğimiz konusunda bir endişemiz yok. Türkiye’nin sağlık imkanlarının da son yıllarda iyi hale gelmesi dolayısı ile imkanlarımız çok iyiydi. Gerçekten sağlıktaki dijitalleşme ile hastaların takip edilmesi fevkalade iyi oldu. Batı ülkelerindeki gibi bir kaos yaşamadık” diye konuştu.
“PANDEMİ KURULU OLUŞTURDUK”
“Hastane olarak kaos yaşamadık. Bir pandemi kurulu oluşturduk” diyerek açıklamalarına devam eden Cantürk, “İlk başlarda ne olduğunu kestiremediğimiz için her gün bir araya geliyorduk. Fakat zamanla haftada bir yönetmeye başladık. Yaklaşık iki senedir hemen acilin arkasında arkasında bir endoskopi ünitemiz var. Orayı covid merkezi olarak kullandık. Acile gelen hastaları hemen orada kontrol altına alıp yatırılması gerekenleri bir süre orada bekletip yukarıya çıkarttık. Beşinci katı ayırdık. Daha sonra dördüncü kata kadar indik. Diğer servisleri küçülttük” şeklinde konuştuk.
“ARKADAŞLARIMIZ ÇOK YOĞUN GAYRET GÖSTERDİ”
Açıklamalarına devam eden Cantürk, “Bu süreçte önemli olan şeylersen bir tanesi diğer hastaların da mağdur olmamasıydı. Bu anlamda da klinikteki arkadaşlarımız çok yoğun gayret gösterdiler. Bütün Türkiye için söylenecek şey gerçekten sağlık çalışanları bu süreçte iyi bir imtihan verdi. Çok şükür dünyanın pek çok yerine göre gayet iyi bir sınav verildi ve başarıldı. Aşı meselesinde de Türkiye diğer ülkelere göre gerçekten iyi bir dinamizm gösterdi. Yanlış bilgilendirmeler, bir takım komplo teorileri aşı olma oranlarını biraz yavaşlattıysa da yine de başarılı bir sonuç aldığımızı düşünüyorum” dedi.
“BU HASTALIKLARIN YÖNETİMİ AŞISIZ OLMAZ”
“Aşıdan imtina etmemek lazım” diyerek konuşmasına devam eden Cantürk, Bütün ciddi enfeksiyon hastalıkları aşı ile baş edilebilmiş. Mesela çiçek hastalığı. Şu anda Maymun Çiçeği’nden bahsediliyor. Dünyada ciddi bir çiçek pandemisi vardı ve o çiçek pandemisinden korunmak için çiçek aşısı geliştirildi ve bir anda bütün dünyada ortadan kaldırıldı. Çocuk felci çok azaldı. Bugün Türkiye’de senede 3-5 vakanın dışında vaka görülmüyor. Ama aşı olunca hastalık olmuyor diye bir şey yok. Mesela kızamık aşısı oluyoruz ama hepimiz yavaş ve sıkıntısız kızamık geçiriyoruz. Bu hastalıkların yönetimi aşısız olmaz. Aşıya rağmen hastalık görülüyor” diye konuştu.
“AĞZI OLAN KONUŞTU DİYELİM”
Konuşmasının devamında Cantürk, “Aşıya rağmen covid olanlar daha sağlıklı bir şekilde süreci atlattılar ama tabi şöyle bir endişe vardı. Çok komplo teorileri vardı. Ağzı olan konuştu diyelim. O noktada dezenformasyon vatandaşın bir kısmını mütereddit kıldı. Orada da bakanlığın açıklamaları, bizlerin mesajları, vatandaşların da sağ duyusu hakim geldi. Birinci ve ikinci dozları yaptık. Şunu da bilmek lazım bütün ilaçların yan etkisi vardır. En çok kullandığımız aspirin. Aspirin en çok yan etkisi olan ilaçtır. Mide kanamasına yol açar. Ama aspirin bir taraftan kullanıldığı zaman kalp krizini önler, ağrıyı giderir. Onun için aşılar da ilaçlar da yarar zarar oranı tartılarak kullanılmalıdır ki aşısız bu Covid ile baş edemezdik. Daha fazla insan ölürdü. Aşı bu işi rahatlattı. Biz de başarılı olduk diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“GENEL PRENSİPLERE UYALIM”
Koronavirüs hakkında açıklamalarına devam eden Cantürk, “İnşallah yendik diye düşünüyorum. Şu anki durumu bir grip gibi kontrol edilebilir bir hastalık haline geldi diye düşünüyorum. Bir kısım insanlar covid geçirdi. Bir kısım insanlar aşı oldu. Tabi aşıların belirli bir koruyuculuğundan bahsediyoruz ama vücut bir defa o virüsü tanıyor. Bir şekilde onunla baş edebilir duruma geliyor. Hastalıklar olacaktır. Grip gibi. Ama baş edilecektir. Kış aylarına girerken bir artış yaşansa da daha önceki gibi korkunç bir şeyle karşılaşacağımızı düşünmüyorum. Ama genel prensiplere uyalım. Yine hasta olduğumuz zaman maske takalım. Arkadaşımıza bulaştırmayalım. ‘Maske tak’ denildiği zaman vatandaşlar birbirini dövmesinler. El hijyenine de dikkat edildiği zaman yazdan kışa geçerken bir üçüncü dozun gerekliliği Sağlık Bakanlığı tarafından açıklandı. Bundan imtina etmememiz gerektiğini düşünüyorum” dedi.

“YENİ POLİKLİNİK BİNASI GÜZEL OLDU”
Hastane çalışmaları hakkında da konuşan Cantürk, “Rektör hoca ile beraber geldik. Rektör hoca hem bizim arkadaşımız he m de şu anda bizim amirimiz. Yaklaşık 26 yıldır beraber çalışıyoruz. Ben 27 yıldır buradayım. Dolayısı ile çalışırken gerçekten özgür bir çalışma imkanı buldum. Başhekim olarak her zaman açık ilişkilerimiz oldu. Bizi hizmet noktasında daha rahat hareket ettirdi. Rektör hocanın yukarı ile olan ilişkileri bizi bazı şeyleri alırken rahatlattı. Yeni poliklinik binası yaptık hakikaten güzel oldu. Yeni kantinler, yeni yoğun bakım ünitesi, kadın doğumu, tüp bebek ünitesini, acili geliştirdik. Halen de devam ediyoruz. Ameliyathanede hastaların ameliyat öncesi ve sonrası bekledikleri alanları iyi hale getirmeye çalışıyoruz. Ameliyat odalarını iyi hale getirmeye çalışıyoruz. Özel oda yaptık” şeklinde konuştu.
“ÇOK GÜZEL BİR HİZMET VERDİĞİMİZE İNANIYORUM”
“Sağlık hizmetleri açısından bizden önceki yönetimlerin de mirasını biz kullanıyoruz. Dolayısı ile ben mesela bizden önceki rektörlerimize Baki Bey’e Allah’tan rahmet diliyorum. Sezer Hanım’a minnettarız. Onların yaptıkları şeylerle rektör hocamız Sadettin Hülagü ve ekibi olarak biz de eklediklerimiz ile gerçekten bu bölgede çok güzel bir sağlık hizmeti verdiğimize inanıyorum. Zaman zaman eleştiriler, yanlışlar oluyor. Zaman zaman vatandaşların tepkileri ile karşılaştığımız işler oluyor. İlk göreve geldiğimde özel hastaneler açılınca arkadaşlar, Bizim hasta sayımız azalır mı?’ dedi. Azalmaz. Çünkü bugün Türkiye’de de bizim bölgemizde de vatandaşın ilgi duyduğu, sempati ile baktığı en güvenli sağlık hizmetini alabileceğim kurum dediği yer bizim gibi üniversite hastaneleri” dedi.
“AYNI HİZMETİ VERMEYE ÇALIŞACAĞIZ”
Açıklamalarının devamında Cantürk, “Bizler biraz özerk üniversite hastaneleriyiz. Sağlık Bakanlığı’ndan bağımsız çalışıyoruz. Dolayısı ile vatandaş daha bize güveniyor. Şimdi şehir hastanesi yapılıyor. Çok büyük bir hizmet ama bizim verdiğimiz hizmeti değişeceğini düşünmüyorum. Bizden hastaların vazgeçeceğini düşünmüyorum. Biz yine aynı hizmeti vermeye çalışacağız. Bizim arkadaşlarımız halka hizmet hakka hizmettir ilkesi ile gayret gösteriyorlar” şeklinde konuştu.
“ÜNİVERSİTE HASTANELERİ ZARAR ETMİYOR”
“Eskiden üniversite hastaneleri zarar ediyor deniliyordu” diyerek sözlerine devam eden Cantürk, “Üniversite hastaneleri zarar etmiyor. Üniversite hastanelerine gelen hastalar daha masraf edilmesi gereken hastalar. Mesela bir fıtık hastasını devlet hastanesindeki arkadaşlarımız da aynı şekilde ameliyat ediyor. Biz onlardan farklı bir ameliyat yapmıyoruz. Ama hasta bize geldiği andan itibaren sorunlu hasta olduğu için bize geliyor. Yoğun bakım gerekiyor. Şeker hastasının şekerinin kontrol edilmesi için ayrı bir masraf gerekiyor. Veya anestezisi ile ilgi bir problem var arkadaşlar diyor ki, ‘Üniversitedesiniz yoğun bakıma ihtiyacımız olabilir’ diyor. Biz yoğun bakımda hastaya bakıyoruz. Maliyetler artıyor” dedi.
“KOCAELİ’DE HİÇBİR HASTANEDE YAPILMIYOR”
Açıklamalarının devamında Cantürk, “Bizim borcumuz bizim hastalarımızın derecesinin yüksek olmasından kaynaklı. Mesela bizim girişimsel radyolojide yapılan işlemler Kocaeli’de hiçbir hastanede yapılmıyor. Rektör hocanın yaptığı ESD işlemi hiçbir hastanede yapılmıyor. Bizim nörolojide Savaş Hoca’nın yaptığı laparoskopik hiçbir yerde yapılmıyor. Yani Türkiye’nin her yerinden bize hasta geliyor. Dolayısı ile bizim maliyetlerimiz yüksek. Son zamanlarda genel piyasa şartlarına bağlı olarak rakamlar daha yükseldi. Ama devletimiz sağ olsun borçlarımızın karşılanması konusunda da iyi bir noktaya geliniyor. Ama daha yürünecek yolumuz, yapacak işlerimiz var” şeklinde konuştu.

“HİÇBİR MESLEKTE BU KADAR EZİYET YOK”
Sağlık çalışanlarının beklentileri hakkında da konuşan Cantürk, “Saygı bekliyor. Kendimizi kaf dağında görmek ile alakası yok. Tıp fakültesi herkesin çocuğunun hayal ettiği, annelerin, babaların hayal ettiği yer tıp fakültesine girmesi. Fakülteye giriyor, altı sene okuyor ama sonra iş bitmiyor. TUS sınavına girmesi gerekiyor. Mecbur hizmete gidiyor. TUS sınavına girip uzmanlığı kazanması gerekiyor. Uzmanlıkta geliyor. Bizim altımızda, usta çırak ilişkisi tabi bu işler ama bir süre köle gibi dört beş sene çalışıyor arkadaşlarımız. Sonra uzman oluyor. Yine mecburi hizmete gidiyor. Bir yan dal dediğimiz şey var. Onun için tekrar sınava giriyor. Yine iki üç sene çalışıyor. Yine bir mecburi hizmete gidiyor. Hiçbir meslekte bu kadar eziyet yok” dedi.
“KABUL EDİLEBİLİR BİR ŞEY DEĞİL”
Konuşmasının devamında Cantürk, “Tıp fakültesine girmek için de zaten çocukluğunu heba etmiştir bu kişiler. Bir saygı bekliyor. Sadece hekimler için değil bu söylediğim. Hemşire için de geçerli bu. Sizin hastanızın altını değiştiren, bakımını yapan, sizin mideniz bulanırken yapan hemşire yüzünü eğdi diye ona kötü davranırsanız çok ayıp etmiş olursunuz. Ama bu demek değildir ki sağlık çalışanları yanlış yapmıyor. Yanlış yapıyorsa da bu ülkenin hukuku, emniyet güçleri, kurumların yöneticileri var. Gerekli uyarıları, cezalandırmaları yapacaktır ama bu sağlık çalışanının darp edilmesini gerektirmiyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil” şeklinde konuştu.
“BASAMAKLANDIRMA YAPILMALI”
“Yedi buçuk sene önce başladığımız zaman bizim poliklinik sayımız 2 bindi. Bugün 4 bin 500. Ama talep çok fazla ve biz o talebi karşılamaya çalışıyoruz” diyerek konuşmasına devam eden Cantürk, “Neden talep fazla? Tabi bu bir sağlık politikasıdır. Bununla ilgili bir eleştiri olarak söylemiyorum. Vatandaş istediği yere gidebiliyor. Tamam bu da bir özgürlüktür gitsin ama basamaklandırmanın yapılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
“AYNI HASTALIK İÇİN KURUMLARI MEŞGUL EDİYOR”
Açıklamalarının devamında Cantürk, “Aile hekimliği kavramı var. Arkadaşlarımız tıp fakültesini bitiriyor. Aile hekimi oluyor. Sağlık memurunu küçümsemek için söylemiyorum. Fakülteye girip bitirdikten sonra sağlık memuru durumuna düşüyorlar. Hasta geliyor diyor ki, ‘Hocam pratisyene muayene oldum’ diyor. Pratisyen dediğin tıp fakültesine girmek için uzun bir uğraş yapmış, 6 sene okumuş pratisyen hekim olmuş. Hekim yani. Ama siz ona güvenmiyorsunuz. Es geçilmesi için bir ortam yaratırsanız o da devlet hastanesine gidiyor. Devlet hastanesindeki hekimden memnun olmuyor. Diyor ki, ‘Bir de hocaya gideyim muayene olayım.’ O arada da hocaya belki ilk önce randevu ayarlayamıyor. Poliklinikte muayene oluyor. Sonra bir de hoca randevusu. Dikkat ederseniz dört beş defa aynı hastalık için kurumları meşgul ediyor” diye konuştu.
“VATANDAŞIMIZIN BİR ÖDEMESİ OLMASI LAZIM”
“Bu nasıl çözülebilir? Bu durum bir sevk zinciri ile yapılabilir” şeklinde açıklamasına devam eden Cantürk, “Yani aile için belirli bir kapasitesi olur. Avrupa’da olduğu gibi belli bir hasta vardır görür. Oradan uygun bulduğunu sevk eder. İkinci basamakta arkadaşlarımız tedavi eder. Edemediği hastalar vardır. Sorunludur, üçüncü basamağa gitmesi gerekir. Eskiden böyleydi. O zaman durum iyi değildi ama şöyle bir özgürlük getirilebilir. Birinci basamakta memnun olmayan ikinci basamağa refere edilen kişi rahatlıkla gidebilir. Hiçbir ücret ödemeden muayenesi olabilir. Birinci basamağı es geçip ikinci basamakta devlet hastanesine kendi kafasında giden vatandaşımızın bir ödemesi olması lazım. Daha sorunlu bir hastanın önüne geçiliyor olmasının orayı meşgul etmesinin bir bedeli olması lazım. Orayı da es geçip üçüncü basamağa muayene olacağım diye gelen vatandaşın da bir bedeli olması lazım. Bu bedeli ödediği takdirde istediği yere gitsin. Diyeceksiniz ki vatandaşımız çok zengin değil. Evet doğru ama böyle daha zarar görüyoruz. Daha fazla maliyetler, sıkıntılar oluyor. Bizim hastane için söylüyorum. Poliklinikler 2 bindi, 4 bin 500 yaptık yine yer bulamıyoruz. Türkiye’de sağlık çalışanlarının ve hekimlerinin dağılımı ile ilgili sıkıntı var” dedi.
“AMERİKA’DAN 10 GÖMLEK DAHA İLERİDE”
Sağlık sistemi hakkında konuşan Cantürk, “Amerika ile Türkiye’ye karşılaştırdığımız zaman 10 gömlek daha ilerideyiz. İmkanlar açısından demiyorum. Amerikalıların normal sıradan insanlarının aldıkları sağlık sistemi açısından baktığınız zaman biz onlardan 10 kat daha iyi durumdayız. Neden? Bizimkiler bedava sağlık hizmet alıyor. İngiliz arkadaşlar ile beraberdik. Şöyle dediler, kanser vakaları için değil ama mesela bir fıtık hastası, safra kesesi, guatr hastası iki seneden önce randevu alamaz dediler. Bizim hasa geliyor 15 gün sonra ameliyat edeceğiz dedik mi, ‘Hocam bir an önce yapabilir misiniz? Ben çay toplamaya gideceğim’ diyor mesela. 15 günün bir an öncesi olmaz. Yarın yapacağız anlamına geliyor” diye konuştu.

“BATI İLE KARŞILAŞTIRDIĞIMIZDA İMKANLARIMIZ FEVKALADE”
“İngiltere’de bile iki yıl sonra randevu verildiğini söylüyor arkadaşımız” şeklinde konuşmasına devam eden Cantürk, “Dolayısı ile Türkiye’de büyük kolaylıklar var. Hastaneler eskiden koğuş sistemiydi. İtalya’da hala koğuş sistemi ama Türkiye’de tek tek odalarda kalınıyor. İki kişilik odalarda kalınıyor. Mesela iki kişilik odalarda kalınıyor. Hasta diyor ki, ‘Özel oda yok mu hocam?’ diyor. Lavabo olan odada kalıyor. Eskiden bir tane merkezi lavabo vardı. Bütün bu imkanlarla biz pek çok yerden çok iyiyiz. Ama yine de tamamlanması gereken hizmetin dağılımı, basamaklandırılması hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının haklarının verilmesi, mutlu edilmesi. İnanın ki mutlu ettiğiniz zaman insanlardan daha çok verim alıyorsunuz. Bize genç hemşireler geliyor. İnsanların altını temizliyor bu insanlar ya siz çocuğunuzun bu işi yaptığını düşünün takdir ediliyor olması önemli değil mi? Bu eksiklikler tamamlandığında çok daha iyi olacaktır ama batı ile karşılaştırdığımızda imkanlarımız fevkalade iyi” dedi.